Onca yoksulluk varken öğrenciye bir kap ücretsiz yemek veremeyen bir iktidar, eğitimde reform yapmaya kalktı. Adına da AKP’nin seçim sloganından esinlenip ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ dedi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) tartışmaya açtığı yeni müfredata bakan uzmanlar, eğitim emekçileri isyan ediyor şimdi. ‘Kindar ve dindar nesil’ mottosuyla hareket edenlerin eğitimi iyiden iyiye ideolojik oyun alanına çevirdiğini söylüyorlar. Hayati bir konu. Nesillerin kaderiyle oynuyorlar çünkü.

Ama işin bir başka yüzü daha var. Hangi alan olursa olsun AKP bir yere el atıyorsa eğer, orada ranta da bakmak lazım. Eğitimin AKP döneminde bütünüyle kârlı bir pazara dönüştürüldüğünü biliyoruz. Özel okullar, ücretli öğretmenlik adı altında taşeronlaştırma, tarikat vakıflarının kurduğu yurtlara, eğitim kurumlarına aktarılan kaynaklarla sınırlı değil bu pazar üstelik. Tıpkı inşaatta, enerjide, madende olduğu üzere kamu kaynağının ihalelerle dağıtıldığı bir sistem söz konusu. Ve bunun merkezinde ders kitapları duruyor.

İşte ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ de yaklaşık 5 milyar liralık yeni bir ihale havuzu yaratacak.

DERS KİTABI PAZARININ TEKELİ MEB AŞ.

AKP iktidarı ücretsiz ders kitaplarının dağıtımına 2003-2004 eğitim sezonunda başladı. Görünüşte sosyal bir politika gibi duran uygulamanın ardında ise devasa bir ihale düzeni yatıyordu. Milyonlarca ders kitabının yazımından basımına, dağıtımına kadar her şey ihale ediliyor. 2000’lerin bazı küçük ölçekli matbaa ve yayıncılık şirketleri, ders kitabı ihaleleri sayesinde bugün tekele dönüşmüş haldeler. Buradan da bir 5’li çete çıkar yani.

Türkiye’nin en büyük yayıncısı MEB’dir. 2003-2022 arası tam 3 milyar 946 milyon adet ders kitabı dağıttı. 2023-2024 yılı için de ayrıca yardımcı ders kitapları da dağıtılmaya başlandı. Onun sayısı 192 milyon adet.

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin son raporuna göre 2022’de bir yılda tüm ülkede, bağımsız yayıncılar ile kamu tarafından üretilen kitap adedi ve dağılımı şöyle:

Dünyada olduğu gibi bizde de eğitim kitaplarının pazarın yarısını kapsaması normal. Normal olmayan şey devletin konumu. Hakimiyet MEB’de. İkinci sırada Diyanet İşleri Başkanlığı geliyor. Sadece eğitim alanındaki yayıncılığı kıstas alırsak MEB’in pazar payı yüzde 62. Bunun bir de parasal değeri var ki, orada MEB’in bir yayın şirketine dönüştüğünü daha iyi anlıyoruz.

Türkiye’de bir yıllık toplam kitap pazarının parasal değeri 17 milyar 742 milyon lira. Parasal değerinin bir yıldaki büyüme hızı ise yüzde 83,68. Oysa MEB’in tek başına yarattığı pazar 10 milyar 625 milyon lira. Büyüme hızı da yüzde 121,82 gibi olağanüstü düzeyde. Rakamları 2022 ortalama kuruna çevirirsek tablo şu:

Türkiye’de pazarın dolar bazında büyüklüğü 960 milyon dolar. MEB burada 575 milyon dolarla korkunç bir ağırlığa sahip.

Peki pazar nasıl ve kimlere pay ediliyor?

İHALELER 21/B İLE PAY EDİLİYOR

İktidar 2022 yılının yaz aylarında aldığı bir kararla 2023-2024 eğitim döneminden başlayarak ders kitaplarının yanında ücretsiz yardımcı ve test kitaplarının da dağıtılacağını duyurmuştu. Böylece basılıp dağıtılacak kitap adedi milyonlarca arttı. Haliyle bir ihale şenliği dönemi açılmış oldu. Rekor hızda ve sayışa ihale düzenlendi. AKP’nin maharetle yaptığı şey bu zaten.

Kitapların içeriklerine dair tartışmaları bir yana bırakırsak, Sayıştay’ın daha önceki ihalelerde uyardığı tüm usulsüzlükler, yenilerinde de aynen hayata geçirildi. Olağanüstü dönemlerde başvurulması gereken ama 5’li çeteye akan inşaat ihalelerinin simgesi haline gelen meşhur 21/B maddesiyle gerçekleştirilen ihaleler, parçalara bölünerek pay edildi.

Örneğin; yaklaşık maliyeti 1 milyar 155 milyon 577 bin lira olarak belirlenen, “2-7. sınıf çalışma kitabı, etkinlik kitabı, beceri temelli testler, kazanım kavrama ve tekrar testleri ile 11. sınıf TYT soru bankası baskı ve dağıtım işi” parçalara bölündü, aynı gün 5 farklı ihale ile dağıtıldı. İşin bir bölümünü 216 milyon 891 bin lira ile ADA Matbaacılık, başka kısmını 164 milyon 394 bin lira ile Özgün Matbaacılık, diğer kısmını 84 milyon 821 bin liraya Gıpta Ofis Kırtasiye, bir parçasını 63 milyon 810 bin liraya Başak Matbaacılık, kalanını da 242 milyon 821 bin liraya Tuna Matbaacılık kazandı. Bu şirketlerin bazıları Diyanet yayınlarının da abonesi.

Aynı dönemde Suriyeli öğrencilere dağıtılacak kitapların ihalesi de 124 milyon lira bedelle 21/B maddesiyle davet edilen Başak Matbaacılık’a verildi. Üstelik bir yıl önce Sayıştay, MEB’in ders kitapları ihalesindeki usulsüzlük konusunda Başak Matbaacılık’a verilenleri örnek göstermesine rağmen yapıldı bu.

İş sadece basmakla bitiyor mu? Elbette hayır. Bir de bunun dağıtımı var. Kamu İhale Kurumu’nun dijital sistemine baktığınızda illerden ilçelere, beldelere kadar yüzlerce ders kitabı basma ve dağıtma ihalesine rastlıyorsunuz. Birkaç örnek verelim. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, eğitim döneminin başında 34 ilçede dağıtılacak olan yabancı uyruklu öğrenciler için açılan uyum sınıflarında kullanılacak ders kitabı için açtığı ihaleyi 2 milyon 58 bin liraya Formel Medya Organizasyon kazandı. Veya Konya’nın Karatay İlçesi Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 168 okula dağıtmayı düşündüğü 758 bin 814 ücretsiz ders kitabı ihalesini Copyser Büro Malzemeleri 493 bin liraya aldı. Cizre İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de 525 bin 158 adet ders kitabını 381 bin liraya Nevzat Ceylan’a verdi.

Uzatmayalım. Burası tepedeki bir avuç basım şirketinden başlayıp aşağıya doğru yüzlerce dağıtım ihalesi alan şirkete yayılan kocaman bir piramit. Şimdi gelelim esas meseleye. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ne kadarlık bir yeni ihale pazarı açacak?

MAARİF MODELİNİN YENİ İHALE HAVUZU

Yeni müfredat ilk etapta 1, 5 ve 9’uncu sınıfları kapsıyor. Resmi verilere göre 1’inci sınıfta 1 milyon 278 bin, 5’inci sınıfta 1 milyon 303 bin, 9’uncu sınıfta ise 1 milyon 550 bin öğrenci bulunuyor. Öğrenci başına düşen zorunlu kitap sayısı ise şöyle: 1’inci sınıf için 4, 5’inci için 9, 9’uncu sınıf için ise 11. Yardımcı kaynaklar vs. dahil değil. Sadece zorunlu kitaplar olarak bakarsak, yayıncıların verdiği bilgilere göre ilk etapta toplam maliyeti 5 milyar lirayı bulacak yeni kitap basılacak. İhalede maliyetin daha da yükseleceği muhakkak.

Kim yazacak, kim basıp dağıtacak onca kitabı? Bugüne kadar dağıtıldığı söylenen milyarlarca kitabın çoğunun okullarda depolandığını, yıl sonunda geri dönüşüme satıldığını biliyor musunuz?

Dolayısıyla öğrencilerin aç olduğu, minik bedenlerin torna tezgahına, tarla çapasına sürüldüğü, kız çocuklarının eğitimden koparıldığı bir dönemde, din bezirganlığı ile tüccar tezgahının iç içe geçtiği yeni eğitim modeli, milyarlarca liralık kamu kaynağını heba etmek ve nesiller boyu sürecek bir tahribatın kapısını açmak dışında sonuç doğurmayacaktır.


CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz