9.3 C
İstanbul
28 Kasım Perşembe, 2024
spot_img

Tarihten ders almayan “sol” kimden ne alır? – Kemal Bozkurt

Birinci Paylaşım Savaşı’nda “ulusal çıkar” adıyla savaşlara destek veren “sol” Hitler’in gelişine yol açan yıkımlarla birlikte çökmüştü. “Savaşa hayır” diyen Bolşevikler’se devrimi yapmıştı… Tarihten ders almayan “sol” kimden ne alır? İktidardan dersini alıyor da ediyor ezber…

 

“PTT yöneticileri tıksırıncaya kadar yemişler: 6,6 milyon ağırlama gideri…”

Bu haberi okumadan bir süre önce Afrin’e “Zeytin Dalı” adı verilen bombardıman başlıyordu dün.

Savaşı sadece dışarıda zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Savaş dışarıda olduğu kadar içeride de. Ve büyük oranda muhalefeti iktidarın arkasına dizme operasyonu bu bir yandan da. Ve zaten onların büyük çoğunluğu da dünkü açıklamalarıyla dizildiler bile çoktan.

Afrin’de düne kadar, Suriye savaşının başladığı günden bu yana birkaç küçük vaka dışında hiçbir çatışma olmadığını size söylemeyeceğim, kendiniz bilin. Savaştan kaçanların güvenli yaşam bölgesi diye Afrin’e sığındığını da kendiniz öğrenin. 20 milyon zeytin ağacı olduğunu da… Ama Afrin’in mutlu ve mesut olduğunu söyleyeceğim. Tehlike de buydu zaten. Halkların eşit ve özgür biçimde birlikte yaşayabilmesi büyük tehlikedir devletler için. Düşünsene, devlet yok ama halklar mutlu. “O halde ben ne iş yapacağım!” demez mi devlet? “Bu silahları ne yapacağım, depolarda çürüsün diye mi o kadar para  verdim?” Demez mi sanıyorsun?

Daha geçen hafta işçiler meclisin kapısında bedenini ateş vermeye başlamış, hemen arkasından çırçıplak sokaklarda gezen çıldıran, işçileri görmeye başlamıştık.

İktidara oy verdiğini söyleyen işçiler de iktidara rağmen çıldırıyorlardı birer birer. Birkaç gün önce Eskişehir’de yüzlerce Adularya işçisi üç buçuk aydır maaş alamadıklarını söylüyor basın açıklaması yapıyor, AKP’ye desteklerini de esirgemiyordu.

Demek istedikleri açıktı ve zaten söylüyorlardı da basın açıklaması sonunda: “Biz sizi yalnız bırakmadık, siz de bizi yalnız bırakmayın.”

PTT misafirlerine 6.6 milyon liralık ağırlama yaparken memleketin tüm yükünü taşıyan işçiler evlerini, çocuklarını ağırlayamıyordu.

Bir savaş iyi giderdi ve gitti…

Geçen hafta “Neden meclisin önünde kendini yakıyorsun, Saray’da yak, Erdoğan görsün” diyen Kılıçdaroğlu belli ki kendine güvenemiyordu. Çünkü görmesi gereken iktidar değil muhalefet esas olarak. İktidarın işi görmemektir zaten. Kendini yakan işçileri görmeyen Kılıçdaroğlu, şimdi de savaşı görüyor ve geri çekiliyordu dün. Neyse ki parti başkanı öyle olsa da halk öyle değil ve savaşa destek veren konuşmayı ıslıklıyordu.

Ne zaman özgürlükler, eşitlikler meselesi olsa “ama işçi meselesi” diyerek, kimlik mücadelesini öteleyenler şimdi işçi meselesi vaktinde işçileri görmüyor “ama savaş” diyor. Devran hep böyle dönüyor onlar için, mücadeleden böyle sakınılıyor. Kimlik meselesi olunca “ama işçi meselesi”, işçi meselesi olsa “ama demokrasi” diye birbirine ikame ediyorlar. Oysa bu meseleler birbirinden ayrılmaz. İkisi de bir yürütülmek zorunda. Şimdi yine ve yine anlıyorum Ekim Devrimi şiarını “ekmek, barış, özgürlük” ne demek.

Birinci Paylaşım Savaşı’nda “ulusal çıkar” adıyla savaşlara destek veren “sol” Hitler’in gelişine yol açan yıkımlarla birlikte çökmüştü. “Savaşa hayır” diyen Bolşevikler’se devrimi yapmıştı…

Tarihten ders almayan “sol” kimden ne alır? İktidardan dersini alıyor da ediyor ezber…

Eh, iktidar da onları nasıl arkasına dizeceğini iyi biliyor. Bilmiyor mu?

Sendika.org’da yayımlanmıştır

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol