Partizan, 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak isteyenlere yönelik gözaltı ve tutuklama saldırılarına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. “1 Mayıs Tutsakları Serbest Bırakılsın! Taksim Halkındır. Filistin’i de Kaypakkaya’yı da Savunmak Suç Değildir! pankartının asıldığı basın açıklamasında Partizan, “Devrimci iradeyi kitlesel bir iradeye dönüştürmek için attığımız adımlar Saraçhane direnişinde somutlaşmıştır. Yoldaşlarımızın yanındayız.” denildi.
İstanbul’daki 1 Mayıs kutlamalarında yasaklara, zorbalıklara, yoksullaştıran ekonomi politikalarına karşı haklarını dile getirmek isteyenlere keyfi bir kararla saldırıldığının altı çizilen açıklamada, “Tam bir netlikte söylemeliyiz ki bu saldırı kararı devlette ayyuka çıkmış “hukuksuzluğun” son halidir. Sözde siyasette yumuşama olasılığından ya da olanağından bahsedenlere bu hukuksuz saldırının geleceğe dair bir işaret olduğunu hatırlatıyoruz. Kime karşı yumuşamadan söz ediliyor? Bunun gönlü halk için mücadele edenleri, haklarını talep eden işçileri, emekçileri kapsamadığı açıktır. Açıkça söylemeliyiz ki beklentimiz bir yumuşama değildir, halkımızın kendi gerçek değerlerine sahip çıkmasıdır. Böyle bir tavır için elimizden geleni yapacağız.” ifadelerine yer verildi.
“Sürecin suçlusu halkın olan Taksim’i halka yasaklayanlardır”
“1 Mayıs’ı devrimci bir onurla, demokratik haklarını gerçekleştirmek üzere kutlamak isteyenlere yönelik saldırılarda şimdiye kadar 252 kişi gözaltına alındı, 49 kişi de tutuklandı. Gerekçeler, öne sürülen suçlamalar tutuklama için yeterli olmadığı halde talimatlarla iş gören savcı ve hâkimler 49 yoldaşımızı, arkadaşımızı hapsetti… Şimdi onlar aynı onurla taleplerini, çağrılarını hapishane hücrelerinden duyuruyorlar. Bu sese kulak verin. Sesimize kulak verin… Bir “cadı avına” dönüşen, devrimci iradeyi boğmak isteyen bu saldırıya karşı kendi haklarınız için karşı durun” denilen açıklamada, “1 Mayıs’ta Taksim’e çıkan tüm yollar hukuksuzca kapatıldı. Sırf işçi ve emekçiler, devrimci-demokratlar buluşmasın diye şehre zulmedildi. Şimdi bu zulmü haklı göstermek uğruna operasyon üzerine operasyon düzenleniyor. Bilinmelidir ki bu sürecin suçlusu ‘Halkın Olan Taksim’i halka yasaklayanlardır.” denildi.
Taksim yasağına karşı artan kitlesel öfkenin büyüdüğü vurgulanan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Çünkü bu öfke haklıdır, meşrudur. Binlerce kişinin Taksim’e yürümek üzere Saraçhane’de buluşması bu saldırıların esasını oluşturmaktadır. Haklı ve meşru öfkeyi saldırarak sindirmek amacındalar. Tekrar soruyoruz: Halkın Olan Taksim için buluşmak ve mücadele etmek, buna karşı keyfi yasaklara başvuranlara öfke duymak suç mudur?
“Saraçhane’de Filistin’in ulusal davasına da saldırılmıştır”
Açıklamanın devamında şunlara yer verildi: “Devlet özel olarak Partizan kortejinin Saraçhane’deki toplanma alanına girmesini dahi engel olmaya çalıştı. Yoldaşlarımızın elinde İbrahim Kaypakkaya siluetli Partizan flamalarından başka bir şey yoktu. Kortejimiz alana girişte durdurulmuş, mahkeme kararı olmaksızın, nedeni tamamen hukuksuz olduğu çok biçimde “Girmeniz yasak” denilmiştir. Bu tamamen keyfi bir uygulamadır. Devletin işine gelmediğinde yargıyı da dikkate almadığını Anayasa Mahkemesi’nin Taksim kararına uymamasından biliyoruz. Taksim’e çıkışı her koldan yasaklayan ve engelleyen devletin Partizan adına ve İbrahim Kaypakkaya siluetine karşı da saldırgan olması şaşırtıcı değildir. Taksim, İbrahim Kaypakkaya ve Partizan yasağı fiili bir yasaktır. Buna Filistin sorununda ikiyüzlü davranan, İsrail ile her türden ticareti devam ettirdiği halde bunu yalanlayan devletin ifşa edilmesi de eklenmelidir. Halk için değil bir avuç iş birlikçi için işleyen bu devlet Saraçhane’de Filistin’in ulusal davasına da saldırmıştır.”
“Saldırılar haklılığımızın göstergesidir”
“Gözaltına alınanlar günlerce polisin işkencesine maruz kaldılar. İşkencelerin izleri arkadaşlarımızın üzerindedir. Tutuklananlara, hapse götürülürken de işkence edilmiştir. Açık pençelerden ve klimalardan verilen soğukla hastalanmaları istenmiştir. Arkadaşlarımızın uyarıları, talepleri küfürle, hakaretlerle bastırılmıştır. Burjuva-feodal medya tarafından “terörist” ilan edilmiş ve medya aracılığıyla işçi-emekçilerdeki 1 Mayıs bilincinin bulanıklaşması hedeflenmiştir. Medya yoluyla gözaltı sürelerinin uzatılmasının zemini hazırlanmıştır. Bir kez daha söylüyoruz: Yoldaşlarımız 1 Mayıs’ta kitleselleşen devrimci iradenin ta kendisidir. Kitlelerin devrimci iradesi yasaklanamaz, engellenemez. Taksim iradesinin bastırılmasını amaçlayan bu gözaltılar daha güçlü bir iradenin gelişmesini asla engelleyemeyecektir. Devrimci yürüyüşümüz buna izin vermeyecektir. Saldırılar haklılığımızın göstergesidir, halkın iradesinden korkanların saldırısı beyhudedir.”
Devrimci iradeyi kitlesel bir iradeye dönüştürmek için attığımız adımlar Saraçhane direnişinde somutlaşmıştır. Yoldaşlarımızın yanındayız. Tutuklanan 49 yoldaşımız, arkadaşımız serbest bırakılsın! Tüm halkımızı yoldaşlarımızı, yoldaşlarımızın mücadelesini ve 1 Mayıs’ı sahiplenmeye çağırıyoruz. Taksim halkındır!”