Antakya Emek ve Demokrasi Platformu, Suriye’deki Alevilere yönelik saldırıları protesto etti. Uğur Mumcu Bulvarı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasında “Suriye halkları yalnız değildir”, “Emperyalizm yenilecek, Suriye halklarının ortak mücadelesi kazanacak” ve “Suriye halklarının katliamına, işgale ve emperyalist saldırganlığa karşı meydanlardayız” pankartı açıldı. Eylemde sık sık, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı atıldı.
“Arap Alevi halkı soykırım tehdidi altında”
Açıklamayı yapan Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, çeşitli ülkelerden cihatçı çetelerin ithal edilerek Suriye’de Arap Alevilere yönelik katliam girişimlerinde bulunduğuna dikkati çekti. Tıraş, “2011’den beri sistematik olarak Arap Alevilere ve diğer halklara yönelik verilen katli vacip fetvaları, katliamlar ve soykırım süreci bugün emperyalistler tarafından silahlandırılmış gerici terör çeteleri eliyle hiçbir silahlı gücün korumasına sahip olmayan bu halka yönelik devam etmektedir. Saray Rejimi emperyalist saldırganlığın ortağı olarak bu saldırganlığı desteklemek üzere ‘iç cephenin örgütlenmesini’ sağlamaya çalışmaktadır. Açıklanan asgari ücret, deprem bölgesindeki yağma-rant politikalarıyla bizlere her gün yaşattıkları aşağılanma, kadınlara yönelik saldırılar, kayyum siyaseti ‘iç cephenin örgütlenmesi’ yolunda atılan adımlardandır. Uluslararası toplum, Arap Aleviler ve diğer halkların korunması için somut politikalar geliştirmeli ve uygulamalıdır” şeklinde konuştu.
“Direnişi büyüteceğiz”
Cihatçı çetelerin Türkiye üzerinden sağladığı lojistik ve finansman desteğin engellenmesi için çağrıda bulunan Tıraş, “Cihatçı grupların işlediği savaş suçlarının cezasız kalmaması için uluslararası adalet mekanizmaları oluşturulmalıdır. Antakya’nın yanı başında selefi cihatçı bir devlet inşa edilmektedir. Bu devletin niteliğini ve pratiğinin ne olduğunu 13 yıldır deneyimleyen; gerici, katliamcı, cihatçı çeteleri desteklemeyen bütün halkların bir olması, bu olanlara güçlü bir itirazın örgütlenmesi ve mahalle mahalle, sokak sokak bu mücadeleyi büyütmemiz gerekmektedir. Biz halklar, işçiler, emekçiler, öğrenciler, Antakya halkı, Kürtler, Sünniler, Arap Aleviler direnişi büyüteceğiz. Halkların özgürce ortak yaşadığı bir dünyayı kuracağız” diye belirtti.
Tıraş’ın okuduğu basın metninden öne çıkanlar şunlar:
Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu’nun paylaşılmasının bir parçası olarak ABD laboratuvarlarında üretilen ÖSO-IŞİD eliyle başlatılan Suriye savaşı, çetelerin Şam’ı ele geçirmesi üzerine yeni bir aşamaya ulaşmıştır.
Öncesinde 13 yıldır Suriye’de halkların direnişiyle tökezleyen bu emperyalist saldırganlık, sonrasında Filistin’de büyüttükleri soykırımla ve Lübnan’a yönelik saldırılar ve işgal girişimi ile Orta Doğudaki direniş cephesini dağıtma planını devreye sokmuştur.
Bugün Suriye’de yaşananlara alkış tutan, çetelerden medet uman, soykırımcı İsrail’in ve ABD’nin yanında saf tutmuş olacaktır.
Suriye’deki çetelerin de imajı emperyalizm tarafından yeniden düzenlenmeye çalışılmaktadır. Yeni Şam yönetiminin liderliğini yürütecek olan Ebu Muhammed El Colani, Eski El Kaide üyesi, IŞİD’in emiri ve El Nusra Cephesinin kurucusudur. Suriye’de gerçekleşen katliam ve soykırımların baş sorumlularından biridir.
Colani’nin imajını tazelemek için bir çok yabancı basın da röportajlara çıkarmıştır. Son olarak Türkiye’nin Şam’da Colani önderliğinde kurulan geçici hükümeti ziyaret etmesiyle ilk resmi devlet teması gerçekleştirilerek devletler arasında meşruluk zemini yaratmıştır.
ÖSO, IŞİD, NUSRA gibi cihatçı çetelerin artıklarıyla toplanan, adlarına HTŞ (Heyet Tahrir El Şam) ve SMO (Suriye Milli Ordusu) denilen çeteler, bölgede yönetimlerinin tesisi bahanesiyle Suriye halklarına yönelik saldırılar ve infazlar gerçekleştirmektedir. Şam’da Noel ağacını yakan cihatçılara karşı, Hristiyan halkının sokağa çıkarak direnişe geçmesinin hemen ardından Noel tekrar resmi tatil ilan edilerek halkın tepkisinin yatıştırılması hedeflenmiştir.
Emperyalist ve siyonistler Ortadoğu’da hüküm sürmek için 37 ülkeden ihraç ettikleri cihatçı teröristlerle, Suriye’de çatışmaların mezhepçilik gibi gösterilmesine ses etmiyor. Sermaye ve iktidar savaşlarını Arap Alevi azınlığın iktidarını yıkma gibi göstermeye çalışarak çarpık bir algı üzerinden meşruiyet kazanmaya çalışıyor; bugün de yalanlarla ürettikleri bu algı üzerinden genel olarak bütün azınlıklara ve özelde önceden iktidar oldukları iddiasıyla Arap Alevilere yönelik ayrımcı, katliamcı bir tutum içinde olmalarını meşrulaştırıyorlar.
Uluslararası toplum, Arap Aleviler ve diğer halkların korunması için somut politikalar geliştirmeli ve uygulamalıdır.
Çihatçı gruplara verilen doğrudan veya dolaylı desteği kesilmeli ve bu grupların Türkiye üzerinden lojistik ve finansman sağlamasını engellenmelidir.
Çihatçı grupların işlediği savaş suçlarının cezasız kalmaması için uluslararası adalet mekanizmaları oluşturulmalıdır.
‘Cihatçıların dikkatini üstünüze çekmeyin’ ‘Suriye’de katliam yok rahat olun’ söylemleriyle korku ve duyarsızlık yaratarak bizde sessizliği örgütlemelerine izin vermeyeceğiz.