18.6 C
İstanbul
23 Kasım Cumartesi, 2024
spot_img

Korkuyorlar, şarkılardan bile, Tarkan’dan bile – Aysun Sadıkoğlu

Tarkan’ın, “Geççek” şarkısı ortalığı birbirine katmaya yetti. Saray Rejimi, onun paralı medyatörleri, hepsi hep birlikte, Tarkan’a karşı saldırıya geçtiler.

Tarkan, FETÖ’cü oldu. Buna göre, aslında Erdoğancı da demektir, zira Erdoğan ile Gülen arasındaki bağlar biliniyor. Ama, artık öyle akıl ile iş yapılmadığı için, hepsi, hep birlikte Tarkan’ın “Geççek” şarkısının karşısına dikildiler.

Nâzım Hikmet, “Korku” adlı şiirinde bakın nasıl da bu durumu anlatıyor.

KORKU

Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robeson
kartal kanatlı kanaryam
inci dişli zenci kardeşim
türkülerimizi söyletmiyorlar bize.

Korkuyorlar Robeson
şafaktan korkuyorlar,
görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar
yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan
sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar
sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhad gibi sevmekten
(sizin de bir Ferhadınız vardır elbet Robeson
                                                               adı ne?)
tohumdan ve topraktan korkuyorlar,
akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar.
ne iskonto, ne komisyon, ne vâde isteyen bir dost eli
sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine
ümitten korkuyorlar Robeson, ümitten korkuyorlar,
                                                              ümitten,

korkuyorlar, kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizden korkuyorlar Robeson.

İşte Nâzım, 1949’da yazdığı bu dizelerle, sanki, bugünü anlatıyor.

Egemenler, birbirine benzerler, en çok korkuları ile.

Tarkan’ın “Geççek” şarkısı, birdenbire, tüm iktidarı korkutmaya başladı. O kadar ki, Ahmet Hakan, “bir şarkıcıdan Che Guevara çıkartıyorlar” diye saldırmaya başladı. Ne incelik ama, Ahmet Hakan, bunları hangi okulda öğrendi bilmiyoruz, ama şunu demek istiyor, Tarkan’dan Che Guevara olmaz, sakın bu şarkıyı övmeyin. İnceliğe bakın siz. Doğan medya grubunda bu incelik vardı, oysa Saray medyasında bu incelik pek azdır. Buyurun, Ahmet Hakan bu inceliği göstermektedir.

Ama bize bilgi vermiş değil. Kim Tarkan’ın şarkısına bakarak, Che Guevara çıkartıyor? Kim? Bu kim ise, hemen de Ahmet Hakan’a mı haber vermiş? Yalan makinasına dönmüş diller, hissetme duygusunu kaybetmiş sinir sistemi içinde hareket ediyorlar. Utanma duygusunu kaybetmiş kişiler, tüm marifetleri ile Saray’a yaranmak için kalem oynatıyorlar. İçlerinde ne kadar karanlık varsa, kendi korkularını bastırmak için, o karanlığa sığınıyorlar.

Hayır Ahmet Hakan, biz kimden Che Guevara çıkartacağımızı biliriz. O senin Che Guevara dediğin şey, öyle çıkmaz. Bir gün Che Guevara çıktığında, sen de böyle konuşmaz olursun, belki de hissiz diline his gelir. Hayır, siz öyle görüyorsunuz. Kimsenin Tarkan’dan Che çıkarmaya niyeti yok. Kendisinin de. Emin ol. Rahat etsin için.

Rahat uyuyamamanın sebebi, efendilerinin uykusunu kaçıran şey, korkularınızdır. O kadar çok korkuyorsunuz ki, mesela sen, Tarkan’da Che görüyorsun. Bu, korkunun boyunu aştığı duruma delalettir. Gözlerin artık görmüyor.

Tarkan, bir pop müzik sanatçısıdır.

Duyarlıdır.

Elazığ’da ölen genç Enes Kara’nın ardından, ilk tepki verenlerden biridir. Bu tepki, Enes’in eylemini, Enes’in çığlığını daha görünür kılmıştır. CHP dahil tüm siyasal burjuva partilerin tarikatları rahatsız etmeme politikasına rağmen Tarkan, insanî tepkisini ortaya koymuştur.

Koyunca ne oldu?

Ardından başka sanatçılar da, başka tanınmış isimler de bu konuyu ele almaya başladılar. CHP dahil tüm muhalefet suskun ve Saray Rejimi olayı kapatmak için tarikatlarla kol kola. Ama birkaç tanınmış isim, tepki vermektedir.

İşte sizi korkutan budur.

Her olaya, Gezi Direnişi mi geliyor, diye bakmanıza neden olan budur.

Tarkan’ın Enes Kara olayına tepkisi, Tarkan’a karşı saldırı dalgasını başlattı.

Tarkan, eşcinsel oldu.

Şarkısı Cuppa, “cunta” anlamına gelir diye lanetlenmeye başlandı. Zaten, denildi kulaktan kulağa, bu şarkı Gezi Direnişi’ni hatırlatmak içindir.

Cuppa’nın sözlerini Sezen Aksu yazdı.

O zaman, Sezen de topa konmalıdır ve kondu. Onun şarkılarından biri bulundu ve Adem ile Havva’ya cahil dedi diye harekete geçildi. Tüm Saray medyası, ayin yapar gibi, bu konuyu işlemeye başladı. Troller, bilmem ne dernekleri, hepsi hep birlikte sahaya sunuldu. Soylu, Akar, Altun, hepsi, bu karanlık için seferber oldular. Sezen Aksu’nun evine adam gönderdiler.

Ve nihayet, Erdoğan, bir camide, “dilini kopartırız” dedi.

Ve işte bu noktadan sonra, iş değişmeye başladı. Sezen, “sen yolcusun, ben hancı” dedi. Bu yeni şarkı sözleri, Erdoğan için bir geri adım oldu. Erdoğan, ben bunları Sezen için demedim, dedi. Camide dil kopartan, TV kameralarının ardındaki prompter’ın önünde adam gibi özür de dileyemedi.

İşte bunların arkasından geldi Tarkan’ın “Geççek” şarkısı.

İşte Ahmet Hakan’ın bizi, Tarkan’da Che Guevara aramakla suçladığı olaylar böyle gelişti. Oysa Ahmet Hakan o kadar korkmuş ki, efendilerinin korkusunu o kadar teneffüs etmiş ki, bu hayalleri görmüş, kalemine sarılmış ve sanki bu gördüğü şey gerçekmiş gibi saldırmaya başlamış.

Sen korkmuşsun Ahmet Hakan, hem de çok.

Sen kiralıksın ve kalemini harekete geçirmek üzere kâğıda abanmışsın, ama yazdıkların senin korkunu, efendilerinin korkusunu ele vermiştir. Hepsi budur.

Saray Rejimi, tüm medyası, tüm organları ile, bu korkunun içindedir. Bu nedenle Tarkan’a FETÖ’cü dediler. Tutması mümkün değil. Artık öyle yalanlar söylüyorlar ki, yalan söyledikleri belli oluyor. O kadar korkuyorlar ki, ne yapsalar, korkularını gizleyemiyorlar.

Bu nedenle, hemen karanlığa koşuyorlar.

Tarkan’ın Geççek şarkısı, bir anda listelerin en başına yükseliyor. Belki de onlar bu kadar saldırmamış olsa, bu denli yükselmeyecekti.

Şarkıda, isyan çağrısı mı var? Hayır yok. Olsa da ne çıkar, bir şarkıdır bu. Ama, onları korkutuyor.

En küçük direnişten, en küçük bir aykırı sesten, en küçük bir ümitten korkuyorlar.

Çünkü köhnemiştirler.

Saray Rejimi, köhnemiş burjuva egemenliğin olağanüstü örgütlenmesidir ve köhnemişlik her yerinden akmaktadır.

Saray Rejimi, örgütlenmiş karanlık demektir. Burjuva egemenlik, ömrünü sürdürebilmek, cennetlerini korumak için, karanlığa, yalana sığınmaktadır.

Ama karanlığa sığınsanız da, yerin yedi kat altına girseniz de, işçi ve emekçilerin isyan ateşi, sizi saçlarınızdan tutuşturacaktır. Bunu biliyorsunuz.

Yakında, Saray’ın Tarkan için yeni örgütler bulacağı da kesindir.

Kesindir, çünkü CHP Saray’ı desteklemek için Tarkan’ın sülalesini öne çıkarmaya çalışmaktadır. Demek, devlet, hep birlikte Tarkan’a karşı hücuma geçecektir.

Tüm devlet, pop star Tarkan’a karşı, “geççek” dediği için, topyekûn saldırı başlatmaktadır.

Niye mi?

Çünkü tanınmış bir ses, aykırı bir şey söylemektedir.

Devletin köküne kibrit suyu dökmek değilse bu, nedir? İşte böyle düşünüyorlar.

Tarkan’a sahip çıkanlar olmasından korkuyorlar.

Tüm toplumun “geççek” diye konuşmasından korkuyorlar.

Zaten “cuppa” derken de cunta demek istemişmiş. Öyle ise geççek diyerek, kesinlikle Erdoğan’a hakaret etmiş, Saray Rejimi’ne isyan etmiş sayılmalıdır. Tez elden saldırı başlatılmalıdır.

Daha durun beyler.

Bu şarkıdan korkmuş hâliniz.

Daha gölgelerinizden korkan hâlinizi göreceğiz.

Daha, bu türkülerin “fena”larını göreceksiniz.

Bakın ne diyor Nâzım:

ŞARKILARIMIZ

Şarkılarımız
varoşlarda sokaklara çıkmalıdır.
Şarkılarımız
evlerimizin önünde durmalı
camlara vurmalı
kapıların ellerini sıkmalıdır,
sıkmalıdır
                        acıtana kadar,
kapılar
                        bağlı kollarını açana kadar…

Biz anlamayız
                        tek ağzın türküsünü.
Her matem gecesi
                        her bayram günü,
şarkılarımız
                        bir gaz sandığını yere yıkarak
                        sandığın üstüne çıkarak
                                    kocaman elleriyle tempo tutmalıdır.
Şarkılarımız
                        çam ormanlarında rüzgâr gibi bize kendini
                                   hep bir ağızdan okutmalıdır!!.

Şarkılarımız
ön safta en önde saldırmalıdır düşmana.
Bizden önce boyanmalıdır
                       şarkılarımızın yüzü kana…

Şarkılarımız
varoşlarda sokaklara çıkmalıdır!
Şarkılarımız
bir tek yüreğin
                        perdeleri inik
                        kapısı kilitli evinde oturamaz!..
Şarkılarımız
rüzgâra çıkmalıdır…

Daha, işçi ve emekçilerin hep bir ağızdan yükselen türkülerini duyacaksınız.

Daha korkunuz, sizi çok ama çok küçültecek.

Daha karanlığınız, en önce sizi gösterecek.

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol