İşverenlerin Kod 29 gerekçesini işçiler üzerinde bir sopa olarak kullanıldığını belirten sendika temsilcileri, bu saldırının işçi sınıfının tümüne yapıldığını hatırlatarak, birlikte mücadele çağrısı yaptı.
Pandemi nedeniyle işten çıkarılmalar yasaklansa da yasak kapsamı dışında bırakılan “Kod 29” ile işten çıkarılan işçilerin sayıları her geçen gün artıyor. İşçilerin sözleşmeleri, “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” gerekçesiyle feshediliyor. Bu maddeye dayandırılarak işten çıkarılan işçiler kıdem ve ihbar tazminatı alamazken işsizlik ödeneğinden de faydalanamıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi son bir yıllık dönemde Kod 29 ile işten atılan işçilerin sayısının yüzde 70 arttığını belirtirken, işe iade davalarının da yüzde 80’inin kod 29 ile alakalı olduğunu kaydetti.
MA’dan Kadir Güney’in haberine göre, ülkenin pek çok yerinde direnişe geçen işçiler ise, “Kod 29 kaldırılsın” talebiyle alanlarda eylem halinde. Kod 29’un işverenler tarafından kullanımını ve var olan direnişleri değerlendiren sendikalar, işçilerin ortak mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
Ses çıkarana kod 29
Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) İstanbul temsilcisi Onur Eyidoğan, salgınla birlikte iktidarın topluma “işten çıkarmayı yasakladık” diye anlattığı bir yasayı çıkardığını hatırlatarak, “Biz bunun yalan olduğunu fiiliyatta gördük” dedi.
İşverenlerin salgın boyunca işten çıkarmak için kod 29’u kullandığını belirten Eyidoğan, bu maddenin salgın öncesinde de olduğunu anımsatarak, “Salgınla birlikte kod 29’la işten atmalar oldukça yaygınlaştı. Özellikle sendikalaşan işçiler üzerinde kullanıldı. İşverenler ağır çalışma koşulları dayattılar buna karşı ses çıkaran işçilere ise kod 29 saldırısında bulundular” diye belirtti.
Haklarımız gasp ediliyor
Kod 29 saldırısına karşı işçilerin tekil direnişlerinin var olduğunu söyleyen Eyidoğan, ” Şuan sadece kıdem ve ihbar tazminatlarımız gasp edilmiyor. Şuan geleceğimiz elimizden alınmak isteniyor. Geçmişte mücadele ile kazandığımız haklar bir bir gasp edilmeye çalışılıyor. Bu saldırılara karşı ortak hareket edemezsek işverenler kazanmış olacak. İSİG Meclisi geçtiğimiz günlerde bir çağrı yaparak saldırılara karşı ortak mücadele etmek gerektiğini söyledi. Bu çağrı oldukça anlamlı ve önemlidir. Birleşik mücadeleden bahsediyoruz, bu durum birleşik mücadeleye bir örnektir. Atılan adım güçlendirilmeli” ifadelerine yer verdi.
‘Başka çaremiz yok’
Kod 29’un sendikalı işçilere bile rahatlıkla uygulandığının altını çizen Eyidoğan, “Sendikasız işçilerde uygulanması daha basit oluyor. İşverenin karşısında bir ses olmadığında saldırının önü çok daha açık oluyor. Sendikasız işçilere birlik olma çağrısı yapalım. Kod 29 saldırısına karşı örgütlü bir şekilde ses çıkarmazsak yarın çok daha başka saldırılarla karşı karşıya kalacağız. İşverenler saldırılarını adım adım ilerletiyor. Bu saldırılara karşı birlik olmaktan başka bir çaremiz yok” diye konuştu.
‘Birlikte hareket etmeliyiz’
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV-TEKSTİL) İstanbul Avrupa yakası temsilcisi Okan Karaçam da, iktidarın salgının başından beri işçiler için önlem almak yerine, çıkardıkları yasalarla işverenlere yeni fırsatlar yarattığını belirtti. Karaçam, “Bugün hakkını arayan işçiler Kod 29’la işten atılıyorlar” dedi.
İşverenlerin saldırılarına işçilerin bir kısmının direnişle cevap verdiğine dikkati çeken Karaçam, “Bugün bir takım direnişler olabilir. Ama talebimiz ‘Kod 29’un kaldırılması’ şeklinde ortaktır. Bu duruma karşı eylemde de birlikte hareket etmeliyiz. Yoksa işverenler işçi sınıfına dönük saldırılarını hayata geçirmeye devam edecek. Bugün yapılması gereken işçilerin başta Kod 29 olmak üzere saldırılara karşı mücadele yürütmek ve haklarımıza sahip çıkmaktır. Bunları yapamadığımız süreçte saldırılara karşı boyun eğmek zorunda kalacağız” diye belirtti.
Üretim alanlarından ses çıkmalı
Var olan işçi direnişlerinin birer örnek olduğunu sözlerine ekleyen Karaçam, şöyle devam etti: “İşçiler bugün kendi hakları, ileride çocuklarının hak ve geleceği için direniş yolunu seçti. Sadece ekonomik taleplere sıkışmadan işçi sınıfının bilinci ile hareket edip bu saldırıları püskürtebiliriz. İşverenler kendi aralarında çok örgütlüler. Biz işçiler ise kısmi olarak örgütlüyüz. Yapmamız gereken örgütlülüğümüzü güçlendirebilmek, saldırılara karşı omuz omuza hareket edebilmektir. Üretim alanlarından ciddi sesler çıkarılmadığı sürece yapılan saldırıları geri püskürtemeyiz.”
Omuz omuza mücadele
İşçi sınıfına dönük saldırılara karşı mücadeleyi her alanda büyütmeye çalıştıklarının altını çizen Karaçam, şunları söyledi: “Bugün bu mücadeleyi ileriye taşımak, saldırılara karşı yan yana gelebilmek için işçiler örgütlü birliğimizi güçlendirmeliyiz. Tüm saldırılara karşı omuz omuza yürümeliyiz.”