Kobanê Davası’nda konuşan avukat Cemile Turhallı Balsak, davanın başında 325 ek klasörünün geçen 6 ay içinde bin klasöre ulaştığını belirtirken, avukat Kazım Bayraktar ise, “Taleplerimiz Saray’ın duvarına çarpıp geri dönüyor” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 5’inci duruşmasının 7’nci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam ediyor.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya, avukatların yanı sıra HDP Milletvekilleri Tülay Hatimoğulları, Sezai Temelli, Murat Sarısaç, Ayşe Sürücü, HDP Ankara il ve ilçe örgütü üye ve yöneticileri ile Eskişehir ve Kırşehir’den çok sayıda kişi katıldı.
Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, diğer siyasetçiler ise tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Önceki duruşmalarda tahliye edilen HDP eski Urfa milletvekili İbrahim Binici de duruşma salonunda hazır bulundu.
Suç duyurusu talebi
Oturumda konuşan avukat Hadi Cin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun hakkında “yargıya müdahale ettikleri” gerekçesiyle mahkemece haklarında suç duyurusunda bulunmasını istedi. Cin ayrıca, mahkemenin AİHM kararını uygulamayarak ağır suç işlediğine dikkati çekti.
‘Meclis konuşmaları getirilmedi’
Verilen aranın ardından Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan söz aldı. Akat’ın KJA’daki çalışmalarının dosya kapsamında suç sayıldığını ifade eden Kozan, “Bununla ilgili Diyarbakır’da görülen davaları var. Aynı konu kapsamında 2 ayrı yargılama yapılıyor. Bunun net bir ihlal olduğu yönünde kararlar var. Müvekkil yaptığı konuşmalarla Anayasal haklarını kullanmıştır. Dosya kapsamında müvekkil hakkında yer alan açıklamaların tamamı milletvekili olduğu dönemde yaptığı konuşmalarla aynı. Biz milletvekili olduğu dönem yaptığı konuşmaların hepsini dosyaya getirilmesini talep ettik ancak henüz getirilmedi. 2012’den 2019’a kadar müvekkilin katıldığı birçok etkinlik suçlama olarak dosyaya eklenmiş” dedi.
‘Kadın mücadelesi yargılanıyor’
ANF’de yer alan haberlerin suçlama konusu yapılarak dosyaya eklendiğini belirten Kozan, “Bir haber sitesinin haber yapması müvekkile nasıl bir yargılama konusu olarak yönlendirilebilir? Kadınların mücadelesi müvekkil şahsında yargılanıyor. Müvekkilin KJA Sözcüsü olması suçlama konusu oluyor. Müvekkil zaten KJA’daki eylemlerinden dolayı yargılanmakta. Müvekkil 2013’ten bu yana KJA ve çeşitli kadın çalışmalarında yer almıştır. Kadınların örgütlenme iradesini engellemek için bu dernek ve kuruluşlar hedef alınmıştır” şeklinde konuştu.
Beraat kararı tutuk devam gerekçesi yapıldı
Akat’ın beraat ettiği dosyalarının dahi tutukluluk devam gerekçesi yapıldığını vurgulayan Kozan, “Beraat kararlarının dahi tutuk devam gerekçesi yapılması anlaşılabilir bir durum değil. İddianamede yöneltilmeyen suçlamalar tutuk devam gerekçeleri olarak eklendi. Müvekkilin yaptığı açıklamalar, katıldığı parti toplantıları gerekçe yapılmış” dedi.
‘Taleplerimiz Sarayın duvarlarına çarpıp dönüyor’
Ardından söz alan avukat Kazım Bayraktar, “Taleplerimiz Saray’ın duvarlarına çarpıp geri dönüyor ama biz ısrarla savunma yapmaya devam ediyoruz. Bu davanın nasıl bir operasyonel dava olduğu ifade etmeye devam ediyoruz. Sarayın duvarlarına çarpıp dönüyor ama biz savunma vermeye devam edeceğiz. Birçok toplumsal dinamik ile birlikte biz de bu salonda sözlerimizle sarayın duvarlarına vurmaya devam edeceğiz. Sarsıntılar duyuyoruz. Kavala ile yapılan açıklamaya baktığımızda da hissediyoruz. Biz burada şeklen size hitap ediyoruz ama asıl muhataplarının kim olduğunu da defalarca ifade ettik” diye belirtti.
‘Gizli tanığı takip edin arkasındaki güce ulaşırsınız’
Yapılan yargılamanın suç teşkil ettiğine dikkati çeken Bayraktar, “Eskiden sermaye ile siyaset arasında bir mesafe vardı, o mesafe aşıldığı zaman siyasetçiler yolsuzluktan sorgulanırdı. Şimdi hukuk değiştirildi. Cezasızlık garantili politika” dedi. “Cezasızlığın garantisi nereye kadar?” diye soran Bayraktar, “Bakın 15 Temmuz’dan sonra bazıları için verilen cezasızlık garantisi sona erdi. Darbeleşmeye, devletin silahlarını birbirine çekmeye kadar sürdü. Kimi nasıl yargılayacağına galipler karar verir. Türkiye’de 28 yıldır yaşanan manzara budur. Bu dava gayrimeşrudur. Bu davanın gayri meşruluğunu sadece AİHM Büyük Daire Kararına dayanarak değil, birçok hukuki boyutuna dayandırıyoruz. AİHM kararının dışında olaylar var diyorsunuz. Nedir bunlar? PYD’nin mesajı, MYK’ya iletilmiş. Delili ise gizli tanık. Gizli tanığı takip edin arkasındaki güce ulaşırsınız. Siyasi kumpas denilen davalarda gizli tanık başroldedir. Ama gizli tanık cezasızlık sağlayan o yapı içindeki illegal ilişkilerle hazırlanır” dedi.
‘12 Eylül yargılamalarının da gerisinde’
Bayraktar, 12 Eylül darbe dönemi sıkıyönetim mahkemelerinde asgari bir öngörülerinin olduğunu belirterek, “Yargılamada asgari bir hukuk ölçütünü hissederdik. Ama şimdi hiç bulunamıyoruz. Öngörüde bulunmak için dosyaya değil Saray’a bakıyoruz. 12 Eylül darbe koşullarının yargılamasından bile çok geride bu davalar” diye belirtti. Bayraktar, tahliye talebinde bulundu.
‘Duruşma en az bir ay sonraya ertelensin’
Ardından söz alan avukat Cihan Aydın, “Önümüzdeki duruşmanın en az bundan bir buçuk ay sonrasına verilmesi yönünde talebimiz var bunu öğle arasında da belirttik. Ancak siz duruşmaya sadece bir hafta ara verileceğini belirttiniz. Bu adil yargılama hakkını kısıtlayan bir durum. Biz bu dosya içinde Türkiye’nin çok farklı illerinden geliyoruz. Bu dosyayı 2 hafta boyunca takip etmemiz de mümkün görünmüyor. Ayrıca müvekkillerimizin de küçük SEGBİS odalarında ve burada bu yargılamayı takip etmeleri mümkün olmuyor. Bu talebimizi bir kez daha gözden geçirmenizi talep ediyorum” diye belirti.
‘Devletin tüm kurumlarını buraya getirmiş’
Mahkeme salonunda bulunan asker ve polislere ilişkin de konuşan Aydın, “Önümüze iki sıra asker ve polis koymuşsunuz. Davacı kısmına kamu hukuku yazıyor ama sanırım savcı bununla yetinmemiş, devletin tüm kamu kurumlarını buraya getirmiş. Elbette getirebilir ama CMK’da kimlerin davaya katılabileceği konusunda çok açık düzenleme var. Soruşturma aşamasında davaya katılmak mümkün müdür, hayır. Cumhuriyet savcısı 276 kişi hakkında bu davaya katılma kararı almış, aslında bu durum polis fezlekesinde düzenlenmiş. Erciş Belediyesi’nin, Pertek Belediyesi’nin neden bu davaya katıldığını biliyor musunuz, bilmiyorsunuz biz de bilmiyoruz. Asgari olarak usul kurallarına uyun” şeklinde konuştu.
‘Talimatların hiçbirini kabul etmiyoruz’
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün davanın müştekisi olarak göründüğünü ifade eden Aydın,“MİT bu davanın şikayetçisi ve katılanı olarak görünüyor. Adalet Bakanlığı da bu davanın mağduru ve katılanı olarak görünüyor. İstediğimiz talepte bulunduğumuz bilgi belgeler de yine bu davanın katılı durumundaki kurumlardan istiyorsunuz” diye belirtti. Davaya ilişkin olarak tüm aşamalarının nasıl kumpas fikriyle adım adım örüldüğünü, kimlerin bunlara alet olduğunu bildiklerini aktaran Aydın, “Bunlar ortaya da çıkacak. Bunları belgeleriyle size sunacağız. Onun için bu katılma mevzusunu gözden geçirin. bu aşamaya kadar gönderilen talimatların hiçbirini kabul etmiyoruz. Kolluğun göndermiş olduğu tüm belgeler bizim için geçersizdir. Çünkü kolluk karşımızda davanın tarafı” ifadelerini kullandı.
‘325 klasör bine ulaştı’
Sebahat Tuncel, Alp Altınörs ve Ayşe Yağcı avukatı Cemile Turhallı Balsak ise söz alarak, “Adil ve hakkaniyetli bir yargılama yapıyor musunuz? Adil yargılamanın esas konusunu bu oluşturur. Tarafsızlığınız, bağımsızlığınız bunlardan bazılarıdır. Savunma hakkı adil yargılanmanın olmazsa olmazıdır. Müvekkillere savunma hakkını kullandırtmadığınız yönünde tutumunuzu görüyoruz. Tuncel hala kendisine yönelik iddialara yönelik savunma vermiş değil çünkü bu mümkün değil. 3 Bin 530 sayfalık bir iddianameden bahsediyoruz. Bu iddianamenin okunması makul şartlarda bile ayları bulan sürelere denk gelir. Şuan bu yargılamadaki klasör sayısı bine ulaştı. Yargılama 6 ayı doldurdu, 325 klasörle başlayan ve katlanarak bin klasöre yaklaşan bir davadan bahsediyoruz. Yargılanan kişilerin ‘dosyalardaki tüm verileri, delilleri incelemek istiyorum’ dediği zaman siz ‘incelemeyecek misiniz diyeceksiniz.’” diye konuştu.
Sadece Eylül ayında 4 bin evrak
Sadece Eylül ayında dosyaya 4 bin evrakın yüklendiğini ifade eden Balsak, “Milyonlarca sayfa dolusu evrakların incelenmesinin mümkün olmadığını en başta sizin bilmeniz ve buna göre bir yargılama yürütüyor olmanız gerekiyor. En başta sizin okuyor olmanız gerekmez mi? Böyle bir davada nasıl 2 hafta yargılama yapılıp bir hafta ara verilir? Bunun koşulları var mı? Bu haliyle adil bir yargılama yapılmaz. Duruşma periyodu kötü muamele koşullarına dönmüş durumda. Adil yargılama hakkına müdahale sayılmayacak bir duruşma periyodunun uygulanmasını talep diyoruz” şeklinde konuştu.