Çalışan işçilerin yarısına yakınının asgari ücretle çalıştığını vurgulayan KESK Eş Genel Başkanı Kaplan, ‘Onlar sırça saraylarda şatafat içinde yaşarken, bize sabredin diyorlar’ dedi.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), “Geçinemiyoruz” sloganıyla, birçok kentle birlikte İstanbul Kartal’da miting düzenledi.
Soğuk ve yağmurlu havaya rağmen yüzlerce emekçi, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Emekçiyiz, haklıyız kazanacağız” sloganları atarak miting alanına geliyor.
Miting alanına, “İnsanca yaşam, emekten ve halktan yana bütçe için omuz omuza”, “Pandeminin yükünü biz çektik enflasyonun yükünü biz çekmeyeceğiz. Geçinemiyoruz. Performans değil insanca yaşayacak ve emekliliğe yansıyan temel ücret istiyoruz” pankartları açıldı.
Sağlık emekçileri, emeklilikte yaşa takılanlar, doğa için mücadele eden ekolojistler, maden işçileri, özel ve kamu alanında çalışan öğretmenler ve onlarca emek örgütleri hep bir ağzından “Savaşa değil emekçiye bütçe” sloganı atarak insanca geçinebilecekleri ücret için bir araya geldi.
Maraş Katliamın’a, “Hayata Dönüş” Operasyonu adı altında cezaevlerine yönelik gerçekleşen operasyona ve İzmir’in Kınık ilçesinde meydana gelen göçüğe dikkat çekilen eylemde, “Üreten biziz yöneten de biz olacağı”, “Tutsaklara özgürlük” sloganlarıyla karşılık verildi.
Mitinge Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden ihraç edilen Barış Akademisyeni Egemen Cevahir söz aldı. İzmir Kınık’taki maden göçüğüne değinen Cevahir, “İşçilerimiz ölüyor. Bu işin fıtratında mıtratında yok. Bunu bize yediremezler” dedi. Olağanüstü Hal (OHAL) sonrası binlerce kamu emekçisinin işten çıkarıldığını belirten Cevahir, “OHAL ilan edildiğinde haksız ve hukuksuz bir şekilde bizi 406 Barış Akademisyeni’ni ihraç ettiler” dedi.
Mitinge söz alan KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kaplan Yeşil, İzmir Kınık’ta yaşanan maden göçüğüne, Maraş Katliamında yaşamının yitirenleri anarak sözlerine başladı.
Kaplan: Bizler yoksullaşırken kendileri sırça köşklerde oturuyor
Kaplan mitingde yaptığı konuşmada şunlara değindi:
“Bizler her gün biraz daha yoksullaşırken, onlar ‘korku, açlık, mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltme ile sınandığımızı’ söyleyip sabretmemizi söylüyorlar. Onlar sırça saraylarda lüks ve şatafat içinde yaşarken, sadece bir dakikalık elektrik gideriyle onlarca işçi, emekçi geçinebilecekken bu duruma da şükretmemizi istiyorlar.
‘Bizlerin dolara yatıracak bir kuruş parası yok’
Onlar iğneden ipliğe yurt dışından tüm ithalatı dolar ile yaparken ‘devletin verdiği parayı dolara çevirenler ahlaksızdır’ diyorlar! Oysa biliyorlar ki, bizlerin dolara yatıracak bir kuruş parası yok. Bırakalım paramızı dolara çevirmeyi, elimize geçen parayla ay ortasını bile göremiyoruz.
‘Kimin ahlaksız olduğunu dünya biliyor’
Kimin ahlaksız, vicdansız olduğunu dünya âlem biliyor. Ahlaksız olanlar, ülkenin kaynaklarını talan edenlerdir! Ahlaksız olanlar milyar dolarlık servetlerine rağmen vergi vermemek için offshore şirketler üzerinden servetlerini yurt dışına kaçıranlardır!
‘Aşımıza, ekmeğimize göz koyanlar’
Faize karşıyız deyip bütçeden faize kaynak aktaranlardır ahlaksız olanlar. Ahlaksız olan aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Ahlaksız olan kapitalizmin kendisidir!
‘Baskıyla gözümüzü korkutmaya çalışıyorlar’
Baskıyla, yasaklarla, yeni cezaevleri ile gözümüzü korkutarak, sokağa çıkamaz hale getirerek iktidarlarının ömürlerini uzatabileceklerini sanıyorlar. Gelecek hayali ile kazandıkları üniversitelerde yurt bulamadıkları için okula gidemeyen gençlerimiz seslerini duyurabilmek için geçen hafta Ankara’da yaka paça, darp edilerek gözaltına alındılar. Aynı gün Antalya mitingimizi yasakladılar. Ülkenin neredeyse tüm illerinde aylardır, hatta yıllardır anayasal hakkımız olan toplantı ve gösteri hakkımızı kullanmamızı engelliyorlar.
‘Kadına yönelik şiddet merkezleri kapatıldı’
Kayyum marifetiyle kadına yönelik şiddetle mücadele eden merkezler, dernekler, sığınma evleri kapatılıyor. Kadın mücadelesi yürütenler haksız hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp tutuklanıyor. Erkek egemenliğini yücelterek, erkek yargıyı daha da etkin hale getirerek, kadınları aile içine hapsederek, ev içi emeği, hasta-yaşlı-çocuk bakımını kadınların sırtına yükleyerek kadınları dört duvar arasına hapsetmek istiyorlar.
KHK zulmünden en çok etkilenenlerin başında da kadınlar, kadın emekçiler geliyor. Birkaç gün önce KHK ile işten atıldığı için maddi zorluklar yaşayan bir kadın sağlık emekçisi arkadaşımız Fatma yıldırım yaşamına son verdi. Bu intihar değil apaçık bir cinayettir.
‘Cezaevlerinde baskılar devam ediyor’
‘Asmayıp besleyelim mi’ zihniyeti bir kez daha işbaşında, cezaevlerinden her gün bir cenaze çıkıyor! Devletin güvencesi altındaki cezaevlerinde baskılar, şiddet, hatta taciz, tecavüz iddiaları ciddi boyutlara ulaştı. Geçen hafta yaşadığı şiddet, taciz ve istismarı gündeme getiren kadın tutuklu Garibe Gezer yetkililerin duruma seyirci kalması sonrasında yaşamına son verdi. Cezaevinde yaşamını korumadıkları gibi cenazesi için bir aracı dahi çok gördüler! Toplumsal değerlere göre yas tutma, defnedilme ve ölüyü anma hakkını ayaklar altına aldılar. Bizden önce kuyruklar vardı” diye övünüyorlardı! Şimdi cebinde parası olmayan markete, pazara gidemeyen, çocuğuna mama, süt alamayan milyonlar var. Marketlere girenler filenin yarısı boş dönüyor. Marketlerde temel ihtiyaç maddelerinin bulunduğu rafların çoğu boşalmış durumda.
İşsizler ordusu büyüyor! Enflasyonunun, zam fırtınasının, döviz kasırgasının hızına kimse yetişemiyor! Bizler her gün biraz daha yoksullaşırken, borçlarımızı borçla kapatmaya çalışırken mutlu azınlığın, sermayenin serveti dünya zenginleri ile yarışıyor!”
Talepler
Kaplan taleplerini ise şöyle sıraladı:
“-Geçinmek için, bütçedeki payımızı istiyoruz.
-Geçinmek için, kamunun tasfiyesine, özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz.
-Geçinmek için, kamudan, emekten, halktan yana bir bütçe istiyoruz.
-Çok kazanandan az, az kazanandan çok anlayışıyla sırtımıza yüklenen adaletsiz vergi dilimleri nedeniyle yılın ortasına varmadan maaşlarımız eriyor, cebimize girmeden çıkıyor. Geçinmek için, gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini istiyoruz.
-Diğer bütçelerde olduğu gibi 2022 yılı bütçesinde de kadınlara yer yok! Kadın istihdamının önündeki engelleri kaldırmak, cinsiyetçi ayrımcı politikalara son vermek için Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçeleme istiyoruz.
-Yandaş konfederasyonla el ele yapılan satış sözleşmeleriyle taleplerimiz görmezden gelindi, haklarımız gasp edildi. Alım gücümüz her geçen gün eridikçe eriyor. Geçinmek için, satış sözleşmelerine son verilmesini, demokratik, grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.
-Çalışan işçilerin yarısına yakın asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücrette dolar bazında Afrika ülkelerinin de gerisinde kaldık. Ocak 2021’de 2.825 TL asgari ücretle 384 dolar alınabiliyordu. Bugün ancak 195 dolar alınabiliyor. 2022 yılı itibariyle ise o kadar allayıp pullayarak, tarihi artış diyerek algı yaratmaya çalıştıkları 4.250 TL ile ancak 275 dolar alınabiliyor. 109 dolarlık erimenin tarihi artış diye sunulması ancak AKP gibi rakamlara takla attıran, Ali Cengiz oyunlarında master yapan, yandaş medya üzerinden algı operasyonlarında ustalaşan bir iktidara nasip olurdu, onu da yaptılar.
-Asgari ücrette açıklanan artış eriyen alım gücümüzün yarısını bile karşılamıyor. O yüzden yıl bitmeden derhal insanca yaşayacak bir asgari ücret tutarının belirlenmesini, en düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyine çıkarılmasını istiyoruz. Ülkemizde bulunan insanlara temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzenli ve koşulsuz bir gelir kapsamında belirlenecek bir tutarın, Temel Gelir Güvencesi olarak verilmesini istiyoruz.
-Parası bizim cebimizden çıkan, yandaşlara aktarılan hazine garantilerine son verilmesini istiyoruz.
-Temel gıda ürünlerinde KDV’nin sıfırlanmasını, pandemiden bu yana yapılan zamların geri alınmasını istiyoruz.
-Her türlü güvencesiz istihdama son verilmesini,
-Kamunun tasfiyesi anlamına gelen özelleştirme politikalarına son verilmesini istiyoruz. Kamusal, sosyal güvenlik emeklilik sisteminin güçlendirilmesini istiyoruz.
-Hukuksuz ihraç edilen arkadaşlarımızın derhal işlerine iade edilmesini istiyoruz.
-Geçinmek, insanca yaşayacak bir ücret için kaynakların silah harcamalarına, savaş politikalarına aktarılmamasını, barış ve demokrasi için kullanılmasını istiyoruz.
-Demokratik yöntemlerle ülkeyi yönetemediklerinden kendi yarattıkları ekonomik krizi gerekçe göstererek fiilen uyguladıkları OHAL’i yeniden resmileştirme, KHK’lar eliyle yönetme niyetlerini gizlemiyorlar. Son günlerde basın yoluyla kamuoyunu buna alıştırmaya, hazırlamaya çalışıyorlar. Buradan uyarıyoruz, zerre kadar akıl kalmışsa böylesi bir yola girmesinler! Gidiyorlar, gidecekler… Telaşları, tehditleri, korkuları bundandır.”
Mitingi müzisyenler Niyazi Koyuncu, Ruken Yılmaz’ın sahne alması halay ve horonlar çekilerek sons erdi.