Kemalpaşa’da bulunan ERGSAN fabrikasında insanca bir ücret ve insani çalışma koşulları için sendikalaşan işçiler, çay molasına dahi çıkmadıklarını, sendikadan istifaya zorlandıklarını dile getirdi.
İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde insanca bir ücret ve insani çalışma koşulları için sendikalaşan, sendikalaştıkları için işten atılan ERGSAN basınçlı döküm fabrikası işçilerinin fabrika önündeki eylemleri sürüyor. İşçiler Birleşik Metal-İş üyesi işçilere baskı yapıldığını ileri sürerek, yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekiyor.
Engin Usta 4 yıllık işçi, mesai dışındaki saatlerinde arkadaşlarıyla birlikte fabrika önünde direnişte. Engin Usta, “Düşük ücretlere, baskılara, ücret adaletsizliği ve ayrımcılığına karşı sendikalaşmak istedik. Daha fazla hakaretlere maruz kalmak istemedik. 2 ay önce sendikalaştık. Yüzde 50 artı 1’i bulduk. Ancak işveren tarafından sendikalaştığımız duyuldu. Biz çoğunluğu sağladık, yetki başvurusunda bulunduk. Aynı gün ailenin başka bir bireyine ait ERPEN fabrikasından 26 kişiyi buraya transfer ettiler. Yani burada çalışıyor gösterdiler. Çalışan sayısı 73-96 olarak gösterildi. Çoğunluk tutmuyor diye itiraz ettiler. Bakanlık sayı yükseldi, yüzde 50 artı 1’i tutmuyor diye onaylamadı. Biz de mahkemeye götürdük. Bu süre içerisinde işten atmalar başladı. İstifa etmeye zorlandık, bazı arkadaşımız baskı ve hakaretlere dayanamayıp kendi istifa etti. 3 kişiyi de işten attılar” diye anlatıyor yaşananları.
“Mola yok, çayı bile makine başında içiyoruz”
Sendikalı işçilerin sürekli baskı altında olduğunu söyleyen Engin Usta, “İstifa etmeye zorlanıyoruz. Kameradan sürekli izleniyoruz. Telefon yasak ama sadece bize. Oruçlu olan arkadaşlarımız kaç saat kaldı diye telefona baktığı için iki gün önce tutanak tutuldu. ‘Ben oruçluyum ondan saate baktım’ dese de ‘Elinde telefonu gördüm, benim için bitmiştir’ deyip tutanağı yazdı geçti. Çay saatimiz vardı, çay makinesinin oraya gider çay içerdik. Çay molası kaldırıldı, çayı bile makine başında içiyoruz, mola vermeyelim diye makine başında sigara içmek serbestti şimdi o da yasaklandı” şeklinde konuştu.
Ücretlerin düşüklüğü bir yana adaletsiz de olduğunu dile getiren Engin Usta şöyle devam etti: “4 yıldır çalışıyorum 4 bin 800 lira alıyorum. 1 yıllık işçi 4 bin 600 lira alıyor. Sekiz dokuz aylık anahtar tutmasını bilmeyen işçi 5 bin 200-5 bin 300 maaş alıyor. İçerde üç tane dosyam var, icralık. Kirada oturuyorum, tek çalışanım, 5 yaşında kızım var. Ben nasıl geçineyim? 4 senelik elemanım, yeni girene makine kullanmayı, anahtar sıkmayı, kalıp dökmeyi ben öğretiyorum ama yeni gelenden düşük maaş alıyorum. Böyle şey olur mu? Günde 16 saat çalışıyoruz yeri geliyor. Normalde üç vardiya. Biz iki vardiya çalışıyoruz çoğu zaman. Fazla mesai ücretleri bire bir buçuk. Geçinebilmek için mecbur mesaiye kalıyoruz. Zaten mesai de zorunlu tutuluyor.”
İşçinin bir ayı olmuş 45 gün
Araya giren genç bir işçi, “Toplam vardiya üç ama çoğu zaman iki vardiya dönüyor. Ayda 150-200 saat fazla mesai yapanlar var. Mesela benim 100-120 saat fazla mesai yaptığım aylar oldu. Nerden bakarsanız bakın 15 günlük fazla mesai. Bunu nasıl yasal kılıfına uyduruyorlar bilmiyoruz. Uyuyor uyanıyor çalışıyoruz. Sosyal hayatımız yok, eve gidiyor evden işe geliyoruz. Başka bir şey yapacak imkanımız da zamanımız da yok” dedi.
Üretim yoğunluğuna göre çalışan sayısının yetersiz olduğunu söyleyen işçi, “Geçen yıl benimle birlikte işe başlayan bir arkadaşımız vardı, fazla mesaiye kal dediler. Kalmak istemediği için işten çıkardılar. Fazla mesaiyi kabul etmeyeni kapı önüne koyuyorlar. İtiraz hakkın yok. Performans zammı dediler, sırf onu alabilmek için yapmamamız gereken işi bile yaptık ama yine belirli insanlara verdiler. İtiraz ediyorsun, kapı orada diyorlar, zam istiyorsun kapı orada diyorlar. Ne desen kapıyı gösteriyor. Hakkını vereyim yok. Bugüne kadar kimseyi tazminat haklarını vererek işten çıkarmadılar, ama sendika girince devreye, tazminatı ikramiyeyi verip çıkarmayı bile teklif ettiler işçilere” diye konuştu.
“İş güvenliği mi, o da ne”
Ağır ve tehlikeli iş yaptıklarını, iş güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğunu ifade eden Engin Usta, “900 derece erimiş alüminyum düşünün, makineler hareketli, sıçradığında ciddi yanıklar oluşturuyor. Dedik ki makinelerin önüne hareketli kapaklar yerleştirilsin, sıçradığında işçiye gelmesin, maliyetli diye kabul etmediler. İşe uygun kıyafet verin onlar pahalı veremeyiz! Geçen gün ensesi komple yandı bir işçinin, ambulans yok, hastaneye götürecek servis yok. İşyeri hekimi geliyor iki üç saat duruyor gidiyor. Arkadaş, yanık halde kendi arabasına bindi gitti hastaneye. Buna rağmen hastaneye bile giden olmadı” diyerek yaşananları aktardı.
Genç işçi de “Birkaç haftadır cumartesi günleri doğal gaz çalışması var fabrikada, bütün makineler kapatılıyor. O gün bütün işçilerin maaşı kesiliyor. Bilgi de verilmiyor. Ya yıllık izinden kesilecek ya da yevmiyen. Hemen karşımızda bulunan ERPEN ile ERGSAN döküm fabrikalarının sahipleri akraba. Ama iki ayrı şirket ve üretimi farklı. Bizi yeri geliyor oraya gönderiyor çalıştırıyor, yeri geliyor oradan buraya işçi gönderiyor. Mesela ERPEN’de çalışıyor, mesaisi bitiyor gelip burada fazla mesaiye bıraktırıyorlar işçiyi. Ama kimsenin yetki belgesi de yok” diyerek yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti.
En çok ağırlarına giden şeyin hakaret olduğunu söyleyen Engin Usta, “Kısa bir süre önce bir abimiz var formen, öyle hakaretler ettiler ki bildiğin ağladı herkesin önünde. Onurumuzu zedeliyorlar. En büyük tepki buradan başladı zaten. Şimdi hakaretler daha da arttı. Canımızın, onurumuzun kıymeti yok, en çok da bu yüzden sendikalaştık” diye konuşuyor. İşten atmalar durana, atılan işçiler geri alınana kadar eylemlerinin devam edeceğini söyleyen Engin Usta, “İstedikleri kadar baskı yapsınlar sendikal hakkımızdan vazgeçmiyoruz” dedi.