İHD Diyarbakır Şubesi İran’da Jina Mahsa Amini protestolarında 50 kişinin katledildiğini belirterek, “ Yaşam hakkı ihlallerinin yanı sıra vatandaşların bilgiye erişim ve haber alma hakkı da engellenmektedir” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesiyle başlayan protesto eylemlerinde İran rejimi tarafından halka karşı kullanılan orantısız güç ve yaşanan hak ihlallerine karşı basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Bataray, İHD Kadın Komisyonu ve İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun katıldı. Açıklamayı İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi avukat Derya Yıldırım okudu.
En az 50 kişi katledildi
Derya, dini otoritenin ağır baskısına maruz bırakılan başta Kürtler olmak üzere çok sayıda İranlı yurttaşın, işkence ile yaşam hakkının sonlandırılmasına protestolar ile tepki gösterdiğini söyledi. Çoğunlukla Kürt kentlerinde başlayan gösteri ve yürüyüşe İran rejimi polislerinin şiddet ile karşılık verdiğine değinen Derya, süreçle alakalı İnsan Hakları Örgütü’nün (IHR), İran’da protestolar sırasında en az 50 kişinin katledildiğini bildirdiğini kaydetti. Derya, “Ülkenin bazı yerleşim yerlerinde devam eden protestolarda polislerin eylemcileri doğrudan hedef aldığı videolarla sosyal medyada yayınlanmıştır. Öte yandan Amini’nin katledildiği hadiseyle alakalı haberi yapan kadın gazetecinin de aralarında bulunduğu 3 gazetecinin tutuklandığı basına yansımıştır. Yaşam hakkı ihlallerinin yanı sıra vatandaşların bilgiye erişim ve haber alma hakkı da engellenmektedir. Ülkede internet uygulamaları askıya alınmış, kısıtlanmış, kullanıma sadece sanal özel ağlar (VPN’ler) aracılığıyla erişilebilmektedir” dedi.
“Yaşam hakkı doğrudan hedef alınıyor”
Yaşanmakta olan bu süreçte, her koşulda korunması gereken yaşam hakkının doğrudan hedef alındığını ifade eden Derya, “Halkın haber alma hakkı engellenmektedir. Baskılara karşı sokaklara çıkan yurttaşların evrensel hak talepleri ile toplantı, gösteri ve barışçıl protesto hakkı rejimin polis şiddetiyle sert ve şiddetli bir biçimde bastırılmaya çalışılmaktadır. Halkın meşru taleplerine karşı devlet ve hükümetlerin problemleri çözebilmeleri için yegâne demokratik ve akılcı yöntem, diyalog yolu ile yurttaşların meşru taleplerinin dikkate alınmasıdır. Ne yazık ki yaşanan gelişmelerden, temel insan haklarını esas alan demokratik yöntemler bir tarafa bırakılıyor. Yaşam hakkını hiçe sayan, şiddete dayalı yöntemlerin devreye girdiği ve devreye sokulan baskı, şiddet yöntemleriyle sorunların çözülmeye çalışıldığı görülmektedir” sözlerine yer verdi.
“Rejim ayrımcı politikalara son vermeli”
Her insanın birey vasfıyla kişilik ve hak sahibi olduğu, bu nedenle de insan haklarının tanınıp korunduğu, haysiyetli ve onurlu bir yaşam sürdürme çabasını savunduklarını belirten Derya, “Bu sebeple de İran’da baskıcı yönetim ve uygulamalara karşı halkın gösteri ve yürüyüş ile itirazlarını ifade etmesi haktır. Buna karşın rejimin kolluk şiddetini kınadığımızı belirterek, rejimin etnik, inanç, cinsiyet temelli ayrımcı politikalarına son vermesi gerekir. Hak ve özgürlükler ile insan hakları değerlerini esas alacak biçimde sosyal, hukuksal ve politik alanlarda eşitlikçi değişiklik ve düzenlemelere gitmesi gerektiğinin elzem olduğunu ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.