Kaldıraç Hareketi 1997 yılında Ankara TEM’de işkencede katledilen yoldaşları Burhanettin Akdoğdu (Bekir Kilerci) ve polisin ajanlık teklifini kabul etmediği için Ege Üniversitesi tuvaletinde asılarak katledilen Ali Serkan Eroğlu için anma etkinlikleri düzenledi.
Aralık ayı boyunca yaptıkları afiş, yazılama ve dağıttıkları bildirilerle ölümsüzleşen yoldaşlarını anan devrimci sosyalistler İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapacakları etkinliklerde yoldaşlarını anıp, onları yaşatacağını vurgulamıştı.
Bu Gemi Zafere Ulaşacak
Kaldıraç Hareketi katledilen yoldaşları Bekir Kilerci ve Ali Serkan Eroğlu için 26 Aralık Pazar günü saat 15:00’da Beşiktaş Belediyesi Süleyman Seba Kültür ve Sanat Merkezi’nde anma etkinliği düzenledi. Etkinliğe dayanışma gösteren birçok devrimci kurum ve kitle örgütü katıldı.
Program, Anadolu devriminin yolunda Mahir’in, İbo’nun, Deniz’in bayrağını zafer için ileri taşıyan Bekir ve Serkan nezdinde, tüm devrim şehitleri için saygı duruşuyla başladı.
Anadolu devriminin yolunda Mahir’in, İbo’nun, Deniz’in bayrağını zafer için ileri taşıyan Bekir ve Serkan nezdinde, işçi sınıfının kurtuluşu ve sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kurma savaşında yitirdiğimiz tüm yoldaşları saygı duruşuyla anıyoruz.
Anıları mücadelemizde yaşayacak. pic.twitter.com/TwPlitrwYS
— Kaldıraç (@kaldiracdergisi) December 26, 2021
“Gelmekte olan devrimdir; Bekir ve Serkan’ın savaşçısı olduğu devrim”
Yapılan sunumda “Onlar 1980 yenilgisinin hemen ertesinde, Sovyetlerin çözüldüğü, “işçi sınıfı bitti” naralarının atıldığı, rüzgarın henüz yelkenlerimizi doldurmadığı bir dönemde “Bu gemi zafere ulaşacak!” diyerek yola çıktılar.
Gelmekte olan devrimdir; kimilerinin uzak bir ihtimal, bir hayal, yapılması zor olarak gördüğü… Oysa zoru kolaylaştıracak, hayali gerçeğe çevirecek, uzağı yakın edecek güç bizde. Gelmekte olan devrimdir; Bekir ve Serkan’ın savaşçısı olduğu devrim” denildi.
Program Bekir Kilerci ve Ali Serkan Eroğlu’nun şiirlerinden oluşan performansla devam etti.
"Kara geceler gibi ağırlaşıyor da milyonların yüreği
Burjuvaların suratını dağıtmaya yetmiyor
Binlerin emeği.
Ama biz milim rüzgarın esmediği
Günleri de biliriz.
Biliriz bir gök patlamasıyla yarılır da
Kainatın yüzü
Bir fırtına kaplar yeryüzünü." pic.twitter.com/amp9CtthJO— Kaldıraç (@kaldiracdergisi) December 26, 2021
Kaldıraç Hareketi adına Ülkü Gündoğdu konuşma yaptı. Yapılan konuşmada “Bu bir savaş. Bu savaş, biz işçi sınıfı ile iktidarda olan burjuva sınıfı arasında. İşçi sınıfı için mesele, Saray Rejimi ile birlikte tüm burjuva egemenliği tarihin çöplüğüne göndermektir. İşçi sınıfı, kendi sınıf çıkarlarını ortaya koymalıdır.” denildi.
“Sosyalist devrim bizim tek çıkış yolumuz”
Devrimin acil görevinin direniş çizgisini geliştirmek ve örgütlemek olduğunun vurgulandığı konuşmada “Biz, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyadan yanayız. İşçi sınıfının ve tüm insanlığın kurtuluşu buna bağlı. Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya, sosyalist devrimle başlayan bir süreçle kurulur. Sosyalist devrim, tüm fabrikaların, tüm hastanelerin, tüm bankaların, tüm üretim araçlarının, tüm eğitimin kamulaştırılması demektir. Sosyalist devrim, tüm aşağılanmanın son bulması, her türden kimlik sorununun çözümü demektir. Sosyalist devrim, özgürlük demektir. Sosyalist devrim, tüm tarihle hesaplaşma, sosyalist devrim tüm halklarla barışmak demektir. Sosyalist devrim, bizim tek çıkış yolumuz!” denildi.
"Sosyalist devrim, özgürlük demektir. Sosyalist devrim, tüm tarihle hesaplaşma, sosyalist devrim tüm halklarla barışmak demektir. Sosyalist devrim, bizim tek çıkış yolumuz!" pic.twitter.com/QxTToU9UZR
— Kaldıraç (@kaldiracdergisi) December 26, 2021
Birleşik Emek Cephesi’nde birleşmeye çağrı yapıldı
“Direnişi büyütmeli ve daha da örgütlemeliyiz! Bugün Birleşik Emek Cephesi
bunun yoludur. Devrimci tüm güçler, tüm gruplar, tüm devrimci siyasal eğilimler,
tüm yerel işçi örgütlenmeleri, tüm fabrikalardaki işçi konseyleri, gözlerini iktidara dikerek, Birleşik Emek Cephesi’nde birleşmek zorundadır. Bu sadece bir çağrı
değil, bu aynı zamanda, devrimi olanaklı hâle getirmenin tek yoludur.
Tüm dünyada bir hayalet dolaşıyor. Bu hayalet, devrim hayaletidir. Açlığın,
işsizliğin, yokluğun, yoksulluğun kol gezdiği işçi sınıfı saflarında bu devrim hayaleti vücut buluyor, gelişiyor: Adım adım, santim santim, inatla ve umutla. Bu uzun
ve zorlu bir mücadele. Bu mücadele için, devrim için sizi Kaldıraç saflarında örgütlenmeye çağırıyoruz.
Devrim için ileri, ya sosyalizm ya ölüm!”
“Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini”
Programda Grup Vardiya parçalarını seslendirdi. Birlikte söylenen marşlarla anma etkinliği sona erdi.
"Güneş doğacak açacak çiçek
Çav bella, çav bella, çav bella, çav, çav, çav
Gelip geçenler diyecek merhaba
Merhaba ey güzel çiçek
Gelip geçenler diyecek merhaba
Merhaba ey güzel çiçek
Gelip geçenler diyecek merhaba
Merhaba ey o kızıl çiçek" pic.twitter.com/bm1Cz29gKz— Kaldıraç (@kaldiracdergisi) December 26, 2021
Grup Vardiya marşlarıyla etkinliğimizde.
"Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini
Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini" pic.twitter.com/iVZOg3mt1C— Kaldıraç (@kaldiracdergisi) December 26, 2021
Sınıfın savaşçısı Bekir Kilerci
Erdal Eren için yazdığı “Kenardakilere” şiirinden bir süre sonra Bursa’da gözaltında alındı Burhanettin Akdoğdu ya da Kaldıraç dergisinde yayınlanan şiir, öykü ve makalelerinde kullandığı ismiyle: Bekir Kilerci.
Bundan tam 24 yıl önce -13 Aralık 1997’de, Burhanettin Akdoğdu, Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde işkencede katledildi. Öldürüldüğünde 28 yaşındaydı. Erdal Eren için yazdığı şiir, son şiiri oldu. Aralık 97’de son şiirinin yayınlandığı Kaldıraç dergisinin arka kapağında Erdal Eren fotoğrafının yanında yer alan fotoğrafını göremeden; onunla aynı tarihte katledildi.
“bir işçi çocuğu olarak doğdum
Bir işçi olarak yaşadım
Ve sınıfımın savaşçısı olarak öleceğim” diye yazmıştı “Kimlik Kartı” şiirinde.
Şiirinde anlattığı kadar yalın, bu kadar kesin, bu kadar kararlı, yaşadığı gibi ayrıldı aramızdan Bekir Kilerci.
Bekir Kilerci’nin sınıfının savaşçısı olarak ölümsüzleşmesinin üzerinden geçen yıllara rağmen çağrısı da bugüne uzanıyor:
“Tüm yaşamım senindir,
tüm yaşamını isteyerek”
İnsan olmanın çığlığı Ali Serkan Eroğlu
Gazetecilik öğrencisi, yazar, tiyatrocu, şair, devrimci…
24 Aralık 1997’de Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik 2. Sınıf öğrencisi Ali Serkan Eroğlu (19) okulun tuvaletinde “kendini astı” süsü verilerek katledildi. Aradan geçen 24 yıla rağmen Ali Serkan’ın katilleri ortaya çıkarılmadı. Sonuçlanmayan davası ise 2017 yılında zaman aşımından kapatılarak adliyenin tozlu dava dosyaları arasına kaldırıldı ve suçlular, katiller aklandı.
Basın Ali Serkan’ın ölümünü “fakültede kendini astı” ifadeleriyle verdi. Dönemin valisi, savcısı Eroğlu’nun ölümünün intihar olduğunu söyleyerek cinayetin üstünü kapatmaya çalıştı. Savcılık talimatıyla yapılan ilk otopside, “Kesici ve delici alet yarası yoktur. Ası sonucu asfiksiden (oksijen yetersizliği nedeniyle boğulma) öldüğü anlaşılmıştır” denildi.
Ablası Doktor Aylin Eroğlu ve kitle örgütlerinin, akademisyenlerin, arkadaşlarının ısrarı, baskısıyla 2.otopsisi yapılan Ali Serkan’ın kanında kloroform ve etanol bulunmasıyla ölümünün intihar olmadığı bayıltıldıktan sonra asılarak katledildiği ortaya çıktı.
Muhbirlik teklifini reddetti
Ali Serkan Eroğlu, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğunu ve 27 Kasım 1997 tarihinde Karşıyaka İskelesi’nden sivil polisler tarafından gözaltına alınıp Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğünü, burada kendisine ajanlık teklif edildiğini, ancak bunu reddetmesi üzerine tehdit ve işkenceye maruz kaldığını belirtmiş. O günden sonra başına gelebileceklerden Terörle Mücadele Şubesi’ndeki polislerin sorumlu olacağını dile getirmişti. 8 Aralık tarihinde İzmir Tabip Odası’na başvurarak sağlık raporu almıştı.