Korona salgını sürecinde kadına yönelik şiddetin arttığını vurgulayan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, iktidarın ayrımcı ve cinsiyetçi düzeninin salgın kadar toplumsal yaşamı tehdit ettiğini belirtti. Buldan, “kadın dayanışmamız tekçi erkek iktidarın ittifakından daha güçlüdür” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, kadın gündemiyle güncel gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Partisinin sosyal medya hesapları üzerinden açıklama yapan Buldan, öncelikle hapishanelerde bulunan kadınları selamladı. “İnanıyorum ki bu zor günleri hep birlikte dayanışmayla aşacağız ve siz değerli halkımızla, sevgili kadınlarla yeniden bir arada olacağız. Meydanlarda, sokaklarda, salonlarda, sloganlarımızla, halaylarımızla, türkülerimizle ve zılgıtlarımızla yeniden haykıracağımız günler yakındadır” dedi.
“Korona günlerinde kadınların şiddetten yoksullaşmaya her alanda yaşamakta olduğu sorunları ve iktidarın kadınlara yönelik ayrımcı, şiddeti teşvik edici politikalarını ele alacağım. Bu yayınımız kadınların duyulmayan sesi ve itirazı olsun istedik” diyen Buldan, salgın döneminde kadına yönelik şiddetin arttığını, hak gaspları, adaletsizlik, eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, ayrımcılık, öteki düşmanlığı ve kutuplaştırmanın da tüm hızıyla sürdüğünü söyledi.
‘İKTİDARIN AYRIMCI DÜZENİ SALGIN KADAR TOPLUMSAL YAŞAMI TEHDİT EDİYOR’
Buldan, şöyle deva etti: “Sosyal devlet taleplerini otoriter devlet zihniyetiyle bastırmaya çalışan, krizi ekonomik ve siyasi fırsata çevirmekten başka bir şey düşünmeyen AKP iktidarını bu salgın sürecinde herkes bir kez daha çok net olarak görmüş oldu. Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki, iktidarın sadece kendisini ve yandaşlarının çıkarını gözeten ayrımcı, otoriter düzeni inanın ki en az virüs salgını kadar toplumsal yaşamı tehdit etmektedir.
“İnsanların dayanışmaya ve yardımlaşmaya en çok ihtiyaç duyduğu böylesi bir dönemde yerel yönetimlerin başlattığı insani yardım kampanyalarını dahi engellemek, virüsle mücadele eden belediyelere kayyım atamak, toplumsal dayanışmayı terörize etmek örgütlü kötülüğün geldiği noktayı bize göstermektedir.
“Eleştirel tweet atanı, sosyal medya paylaşımı yapanı, muhalif yayın yapanı susturmaya çalışan bu iktidar salgınla değil toplumla mücadele etmektedir. Virüsü fırsat bilip, katillere, çetelere, tecavüzcülere özel af çıkartan, siyasi tutsaklara karşı ise adeta düşman hukuku işleten, “cezaevlerinde ölsünler” söylemini dahi kullanmaktan çekinmeyen AKP iktidarının gerçek yüzünü herkes çok net olarak görmüştür. Otoriterleşmenin en fazla mağdur ettiği kesim ise yine kadınlardır.
‘AKP İKTİDARI BOYUNCA KADINA ŞİDDET ADETA PANDEMİ HALİNE GELDİ’
“Kadınlar salgın günlerinde daha fazla şiddete uğramakta, katledilmekte, yoksullaştırılmakta, işsiz bırakılmaktadır. Hep söylüyoruz. Kadına karşı şiddet uygulayan erkek yalnız değildir; erkek iktidarla, erkek yargıyla el eledir. AKP iktidarı boyunca kadına karşı şiddet adeta pandemi haline gelmiştir.
“Türkiye’de pandemi sürecinde kadına yönelik ev içindeki şiddet yüzde 27,8 oranında artmış durumdadır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun tespitlerine göre Mart ayında 29 kadın katledildi. Evde kalın çağrısı yapıp, kadınlara güvenli ortam yaratmayan iktidar bu katliamlardan birinci dereceden sorumludur. Kadınlar dışarıda virüs tehdidi, evde ise erkek şiddetiyle karşı karşıyadır. İktidar, “Hayat eve sığar” kampanyasıyla aslında erkek şiddetini eve sığdırmıştır. Kadına yönelik şiddetin en çok arttığı bu dönemde salgınla birlikte kadın sığınma evlerine kabul de zorlaştırılmıştır. Sadece yüksek derecede can güvenliği tehlikesi olanların başvurusu kabul edilmektedir. Bunun için de kadınların önüne türlü engeller çıkartılmakta, şiddete uğrayan kadınlardan bu süreçte darp raporu istenerek başvuru süreci zorlaştırılmaktadır.”
‘KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI SOSYAL AĞ OLUŞTURULDU’
Salgın bahanesiyle, kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmaları olan kurumların çalıştırılmadığını belirten Buldan, belediyelere kayyum atandığını, kayyumların da sığınma evlerine başvuruları durdurduğunu söyledi. Buldan, var olan belediyelerin, kadınların şiddete uğraması durumunda ilk adım istasyonlarının kurulması için hızlı bir şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü, sosyal yardımların öncelik olarak kadınlara verilmesine özen gösterildiğini belirtti. Ayrıca, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında “Alo Şiddet Hattı” ve sosyal medya ağı oluşturulduğunu da açıkladı.
‘KADIN PARTİSİ HDP İLE KADINLARIN DAYANIŞMASI ENGELLENEMEZ’
Buldan, şunları söyledi: “Buradan bir kez daha şunu net olarak vurgulamak isterim ki kayyım gaspıyla kadın kazanımlarını ortadan kaldıracaklarını, kadınları savunmasız bırakacaklarını sanan erkek iktidar aklı bu amacına asla ulaşamayacaktır, başaramayacaktır. Kadınlar olarak, biri bin yapacak gücümüz de örgütlülüğümüz de vardır. Kadın partisi HDP vardır. Kadınların güçlü dayanışması vardır. Bu dayanışmayı hiçbir güç engelleyemeyecektir!”
‘DÜZEN AKP’NİN ADALETSİZLİK VE VİCDANSIZLIK DÜZENİDİR’
AKP’nin, İnfaz Yasası ile kadına yönelik şiddetin önünü açtığına dikkat çeken Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “AKP; hukuktan, adaletten, toplumu savunmaktan yana değil çetelerden yana tercihini koydu ve yasayı kendi çoğunluklarıyla çıkarttılar. AKP iktidarı, 100 yıl önce kurucu halkların iradesiyle kurulan Meclis’i 100’üncü yılında çetelere, katillere, yandaşlara af çıkartan, halk iradesini yok sayan bir yere dönüştürdü.
“Gerçek suçluları dışarıda, suçsuz insanları ise cezaevlerinde bırakan düzen AKP’nin adaletsizlik ve vicdansızlık düzenidir. Kadın katilleri dışarıdadır; barış isteyen Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Figen Yüksekdağ, Gülten Kışanak, Sebahat Tuncel ve daha nice arkadaşımız cezaevindedir. Elbette bunu ne biz kadınlar ne halkımız ne de demokratik kamuoyu asla unutmayacaktır.
‘İNFAZ YASASI ERKEK ŞİDDETİNE CEZASIZLIK GETİREN BİR YASADIR’
“Ve ölüm yasası olan İnfaz Yasasına karşı mücadelemiz bitmemiştir, bundan sonra da kararlılıkla devam edecektir. Herkes şunu iyi bilmeli ki; bu ölüm yasası Meclis iradesinin kararıyla değil, AKP-MHP iradesiyle çıkarılan bir yasadır. AKP bu yasayı hazırlarken muhalefet partilerinin, demokratik kamuoyunun, hukukçuların, insan hakları savunucularının görüş ve taleplerini değil; çetelerin, katillerin taleplerini esas aldı. İnfaz Yasası bir vahşet yasasıdır. Erkek şiddetine cezasızlık getiren bir yasadır.
‘9 YAŞINDAKİ CEYLAN’IN KATLEDİLMESİNİN NEDENİ CEZASIZLIK POLİTİKASIDIR’
“Antep’te 9 yaşındaki Ceylan’ın babası tarafından vahşice katledilmesinin nedeni İnfaz Yasasının getirdiği cezasızlık politikalarıdır. Kadına yönelik artan şiddetin nedeni, erkeği koruyan yasal düzenlemelerdir. Bunun da mimarı AKP’dir. Çocukların katledilmesinin, yüzlerce kadının şiddet tehdidiyle karşı karşıya bırakılmasının sorumlusu kadın katillerine af getiren bu İnfaz Yasasını çıkaran AKP iktidarıdır. Yaşanacak tüm şiddet ve ölümlerin sorumlusu bu yasaya evet oyu verip sonra da utanmadan maskeleriyle Genel Kurul kürsüsü önünde poz verenlerdir.
“Şiddete karşı devlet ve iktidar tarafından alınması zorunlu olan acil önlemler vardır. Buradan şu çağrıyı yapmak istiyorum. Şiddete karşı acil olarak bir kriz koordinasyonu kurulmalı ve bu koordinasyon kadın örgütleriyle ortak çalışmalıdır. Şiddete uğrayan kadınlara destek amaçlı fon oluşturulmalıdır. Şiddete maruz kalan kadınların kalabilecekleri mekânlar arttırılmalı ve gerekli sağlık tedbirleri alınmalıdır. Sığınma evlerinin sayıları arttırılmalıdır. Başvurular derhal kabul edilmelidir. İstanbul Sözleşmesi uyarınca cinsel şiddet kriz merkezleri bir an önce kurulmalıdır. 24 saat erişilebilir, çok dilli bir acil yardım hattı kurulmalı ve kadınlara psikolojik, sosyal ve hukuki destek verilmesi sağlanmalıdır.”
‘EKONOMİK ŞİDDET’
Salgın sürecinde kadınların ekonomik şiddete de maruz kaldığını ifade eden Buldan, cinsiyet eşitsizliğinin arttığını, bu nedenle de çok daha fazla kadının ekonomik yaşamdan çekilmek zorunda kaldığını söyledi.
Evde kalmanın kadınların iş yükünü ve emek sömürüsünü arttırdığına dikkat çeken Buldan, şunları kaydetti: “Bu nedenle; ister kamu ister özel sektörde olsun çalışan tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi verilmelidir. Kadınlar, sağlık hakkı ile çalışma hakkı arasında seçim yapmak gibi bir ikilemde bırakılmamalıdır. Sağlık sektörü, pandemi dönemlerinde en ön safta çalışma zorunluluğu olan ve en fazla hastalık riski taşıyan alanların başında gelmektedir. Kadın sağlık emekçilerinin talepleri karşılanmalı, süt izninde olan kadınlar ücretli idari izinli sayılmalıdır. Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmelidir. Ayrıca çocuklarını yalnız büyüten ebeveynlere salgın süresince ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
“Kısa bir süre önce verdiğimiz kanun teklifinde önerdiğimiz gibi; ev eksenli çalışan, yalnız yaşayan ve çocuklarına bakmak zorunda olan kadınlara her ay, 2.500 TL doğrudan temel gelir desteği sağlanmalıdır. Yine mülteci kadınlar salgın sürecinin en ağır mağduriyetini yaşamaktadır. Çalışmaya devam eden göçmenlere ekonomik destekte bulunulmalı ve çalışmaları engellenmeli, sağlık taramaları ve tedavileri düzenli şekilde yapılmalıdır.
‘BU ZOR GÜNLERİ HEP BİRLİKTE, OMUZ OMUZA ATLATACAĞIZ’
“Evet, zor günlerden geçiyoruz. Ancak, biz kadınlar biliyoruz ki en zor koşulları mücadele ederek, dayanışarak birlikte atlattık. Bu zor günleri de hep birlikte dayanışmamızla aşacağız. Yine hep birlikte yan yana gelerek omuz omuza olacağız.
“Sevgili kadınlar; umutsuzluğa kapılmıyoruz. Dayanışma ağlarımızı genişleterek bu süreçten güçlü bir şekilde hep birlikte çıkmayı başaracağız. Virüsü yeneceğimiz gibi biz kadınlar tekçi erkek iktidarın şiddet politikalarını da örgütlü mücadelemizle yeneceğiz. Başlattığımız Kardeş Aile Kampanyası aynı zamanda kadınların kız kardeşlik dayanışmasıdır. Şimdi bunu daha fazla büyütme zamanıdır.
“Kadın dayanışmamız tekçi erkek iktidarın ittifakından daha güçlüdür. Biz biliyoruz ki kadın dayanışması yaşatır, biz biliyoruz ki Korona günlerinde de kadınlar birlikte güçlüdür. Bu yüzden sosyal mesafeyi de koruyarak kapı komşumuzla, sokağımızdaki, mahallemizdeki kadınlarla balkonlarımıza çıkarak konuşalım, sohbet edelim.
“Kadınlar arası bağları her koşulda güçlendirelim. Online olarak sohbet edebilir, yalnız olmadığımızı gösterebiliriz. Çünkü bizim dayanışmamız kapı, duvar dinlemiyor. Evde olabiliriz ama dışarıya, diğer kadınlara uzanan bağlarımız ve açılan kapılarımız var.
‘HİÇBİRİMİZ YALNIZ DEĞİLİZ’
“Sokakta, çarşıda, 8 Martlarda, 25 Kasımlarda, Newroz alanlarında, 1 Mayıs meydanlarında beraberdik, yine beraber olacağız. Şimdilik fiziken ayrı olsak da ruhumuz beraberdir sevgili kadınlar. Bu yüzden bir kez daha söylüyoruz: Biz kadınlar korona günlerinde de birlikte güçlüyüz, birbirimizin güvencesiyiz.”
Partisinin sosyal medya hesapları üzerinden açıklama yapan Buldan, öncelikle hapishanelerde bulunan kadınları selamladı. “İnanıyorum ki bu zor günleri hep birlikte dayanışmayla aşacağız ve siz değerli halkımızla, sevgili kadınlarla yeniden bir arada olacağız. Meydanlarda, sokaklarda, salonlarda, sloganlarımızla, halaylarımızla, türkülerimizle ve zılgıtlarımızla yeniden haykıracağımız günler yakındadır” dedi.
“Korona günlerinde kadınların şiddetten yoksullaşmaya her alanda yaşamakta olduğu sorunları ve iktidarın kadınlara yönelik ayrımcı, şiddeti teşvik edici politikalarını ele alacağım. Bu yayınımız kadınların duyulmayan sesi ve itirazı olsun istedik” diyen Buldan, salgın döneminde kadına yönelik şiddetin arttığını, hak gaspları, adaletsizlik, eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, ayrımcılık, öteki düşmanlığı ve kutuplaştırmanın da tüm hızıyla sürdüğünü söyledi.
‘İKTİDARIN AYRIMCI DÜZENİ SALGIN KADAR TOPLUMSAL YAŞAMI TEHDİT EDİYOR’
Buldan, şöyle deva etti: “Sosyal devlet taleplerini otoriter devlet zihniyetiyle bastırmaya çalışan, krizi ekonomik ve siyasi fırsata çevirmekten başka bir şey düşünmeyen AKP iktidarını bu salgın sürecinde herkes bir kez daha çok net olarak görmüş oldu. Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki, iktidarın sadece kendisini ve yandaşlarının çıkarını gözeten ayrımcı, otoriter düzeni inanın ki en az virüs salgını kadar toplumsal yaşamı tehdit etmektedir.
“İnsanların dayanışmaya ve yardımlaşmaya en çok ihtiyaç duyduğu böylesi bir dönemde yerel yönetimlerin başlattığı insani yardım kampanyalarını dahi engellemek, virüsle mücadele eden belediyelere kayyım atamak, toplumsal dayanışmayı terörize etmek örgütlü kötülüğün geldiği noktayı bize göstermektedir.
“Eleştirel tweet atanı, sosyal medya paylaşımı yapanı, muhalif yayın yapanı susturmaya çalışan bu iktidar salgınla değil toplumla mücadele etmektedir. Virüsü fırsat bilip, katillere, çetelere, tecavüzcülere özel af çıkartan, siyasi tutsaklara karşı ise adeta düşman hukuku işleten, “cezaevlerinde ölsünler” söylemini dahi kullanmaktan çekinmeyen AKP iktidarının gerçek yüzünü herkes çok net olarak görmüştür. Otoriterleşmenin en fazla mağdur ettiği kesim ise yine kadınlardır.
‘AKP İKTİDARI BOYUNCA KADINA ŞİDDET ADETA PANDEMİ HALİNE GELDİ’
“Kadınlar salgın günlerinde daha fazla şiddete uğramakta, katledilmekte, yoksullaştırılmakta, işsiz bırakılmaktadır. Hep söylüyoruz. Kadına karşı şiddet uygulayan erkek yalnız değildir; erkek iktidarla, erkek yargıyla el eledir. AKP iktidarı boyunca kadına karşı şiddet adeta pandemi haline gelmiştir.
“Türkiye’de pandemi sürecinde kadına yönelik ev içindeki şiddet yüzde 27,8 oranında artmış durumdadır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun tespitlerine göre Mart ayında 29 kadın katledildi. Evde kalın çağrısı yapıp, kadınlara güvenli ortam yaratmayan iktidar bu katliamlardan birinci dereceden sorumludur. Kadınlar dışarıda virüs tehdidi, evde ise erkek şiddetiyle karşı karşıyadır. İktidar, “Hayat eve sığar” kampanyasıyla aslında erkek şiddetini eve sığdırmıştır. Kadına yönelik şiddetin en çok arttığı bu dönemde salgınla birlikte kadın sığınma evlerine kabul de zorlaştırılmıştır. Sadece yüksek derecede can güvenliği tehlikesi olanların başvurusu kabul edilmektedir. Bunun için de kadınların önüne türlü engeller çıkartılmakta, şiddete uğrayan kadınlardan bu süreçte darp raporu istenerek başvuru süreci zorlaştırılmaktadır.”
‘KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI SOSYAL AĞ OLUŞTURULDU’
Salgın bahanesiyle, kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmaları olan kurumların çalıştırılmadığını belirten Buldan, belediyelere kayyum atandığını, kayyumların da sığınma evlerine başvuruları durdurduğunu söyledi. Buldan, var olan belediyelerin, kadınların şiddete uğraması durumunda ilk adım istasyonlarının kurulması için hızlı bir şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü, sosyal yardımların öncelik olarak kadınlara verilmesine özen gösterildiğini belirtti. Ayrıca, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında “Alo Şiddet Hattı” ve sosyal medya ağı oluşturulduğunu da açıkladı.
‘KADIN PARTİSİ HDP İLE KADINLARIN DAYANIŞMASI ENGELLENEMEZ’
Buldan, şunları söyledi: “Buradan bir kez daha şunu net olarak vurgulamak isterim ki kayyım gaspıyla kadın kazanımlarını ortadan kaldıracaklarını, kadınları savunmasız bırakacaklarını sanan erkek iktidar aklı bu amacına asla ulaşamayacaktır, başaramayacaktır. Kadınlar olarak, biri bin yapacak gücümüz de örgütlülüğümüz de vardır. Kadın partisi HDP vardır. Kadınların güçlü dayanışması vardır. Bu dayanışmayı hiçbir güç engelleyemeyecektir!”
‘DÜZEN AKP’NİN ADALETSİZLİK VE VİCDANSIZLIK DÜZENİDİR’
AKP’nin, İnfaz Yasası ile kadına yönelik şiddetin önünü açtığına dikkat çeken Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “AKP; hukuktan, adaletten, toplumu savunmaktan yana değil çetelerden yana tercihini koydu ve yasayı kendi çoğunluklarıyla çıkarttılar. AKP iktidarı, 100 yıl önce kurucu halkların iradesiyle kurulan Meclis’i 100’üncü yılında çetelere, katillere, yandaşlara af çıkartan, halk iradesini yok sayan bir yere dönüştürdü.
“Gerçek suçluları dışarıda, suçsuz insanları ise cezaevlerinde bırakan düzen AKP’nin adaletsizlik ve vicdansızlık düzenidir. Kadın katilleri dışarıdadır; barış isteyen Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Figen Yüksekdağ, Gülten Kışanak, Sebahat Tuncel ve daha nice arkadaşımız cezaevindedir. Elbette bunu ne biz kadınlar ne halkımız ne de demokratik kamuoyu asla unutmayacaktır.
‘İNFAZ YASASI ERKEK ŞİDDETİNE CEZASIZLIK GETİREN BİR YASADIR’
“Ve ölüm yasası olan İnfaz Yasasına karşı mücadelemiz bitmemiştir, bundan sonra da kararlılıkla devam edecektir. Herkes şunu iyi bilmeli ki; bu ölüm yasası Meclis iradesinin kararıyla değil, AKP-MHP iradesiyle çıkarılan bir yasadır. AKP bu yasayı hazırlarken muhalefet partilerinin, demokratik kamuoyunun, hukukçuların, insan hakları savunucularının görüş ve taleplerini değil; çetelerin, katillerin taleplerini esas aldı. İnfaz Yasası bir vahşet yasasıdır. Erkek şiddetine cezasızlık getiren bir yasadır.
‘9 YAŞINDAKİ CEYLAN’IN KATLEDİLMESİNİN NEDENİ CEZASIZLIK POLİTİKASIDIR’
“Antep’te 9 yaşındaki Ceylan’ın babası tarafından vahşice katledilmesinin nedeni İnfaz Yasasının getirdiği cezasızlık politikalarıdır. Kadına yönelik artan şiddetin nedeni, erkeği koruyan yasal düzenlemelerdir. Bunun da mimarı AKP’dir. Çocukların katledilmesinin, yüzlerce kadının şiddet tehdidiyle karşı karşıya bırakılmasının sorumlusu kadın katillerine af getiren bu İnfaz Yasasını çıkaran AKP iktidarıdır. Yaşanacak tüm şiddet ve ölümlerin sorumlusu bu yasaya evet oyu verip sonra da utanmadan maskeleriyle Genel Kurul kürsüsü önünde poz verenlerdir.
“Şiddete karşı devlet ve iktidar tarafından alınması zorunlu olan acil önlemler vardır. Buradan şu çağrıyı yapmak istiyorum. Şiddete karşı acil olarak bir kriz koordinasyonu kurulmalı ve bu koordinasyon kadın örgütleriyle ortak çalışmalıdır. Şiddete uğrayan kadınlara destek amaçlı fon oluşturulmalıdır. Şiddete maruz kalan kadınların kalabilecekleri mekânlar arttırılmalı ve gerekli sağlık tedbirleri alınmalıdır. Sığınma evlerinin sayıları arttırılmalıdır. Başvurular derhal kabul edilmelidir. İstanbul Sözleşmesi uyarınca cinsel şiddet kriz merkezleri bir an önce kurulmalıdır. 24 saat erişilebilir, çok dilli bir acil yardım hattı kurulmalı ve kadınlara psikolojik, sosyal ve hukuki destek verilmesi sağlanmalıdır.”
‘EKONOMİK ŞİDDET’
Salgın sürecinde kadınların ekonomik şiddete de maruz kaldığını ifade eden Buldan, cinsiyet eşitsizliğinin arttığını, bu nedenle de çok daha fazla kadının ekonomik yaşamdan çekilmek zorunda kaldığını söyledi.
Evde kalmanın kadınların iş yükünü ve emek sömürüsünü arttırdığına dikkat çeken Buldan, şunları kaydetti: “Bu nedenle; ister kamu ister özel sektörde olsun çalışan tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi verilmelidir. Kadınlar, sağlık hakkı ile çalışma hakkı arasında seçim yapmak gibi bir ikilemde bırakılmamalıdır. Sağlık sektörü, pandemi dönemlerinde en ön safta çalışma zorunluluğu olan ve en fazla hastalık riski taşıyan alanların başında gelmektedir. Kadın sağlık emekçilerinin talepleri karşılanmalı, süt izninde olan kadınlar ücretli idari izinli sayılmalıdır. Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmelidir. Ayrıca çocuklarını yalnız büyüten ebeveynlere salgın süresince ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
“Kısa bir süre önce verdiğimiz kanun teklifinde önerdiğimiz gibi; ev eksenli çalışan, yalnız yaşayan ve çocuklarına bakmak zorunda olan kadınlara her ay, 2.500 TL doğrudan temel gelir desteği sağlanmalıdır. Yine mülteci kadınlar salgın sürecinin en ağır mağduriyetini yaşamaktadır. Çalışmaya devam eden göçmenlere ekonomik destekte bulunulmalı ve çalışmaları engellenmeli, sağlık taramaları ve tedavileri düzenli şekilde yapılmalıdır.
‘BU ZOR GÜNLERİ HEP BİRLİKTE, OMUZ OMUZA ATLATACAĞIZ’
“Evet, zor günlerden geçiyoruz. Ancak, biz kadınlar biliyoruz ki en zor koşulları mücadele ederek, dayanışarak birlikte atlattık. Bu zor günleri de hep birlikte dayanışmamızla aşacağız. Yine hep birlikte yan yana gelerek omuz omuza olacağız.
“Sevgili kadınlar; umutsuzluğa kapılmıyoruz. Dayanışma ağlarımızı genişleterek bu süreçten güçlü bir şekilde hep birlikte çıkmayı başaracağız. Virüsü yeneceğimiz gibi biz kadınlar tekçi erkek iktidarın şiddet politikalarını da örgütlü mücadelemizle yeneceğiz. Başlattığımız Kardeş Aile Kampanyası aynı zamanda kadınların kız kardeşlik dayanışmasıdır. Şimdi bunu daha fazla büyütme zamanıdır.
“Kadın dayanışmamız tekçi erkek iktidarın ittifakından daha güçlüdür. Biz biliyoruz ki kadın dayanışması yaşatır, biz biliyoruz ki Korona günlerinde de kadınlar birlikte güçlüdür. Bu yüzden sosyal mesafeyi de koruyarak kapı komşumuzla, sokağımızdaki, mahallemizdeki kadınlarla balkonlarımıza çıkarak konuşalım, sohbet edelim.
“Kadınlar arası bağları her koşulda güçlendirelim. Online olarak sohbet edebilir, yalnız olmadığımızı gösterebiliriz. Çünkü bizim dayanışmamız kapı, duvar dinlemiyor. Evde olabiliriz ama dışarıya, diğer kadınlara uzanan bağlarımız ve açılan kapılarımız var.
‘HİÇBİRİMİZ YALNIZ DEĞİLİZ’
“Sokakta, çarşıda, 8 Martlarda, 25 Kasımlarda, Newroz alanlarında, 1 Mayıs meydanlarında beraberdik, yine beraber olacağız. Şimdilik fiziken ayrı olsak da ruhumuz beraberdir sevgili kadınlar. Bu yüzden bir kez daha söylüyoruz: Biz kadınlar korona günlerinde de birlikte güçlüyüz, birbirimizin güvencesiyiz.”