Antakya Dayanışması’nın çağrıcı olduğu ve örgütlediği gece 2 Şubat Cumartesi günü Şişli’de Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. 15 gün boyunca süren örgütlenme sürecinde oyuncular Melih Çardak, Mert Fırat, Bülend Çolak, Erdem Akakçe, Barış Atay ve Erkan Uyanıksoy, Mengene grubundan Nihat Mugil, Muammer Ketencioğlu, Samandağ Dayanışma Evleri, Kadınlar Yerel Yönetimlere Kampanya Grubu, Avukat Kemal Aytaç ve Adalet Peşinde Platformu aileleri geceye katılım çağrılarında bulundu.
Şişli Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte ayrıca küratörlüğünü Adil Okay’ın yaptığı, Antakya Sanat Kolektifi’nin depremin unutulmasına ve unutturulmasına bir itiraz olarak oluşturulan “Öyle bir yere geldik ki… Hiçbir sokağın adı yok” sergisi, fuaye alanında konukları karşıladı.
“Yüzleşme; hesap sorma ile birlikte gerçekleşmezse yaralar hep açık kalmaz mı?”
Etkinlik öncesinde fuaye alanında depremde yakınlarını yitirmiş sanatçıların girişimiyle yeniden doğan Antakya Sanat Kolektifi‘nin mesajı okundu: “Orada kimse var mı’ çığlıkları hala karabasanlarımızda yankılanıyor. Yaralarımız henüz kabuk bağlamadı. Belirtmeliyiz ki Antakya Sanat Kolektifi olarak bu çalışmada amacımız sadece bireysel sağalma/rehabilitasyon değil. Tek tek, bölük pörçük kayıtların yani kişisel hafızanın, kolektif hafızaya dönüşmesine katkı sunmak amaçlarımız arasında”
Sunuculuğunu Can Aktaş ve İlke Çındıroğlu’nun yaptığı dayanışma gecesi depremde hayatını kaybedenler için gerçekleştirilen saygı duruşu ile başladı.
Antakya Dayanışması: Kimi dostlarımız deprem gündemine dönmenin zorluğundan da bahsediyorlar
Geceye katılanları açılış konuşmasında Antakya Dayanışması Sözcüsü Seher Eriş Arapça olarak selamladı. Eriş, deprem bölgesinde dayanışmanın sürekli hale getirilmesi ihtiyacı konusunun devam ettiğinin altını çizerek “Bundan bir ay kadar önce Antakya Dayanışması fikrini hayata geçirmeye başlarken, deprem bölgelerinin yeniden gündeme gelmesi, dayanışmanın sürekli bir hale getirilmesi ihtiyacını paylaştığımız kimi dostlarımız bize hak vermekle beraber ülkenin her gün yeni sorunlarla ve haksızlıklarla dolu olduğunu deprem gündemine dönmenin zorluğundan da bahsediyorlardı” dedi.
“Gitmedik ki, dönelim”
“15 gündür gece gündüz bu etkinlik için çalışan, başta Antakya olmak üzere deprem bölgeleri için bir şey yapmak istiyoruz dediğinde, tüm olanaklarını bize açan sizler, bana Akdeniz mahallesinde depremden sonra duvarlarda yazan bir yazıyı anımsattı: Gitmedik ki, dönelim”
Antakya halkının iradesi
“Unutturulmaya çalışılmasına rağmen, bu gündem eğer bugün hala sürebiliyorsa, hala deprem bölgesinin ihtiyaçlarından bahsedilebiliyorsa, hala meydanlarda aileler adalet aramak için buluşabiliyorsa bunda büyük payın Antakya halkının yaşamına, toprağına, tarihine sahip çıkma mücadelesi olduğuna, depremin 40. gününde Samandağlı kadınların “Ma rihna nihna hon” sloganlarıyla herkese seslenmesindeki irade var”
Düşmanca tutum
“Aradan geçen süre içinde Antakya ve Antakyalılar depremin ilk günlerinde yönetenler tarafından kendilerine nasıl yaklaşıldıysa hala aynı düşmanca tutuma maruz kalmaktadır. Antakya halkının iradesiyle seçtiği Can Atalay’ın vekilliği düşürülmüş, Antakyalılar yok sayılmak istenmişti.”
“1 yıl geçmiş durumdayken…”
“Bugün açıklanan verilere göre Antakya’da 5 yaş altı her 3 çocuktan biri yetersiz beslenmeye bağlı bodurluk problemi yaşıyor, her 10 çadırdan/evden 1’nde mutfak yok, her 3 aileden biri düzenli gıda bulamıyor. 1 yıl geçmiş durumdayken birinci basamak sağlık hizmeti kurulabilmiş değil.”
“Yargılama süreci işlemiyor”
“Antakya’nın yeni evlerini planlayan Türkiye Tasarım Vakfı İstanbul Kuzguncuk’ta villa tutuyor, Antakya’daki ofis için ise her Antakyalının hatırası olan Atatürk parkındaki ağaçları kesiyor. İmar affı verenler, yerelinden geneline, belediyesinden sarayına hiçbir sorumlu hakkında yargılama süreci işlemiyor”
“Dayanışma bugün de hala ihtiyaç”
“Sadece Antakyalıların yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması için değil, Antakya da kurulacak yeni bir yaşamın örülmesi için de, sorumluların yargılanması için de, bölgenin taleplerinin görünür kılınması için de dayanışma hala en temel ihtiyaç.”
“Önce acılardan başlanacak”
“Deprem bölgesinin ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşadıklarımızı bir daha yaşamamak için önce acılardan başlanacak. Unutmamak, affetmemek için, sorumlulardan hesap sormak için… Milyonların küçük adımlarının büyük mucizeler yaratacağına inanarak, sokakların bizim olduğu, nergis ve reyhan kokulu Antakya’nın ayağa kalkması için hepinizi birlikte mücadele etmeye Antakya Dayanışmasına çağırıyorum”
Gecede Dengin Ceyhan’ın piyanosuna şiirleriyle Orhan Aydın ve şarkılarıyla Gülcan Altan eşlik etti. Süleyman Can Aslanyürek, Muammer Ketencioğlu ve Mengene grubu dayanışma gecesine şarkılarıyla katkı sunan diğer sanatçılardı.
Geceye Hatay Barosu Yönetim Kurulu, Hatay Barosu önceki dönem başkanı Av. Cihat Açıkalın, ÇHD Genel Merkezi, ÖHD Genel Merkezi, NEHNA, Geri Döneceğiz İnisiyatifi, Ehlen Dergisi, Adalet Peşinde Aileleri, Hatice ve Mithat Can’ın avukatı ve oğlu Eren Can, ASİDER, Dostluk ve Kültür Derneği, Yeni Dünya İçin Çağrı Dergisi ve MAGME (Mahalle Afet Gönüllüleri Platformu) dayanışma mesajları göndererek, etkinliği selamladı.
Antakya Dayanışması’nın hazırlamış olduğu sinevizyon gösterimi sonrasında Samandağ Dayanışma Evleri adına Çağla Cemali söz aldı. Cemali’nin konuşmasından satır başları şunlar:
- “Dayanışmanın ne olduğunu konuşalım.
- İlk harekete geçen bizlerdik, bu salondakiler. Kendimizi seferber ettik.
- Bir branda ve bir soba ile dayanışma merkezi kurduk. Akıl karı değil. Ama biliyorduk, o gün bizi kurtaracak kendi kollarımızdı ve biz harekete geçmiş olduk.
- Ardından her zaman olduğu gibi bir “demokrasi şöleni” başladı ve genel seçim konuşmaya başladık. O zaman dayanışmalarda şunlar tartışılıyordu: Gönüllüler gitti, seçim süreci de başladı, kimsenin umurunda olmayız artık. İşte o gün biz, şunu tartışmaya başladık. Biz bu gündemi nasıl canlı tutarız? “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, helalleşmeyeceğiz” diyerek yaptığımız 40. gün eylemi bunun üzerine şekillendi.
- Masaya oturanlar, kalkanlar, gündemi değiştirenler deprem bölgelerini unutturanların karşısına biz şöyle çıktık: Hele durun, daha bizim soracak hesabımız var. Siz demokrasi şölenlerinize devam edin, biz soracak hesabımız var. Hiçbir şey değişmedi, bizim hayatımızda. Buraya dair hiçbir politika üretmedin, ülkeye demokrasi getireceksin öyle mi? Çıktık arkadaşlar ve dedik ki: Biz belirleyeceğiz gündemi!
- Evet, doğru söylüyorlar. Devlet oradaydı. Hepimiz bunu yaşadık, gönüllüler yaşadı. Çadırları beklerken, çadırlarımıza el koydular. Biz dayanışmada bu ihtiyaçları insanlara nasıl dağıtırız diye tartışırken, onlar bizim dayanışma koordinasyonlarımızı kapattılar. Çadırları sattılar.
- Her sabah bir felakete uyanıyoruz. Bu gördüğümüz bir afet değil, katliam. Yaşamımızı katletmeye devam eden bir devlet mekanizması ile karşı karşıyayız. Üstelik son süreçlerde mesela 4 Samandağlıdan birinin oy verdiği Can Atalay’ın da vekilliği düşürüldü. Peki biz neyi affedelim? Neyi unutalım? Hesap sormadan bir gece bile neden uyuyalım ki? Hepinize şunu sormak istiyorum. Bütün bu yaşadıklarımıza inanıyorsunuz da bu dünyayı değiştireceğimize gerçekten inanmıyor musunuz? Sizin deprem sürecinde yapmak istediklerinizi, seferber olmanızı anlıyorsunuz da, bu dünyayı değiştireceğimize mi inanmıyorsunuz? Bunu anlatmak zorundayız. Gerçekten olağanüstü şartlarda bunları yapabildiysek, neden bugün bunu yapmaya devam etmiyoruz? Neden kendimizi yönetmiyoruz?
- Bugün 8 mahallede muhtar adayı olarak “Ben mahallem için seferber olurum” diyen muhtar adaylarımıza güveniyoruz. Biz üreterek birleşeceğiz diyen Rihen Kadın Kooperatifine inanıyoruz.”
Fuaye alanında Kaldıraç Yayınevi, Proleter Devrimci Duruş, Yeni Dünya İçin Çağrı ve Güney Kültür-Sanat-Edebiyat dergisi yayınlarını okuyucu ile buluşturma fırsatı buldu.
Antakya’da kurulan Rihen Kadın Kooperatifi adına söz alan Nursel Çekiç, kooperatifin depremde yakınlarını, evlerini ve memleketlilerini kaybeden kadınlardan oluşan bir kolektif olduğunun altını çizerek, “Yaşama üreterek devam etmeye çalışan, üretirken ürettiklerine yabancılaşmayan, yıkılan bir şehri yeniden kurmak için omuzlarında sorumluluk hisseden ve onun çabasına giren kadınların toplamıdır” dedi.
Çekiç, depremin 1. yılı için bir çağrıda bulunarak, “Herkesi Antakya’ya Samandağ’a depremi unutmamak, unutturmamak ve hesap sormak adına deprem bölgesine” davet etti.
Ardından Samandağ’ın 8 mahallesinden biri olan Cumhuriyet Mahallesi muhtar adayı Selma Helvacı Atar, Kadınlar Yerel Yönetimlere Kampanya Grubu adına konuşmasını gerçekleştirdi.
Atar, bu kampanyayı neden başlattıklarını anlatarak, “Olağanüstü koşullarda yönetebilen kadınlar, bu kez siyasal alanda yönetebileceği iddiasını ortaya koyuyor. Samandağ’ın bir çok mahallesinde alternatif yönetim biçimleri kurmak, halkçı yerel yönetimleri devreye sokmak, diğer yönetim organlarına müdahale edebilmek, kadınların birbirinden öğrenen ve güçlendiren iradesini yerel yönetimlerde hakim kılmak, mahalle dayanışmalarını büyütmek, afetin yarattığı yıkımın hep birlikte üstesinden gelebilmek amacıyla” kurulduğunu açıkladı.
Gece Mengene grubunun şarkılarıyla son buldu.
Dayanışma gecesine ait Kanal Ada TV’nin yayımladığı kaydı buradan izleyebilirsiniz.