Yemen lideri Abdülmelik El Husi, ABD’nin başlattığı saldırıya karşı tarihi bir konuşma yaptı. Boyun eğmeyeceklerini belirten Husi, “Başkaları yapsa bile biz Filistin’e olan bağlılığımızdan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. Konuşma uzun ama önemli mesajlar taşıyor.
Konuşma şöyle…
“Amerikan düşmanı, dün ülkemize yönelik yeni bir saldırı başlattığını duyurdu. Başkent Sana’da ve çeşitli kentlerde evlere ve yerleşim bölgelerine yönelik birçok hava saldırısı ve deniz bombardımanı gerçekleştirdi. ABD saldırıları sonucunda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere onlarca kişi şehit oldu ve yaralandı.
Amerikan saldırısı, ümmetimize karşı uygulanan Amerikan zorbalığı ve saldırganlığı çerçevesinde zalim ve gaddar bir saldırıdır ve amacı açıktır: “İsrail düşmanına destek sağlamak. Amerikan saldırısı, ülkemizin, İsrail düşmanının Gazze halkını aç bırakmasına karşı Filistin halkını destekleme yönündeki net tutumunu ilan etmesinin ardından geldi.
İki milyon Filistinlinin aç bırakılması büyük suçların en büyüğü olarak tanımlanabilecek çok ciddi bir suçtur. İslam dünyasındaki yönetimlerin büyük çoğunluğunun ve Arap dünyasının genel tutumunun bu konuda kayıtsız olması üzücüdür. İsrail düşmanının Gazze halkını tamamen aç bırakmasını engellemek için ciddi bir adım atılmamaktadır.
İsrail düşmanı şu anda Gazze halkını susuz bırakmaya ve suya erişimlerini tamamen engellemeye çalışmaktadır. Gazze’deki Filistin halkının yaşadığı büyük bir trajedidir ve birçok kişi bu durumu görmezden gelmekte, buna duyarsız kalmaktadır. İsrail’in yönlendirmesine göre hareket eden birçok insan, ancak bombalar ve silahlarla toplu katliam yapıldığında tepki gösteriyor.
Gazze halkını aç bırakma ve gıda girişini engelleme meselesi hafife alınacak bir konu değildir; zira bu, soykırımın bir yöntemi olarak kullanılmaktadır. İsrail düşmanı, 15 gündür Gazze’ye girişleri kapatmış ve insani yardımlar ile temel ihtiyaç malzemelerinin girişini engellemiştir. Bu durum, Filistin halkının çektiği acıyı daha da artırmaktadır.
Gazze’de olup bitenleri yakından takip eden herkes, yaşanan büyük sıkıntıların ve trajedinin farkına varacaktır. Gazze’deki açlık suçunu önlemek için ümmetimizin, diğerlerinden önce, ciddi adımlar atma sorumluluğu vardır.
Amerika, İsrail’in tüm suçlarına ortak olmuş ve ona tam koruma sağlamıştır. İşte bu, ümmetimizin bu seviyede zayıflamasına neden olan en büyük sorundur. Ümmetimizin Ramazan ayında olduğunu unutmamak ve herkesin insani, ahlaki, dini ve imani sorumluluklarını hatırlaması gerekmektedir.
İnsanların, Allah’ın azabından çok Amerika’dan korkar hale gelmeleri büyük bir hata ve büyük bir tehlikedir. Ümmet, büyük, kutsal ve hayati sorumluluklarını terk ettiğinde, kendi kapılarını kötülüğe açmış olur. Ümmet korku ve dehşet içinde kıvrandıkça, Amerika daha fazla saldırganlaşır. Bu, ümmet için büyük riskler barındırıyor.
Amerikalılar ve İsrailliler büyük hırsları olan, ümmetimizi hedef alan saldırgan ve suç dolu projelere sahip kimselerdir. Amerika ve İsrail, ideolojik motivasyonları, sömürgeci eğilimleri, zorbalık ve suç dolu politikaları olan devletlerdir.
Halkımızın onurlu duruşu, Allah rızası için olup imanî, insani, ahlaki ve dini sorumluluklar çerçevesindedir. Halkımız, Filistin halkının yanında aldığı yüce duruşundan dolayı asla pişman olmayacak, bilakis bunu Allah’a bir yakınlık vesilesi olarak görecek ve her alanda daha da güçlenecektir.
Halkımızın duruşu onurlu bir duruştur. Aziz milletimiz yüksek bir feraset ve metanetle, imanî bir kararlılıkla ve izzetli bir duruşla hareket etmiştir. Halkımız, Amerikan ve İsrail zorbalığı ne kadar büyük olursa olsun imanî, Kur’anî, insani ve ahlakî duruşundan asla vazgeçmeyecektir.
Biz, Amerikan ve İsrail zorbalığına karşı duracağız; Amerikan saldırısı başarısızdır ve Allah’ın izniyle başarısız olmaya devam edecek. Amerikan saldırısı, halkımıza ve ülkemize baskı yaparak duruşumuzdan ya da kararımızdan geri adım atmamızı sağlayamayacak; çünkü bu duruş temel bir duruştur.
Duruşumuz imanî, insani, ahlakî ve dinî yükümlülüklerimizin bir gereğidir. Amerikan saldırısı, ülkemizin askerî yeteneklerini zayıflatma hedefinde asla başarılı olamayacak.
Uzun yıllar boyunca Amerikan saldırılarına karşı cihadî bir tecrübe yaşadık ve direndik; bu, Amerikan saldırılarının yeni bir aşamasıdır. Yeni saldırılar, askerî yeteneklerimizin daha da gelişmesine katkı sağlayacak.
Silahlı kuvvetlerimiz Amerikan saldırısına karşılık vermeye başlamıştır; bu, saldırı sürdüğü sürece devam edecek olan bir kararımızdır ve yönelimimizdir. Amerikan uçak gemileri ve savaş gemileri hedefimiz olacak; saldırıları sürdükçe Amerikan gemileri de yasak kapsamına alınacak.
Amerika, denizi bir savaş alanına çevirerek deniz taşımacılığını etkilemeye çalışmaktadır. Bu, uluslararası deniz taşımacılığına zarar veriyor. Ülkelerin, asıl tehdidin kimden geldiğini iyi bilmesi gerekir. Amerika ve İsrail, bölge ve dünya çapında birer kötülük ve tehdit kaynağıdır; suç işliyor, saldırılar düzenliyor, gerilim ve krizler yaratıyorlar.
Tırmanışı tırmanışla karşılayacağız; Amerikan düşmanına uçak gemilerini ve savaş gemilerini hedef alarak ve gemilerini yasaklayarak cevap vereceğiz. Amerikan saldırıları devam ederse, daha fazla tırmanış seçeneklerine geçeceğiz.
Aziz halkımız, genel seferberlik düzeyinde ve tüm alanlarda kapsamlı bir harekete geçecek, Amerikan zorbalığına karşı koymak ve ülkemize yönelik saldırılar ile Filistin halkının aç bırakılmasına karşı mücadele etmek için geniş çaplı bir hareket başlatacaktır. Biz keyfi bir duruş sergilemiyoruz ya da kendi kendimize sorun çıkarmıyoruz; bilakis imanî, ahlakî, insani ve cihadî bir duruş sergiliyoruz.
Biz, Amerikan ve İsrail zorbalığına, adaletsizliğine ve suçlarına karşı koyuyoruz. Amerika’nın hedefi, tüm bölgeyi İsrail’in boyunduruğu altına sokmaktır. Amerika, Gazze’ye yönelik saldırıyı durdurmaya yönelik anlaşmanın taraflarından biri olmasına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmiyor ve anlaşmalara uymuyor; İsrail de her türlü anlaşmayı bozuyor ve hiçbir taahhüdüne sadık kalmıyor.
İsrail düşmanı, Batı Şeria’da sürekli suçlar işliyor; Cenin Kampı’nda her gün öldürüyor, diğer kamplarda da öldürme ve zorla göç ettirme politikalarını sürdürüyor. Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınlar, İsrail düşmanının nihai hedefi değildir; bunlar, İsrail’in planladığı programın bir parçasıdır.
Ümmet sustukça, İsrail düşmanı Filistin halkına karşı daha büyük suçlar işlemeye cesaret kazanıyor. Amerika, Gazze’deki günlük katliamları teşvik ediyor; gazetecileri, sivilleri ve insani yardım çalışanlarını öldürmeye devam etmeleri için İsrail’e destek veriyor.
İsrail düşmanı, Lübnan halkına karşı da saldırılarını sürdürüyor. Yine Amerika’nın garantörlerinden biri olduğu anlaşmaya uymayarak Güney Lübnan’dan çekilmedi. Lübnan halkını öldürmeye ve çeşitli ihlallerde bulunmaya devam ediyor.
İsrail düşmanı, Suriye’de saldırılar düzenliyor, işgaller gerçekleştiriyor ve bazen yoğun hava saldırıları düzenliyor. Daha birkaç gün önce Suriye’ye bir gecede 40 hava saldırısı düzenledi; öldürüyor, yıkıyor, işgal ediyor ve genişliyor; tüm bunlar açık suçlar ve saldırılardır.
Amerika, İsrail ile birlikte ümmetimize ve tüm bölge ülkelerine karşı sınırsız bir saldırı düzenleyerek mutlak hakimiyet kurmak istiyor. İşgal, saldırı ve suçları konusunda ellerinin tamamen serbest kalmasını istiyor; ümmetimizden ise hiçbir tepki vermemesini bekliyorlar. Ümmetimizin topraklarının düşmanlar tarafından tamamen istila edilmesine sessiz kalmak son derece tehlikeli bir durumdur ve ağır sonuçlar doğuracaktır. Sessizlik ve tepkisizlik, Amerika ve İsrail’in saldırılarını durdurmaz; aksine daha da cesaretlendirir.
Suriye’deki silahlı grupların İsrail’e karşı hareket etmeyeceklerini açıklamaları, İsrail’in saldırılarını ve işgalini durdurmadı. İsrail’den işgalini durdurmasını rica ediyor ve ona yanaşmaya çalışıyorlar; ancak bu hiçbir işe yaramadı. Buna rağmen İsrail, daha fazla toprak işgal ediyor, işgalini pekiştiriyor ve yıkımlar gerçekleştiriyor. Suriye’deki silahlı gruplar normalleşmeyi kabul edebilir; ancak bu seçenek, Batı Şeria’daki Filistin yönetimi için de işe yaramadı.
İsrail, açıkça emellerini dile getiriyor ve Filistin halkına yönelik günlük suçlarını sürdürüyor; gerekli olan ise düşmanı caydıracak bir duruştur. Biz keyfi bir duruş sergilemiyoruz; bilakis, Amerika’nın bölge genelinde dayatmaya çalıştığı düzen karşısında dinî, ahlakî ve insani bir zorunluluk olarak hareket ediyoruz.
Amerika’nın amacı, tüm bölgeyi İsrail düşmanına boyun eğdirmek ve onu sınırsızca hareket edebileceği bir hale getirmektir; bu, asla kabul edilemez. Bölgemizin İsrail’in egemenliği altına girmesi ve ülkelerimizin yağmalanması, ne halkımızı koruyacak ne de işgal ve katliamları engelleyecektir.
Topyekûn sessizlik ve teslimiyet, ümmetin sonu olacaktır; bu, Allah’ın gazabına sebep olacak ve düşmanların elini güçlendirecektir. Teslimiyetin tehlikeleri çok büyüktür ve ümmetimize yönelik tehditler karşısında ciddi bir harekete geçmek zorunludur; bu, Allah’a güvenerek ve O’na dayanarak yapılmalıdır.
Yemen halkı olarak düşmana teslim olmayı asla kabul etmeyeceğiz ve onun saldırgan hedeflerine ulaşmasına izin vermeyeceğiz. Kararımız, imanımızın ve insanî onurumuzun bir gereğidir; duruşumuzda kararlıyız ve geniş kapsamlı bir direnişle saldırı ve zorbalığa karşı koyacağız.
Aziz halkımıza sesleniyorum: Yarın, Bedir Savaşı’nın yıl dönümünde, başkent Sanaa ve diğer kentlerde milyonluk yürüyüşlerle meydanlara çıkın. Halkımızın milyonluk yürüyüşü, Filistin halkını destekleme ve Amerikan saldırısına karşı koyma konusundaki imanî ve cihadî duruşunun kararlılığını teyit edecektir.
Milyonluk yürüyüşün zamanı ve diğer prosedürler, düzenleyici komite ve şubeleri tarafından belirlenecektir. Halkımızın, Bedir Savaşı’nın hatırasına olan büyük bağlılığını ifade edecek şekilde çok geniş çaplı bir şekilde meydanlara çıkması önemlidir; çünkü bizim duruşumuz, o duruşun bir devamıdır.
– Hareketimiz, Resulullah’ın, İslam bayrağının ve İslam yolunun bir devamı olarak, bu çağda İslam’ın ve Allah yolunda cihadın duruşunu temsil etmektedir. Yarınki yürüyüşün büyük ve görkemli olmasını, imanınızı, vefanızı, imanî izzetinizi, direnişinizi ve büyük kararlılığınızı yansıtmasını temenni ediyorum. Sizler, bu ümmet içinde teslimiyet ve korkaklık denizinde direnişin devamısınız. Sizler, sahih İslam’ın, İslam bayrağını taşımanın ve Allah’ın istediği hakikat üzere duruşun devamısınız.
Aziz halkımızı temin ederim ki, gelişmeler ne olursa olsun, Allah’a dayanarak, O’na tevekkül ederek ve mücadele tecrübemize güvenerek durumumuz güçlü ve sağlamdır.
Biz, tümüyle Allah’a dayanıyor, O’na tam güveniyor ve zaferine kesin bir şekilde inanıyoruz…”
Haber: Emre Orman