10 Ekim Ankara Katliamı’nın firari sanıklar yönünden devam eden dosyasında, IŞİD’in Türkiye emiri olarak yakalanan Kasım Güler, tanık olarak geldiği duruşmada sorulara yanıt vermekten kaçındı. Aileler tepki gösterdi.
Mahkeme heyeti, hakkında arama kararı olan sanıkların yakalanmasına karar verdi. Yunus Durmaz hakkında Antep’teki dava dosyalarının istenmesi; Mehmet Fatih Alıcı ve Ömer Tatlıcı’nın yeniden dinlenmesi; kamu görevlileri ve Ankara Emniyeti hakkında katliama ilişkin ihmalleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulması ve müfettiş raporunun getirilmesi; sanıklar hakkında katliamdan önceki istihbaratların dosyaya getirilmesi taleplerinin ise reddine hükmetti. Dava 27 Aralık 2022 tarihine ertelendi.
10 Ekim Ankara Katliamı’nın firari sanıklar yönünden tefrik edilen dosyasının 17. duruşması, Ankara Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Katliama ilişkin 16 firari sanık ile insanlığa karşı suçtan yargılanan tek tutuklu sanık Erman Ekici yönünden devam eden davaya, CHP’li HDP’li ve TİP’li milletvekilleri, KESK ve bağlı sendikaların MYK üyeleri, TTB, DİSK, TMMOB, EMEP, Sol Parti ve Halkevleri temsilcileri katıldı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmaya sanık Erman Ekici, SEGBİS ile bağlandı. SEGBİS bağlantısı sırasında ses sorunu yaşanması nedeniyle bir sonraki celse için duruşma salonuna getirilmesine karar verilen sözde “Türkiye vilayeti sorumlusu” Kasım Güler, duruşma salonunda hazır bulundu.
CHP Milletvekili Mahmut Tanal, salona çok sayıda polis gelmesi üzerine, “Silahların gölgesinde mi yargılama yapacaksınız” dedi. Mahkeme heyetinin “Siz kimsiniz” demesiyle tartışma yaşandı. Mahkeme Başkanı, “Polislerden rahatsız değiliz, sizden de rahatsız değiliz” dedi.
Güler: “Karakoldaki askerlere ‘Suriye’ye yardıma giriyoruz’ derdik, geçerdik”
Kasım Güler, tanık olarak dinlendi. Güler, “2012’de El Kaide operasyonlarıyla alındım, cezaevinde kaldım. 2014 yılında, Suriye’ye gittim, orada kaldım. Orada gelen ailelere yardım ediyordum. Eylemlere hiç katılmadım. Ailelere giyecek, yiyecek yardımında bulundum. Türkiye’den Suriye’ye iki üç sefer girip çıkıyordum. Karakol komutanı da biliyordu, o dönem bir sorun olmuyordu. IŞİD kurulunca, şeriat olduğu yerde yaşamak istedim, o yüzden kaldım” dedi.
IŞİD’de olduğu süre boyunca eğitim vermediğini söyleyen Güler, “2015’in 6. ayında uçak vurdu, ayağım parçalandı. Hastanede yattım 3 ay. 2 yıl da evde kaldım. İdlib’e geçtiğimde internette kırmızı listede oldugumu gördüm. Orada yaşamaya başladım” dedi.
80 gün MİT’te kaldığını söyleyen Güler, “MİT’teki ifadem doğru değil, kabul etmiyorum. ‘Bir kelime değiştirirsen seni tekrar alacağız’ dediler. MİT’in tehdidiyle böyle konuştum” dedi.
Avukat Eylem Sarıoğlu, Güler’e, ifadesinde Türkiye’ye rahat girip çıktığını söylediğini hatırlattı. Bunun üzerine Güler, “Çok rahat giriş çıkış olurdu. Yüzlerce insan gelir giderdi. Karakoldaki askerlere ‘Suriye’ye yardıma giriyoruz’ derdik, geçerdik” dedi. “MİT sizinle ilgili niye pazarlık kurgusu yapma gereği duydu” sorusu üzerine Güler, “Bunu MİT’e sorabilirsiniz, bana sormayın” dedi.
Aileler tepki gösterdi, davaya ara verildi
Mahkeme Başkanı, Sarıoğlu’na soruların katliam çerçevesinde olması gerektiğini söyledi. Sarıoğlu’nun soruların katliamla ilgili olduğunu söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı, “Bildiğini biliyordur, bilmediğini bilmiyordur” dedi. Bu sözler üzerine salondan Mahkeme Başkanı’na “Siz onun avukatı mısınız, bizi tehdit ediyorsunuz” sözleriyle tepki gösterildi.
Avukatlara tepki gösteren ve sorulara yanıt vermek istemeyen Güler, “Ben buraya tanık olarak geldim, beni sanık yerine koyup soruyorsunuz” dedi. Aileler tepki gösterince Mahkeme Başkanı “Müdahale ederseniz salonu boşaltırım, tanığı gönderirim” dedi. Ailelerin Mahkeme Başkanı’na “Tehdit ediyorsunuz, sanığı tanık yerine koyup savunuyorsunuz” diye tepki göstermesinin arasından Mahkeme Başkanı duruşmaya 15 dakika ara verdi.
Aileler duruşmadan çıkan mahkeme heyetini alkışlarla protesto etti ve mahkemenin tutumuna karşı 15 dakikalik ara boyunca salondan ayrılmadı.
Aranın ardından Güler, 10 Ekim Katliamı’nı haberlerden öğrendiğini öne sürdü. IŞİD’de giyecek ve yiyecekle uğraştığını ama MİT operasyonuyla alındığını söyleyen Güler, 2017’den itibaren kırmızı listede aranması konusundaki sorulara yanıt vermekten kaçındı.
Güler, nisan ayında yakalandığını ama 80 gün MİT’te tutularak işkence gördüğünü iddia etti.
Avukat Murat Kemal Gündüz, tanıkların mahkemeye geldiğinde daha önceki ifadelerini kabul etmediğini belirterek şöyle konuştu:
“Sayın Başkan, bir sonuca varamıyoruz. MİT gidip operasyonla aldığına göre firari sanıklarla ilgili bilgisi var. Ağır ceza mahkemesinin kamu gücünü kullanarak bu bilgileri istemenizi talep ediyoruz. Herkes ‘Nusret Yılmaz öldü’ diyor ama arama listesinde yeşilden kırmızıya çıkarılmış. Demek ki devletin elinde resmi bilgi belge var.”
Kamu görevlileri değil, mağdurlar yargılandı
Avukat Sevinç Hocaoğulları, kamu görevlilerinin yargılanması için somut talepleri olduğunu ama tek bir kamu görevlisi hakkında bile işlem yapılmadığını ifade etti. Aslında yargının bu tutumuyla katliamda can çekişen insanlara karşı polisin gaz kullanabileceğini söylemiş olduğunu belirtti. “Bu yüzden taleplerimizi reddederken neyin parçası olduğunuzu gözler önüne sermek istedik” diyen Hocaoğulları, şöyle devam etti:
“Henüz katliamın ikinci gününde saldırıya tepki gösterenlere polis müdahale etti. 2019 yılı dışında katliamın her yıl dönümünde yakınlarını anmak isteyenlere polis saldırdı, haklarında dava açılanlar var. ‘Duruşmaya girmeyeceğim’ diyen meslektaşımız hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Kırklareli’de katliama karşı protestodan 6,5 yıl sonra dava açılmış.”
Mahkeme Başkanı’nın “Biz ne yapalım bu konuda” demesi üzerine Hocaoğulları, kovuşturmayı genişletme taleplerinin bu yaşananlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Yargıtay kararına tepki
Avukat Eylem Sarıoğlu, Yargıtay kararını eleştirerek, “Hukuk fakültesini yeni bitirmiş stajyer arkadaşım bu dosyayı okuduğunda ‘Hiçbir polis, kamu görevlisi yargılanmadı mı’ diye sordu” dedi.
Sarıoğlu, İlhami Balı’nın sınırdan geçişleri sırasında konuştuğu askerler, canlı bombaların Ankara’ya gelişini engellemeyenler, mülkiye müfettişleri raporuna göre istihbaratlara rağmen önlem almayan ve yaralılara gaz sıkan polisler hakkında tek bir cümle bile olmadığını söyledi.
Avukat Senem Doğanoğlu, insanlığa karşı suçtan yargılamanın devam ettiğini ve Yargıtay’ın inkar ettiğini söyledi. Firari sanıkların çoğunun Suriye’de olduğunun mahkemeye bildirildiğini belirten Doğanoğlu, Adalet Bakanlığı ile bu sanıkların iadesi için yazışmanın başlatılmasını talep etti.
Sanık avukatından provakasyon
Sanık Erman Ekici ise suçlamaları reddederken, “Ebu Talha” diye bir kod adı olmadığını savundu.
Sanık Avukatı Heyyam Fidan’ın sözleri tansiyonu yükseltti. Fidan “Burada ‘Adalet istiyoruz’ diyenlerin buna hakkı yoktur. Bu ülkede ‘Atatürk’ü sevmiyorum, laikliği savunmuyorum’ diyenlere ‘Yallah Arabistan’a’ deniyor. Şeriatla yönetilen Suriye’ye gidince IŞİD’çi olduğu söyleniyor” dedi.
Mahkeme Başkanı ve ailelerin uyarmasının ardından avukat, ailelerden birine “Soytarı” diye hakaret etti. Tansiyon yükselince davaya 15 dakika ara verildi.
Mahkeme heyeti; hakkında arama kararı olan sanıkların yakalanmasına, Yunus Durmaz hakkında Antep’teki dava dosyalarının istenmesi talebinin reddine, Mehmet Fatih Alıcı ve Ömer Tatlıcı’nın yeniden dinlenmesi talebinin reddine, kamu görevlileri ve Ankara Emniyeti hakkında katliama ilişkin ihmalleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulması ve müfettiş raporunun getirilmesi talebinin reddine, sanıklar hakkında katliamdan önceki istihbaratların dosyaya getirilmesi talebinin reddine hükmetti.
Heyet, bir sonraki duruşmanın 27 Aralık 2022 tarihinde yapılmasına karar verdi.
“Biz bitti demeden mücadele bitmeyecek”
Dava öncesinde basın açıklamasında bulunan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Coşgun, “Adliye önündeyiz yine. Yıllardır adalet mücadelesi vermeye, adalet demeye devam ettik. Katliamın 7. yılının gölgesinde adalet talebimiz tesis edilmemişken yine duruşma salonlarını metanet ve inançla doldurmaya geldik. 7. yılında da emek, barış ve demokrasi bileşenlerini, kamu vicdanını bu davayı, bu mücadeleyi takip etmeye çağırıyoruz. 10 Ekim Katliamını unutma, unutturma diyoruz. Sözün bittiği yerdeyiz demiştik 10 Ekim’den sonra. Söz bitmedi. 7 yıldır bir cümle kuruyoruz. İçeri girerek sözün bitmediği yerden devam edeceğiz. Biz bitti demeden bu mücadele bitmeyecek” dedi.