Ormanda çalışmak için Mardin’den Yozgat’a giden tüm işçiler, saldırıdan sonra Çekerek’ten ayrıldı. Mardin’e dönen işçiler, saldırıyı anlatarak, “ayakbastı parasını” reddettikleri için muhtarların kışkırttığı 42 köyün saldırısından son anda kurtulduklarını söyledi.
Yozgat’ın Çekerek ilçesine bağlı Bazlamaç ve Kayalar köylerinde orman işçisi olarak çalışan Kürt işçiler, 18 Temmuz’da kendilerinden “ayakbastı parası” isteyen muhtarların organize ettiği bir saldırıya maruz kaldı. Mardin’in Derik ilçesinden Çekerek’e giderek, Orman İşletme Şefliği’nin ihalesini alan bir firmanın bünyesinde orman işçisi olarak çalışan 13 ailenin maruz kaldıkları saldırının ardından jandarma bölgede güvenlik önlemleri aldı. Ancak 18 köy muhtarı ve köylülerin bir araya gelerek, işçilere bir kez daha saldırmak istemesi üzerine Kaymakamlık “Can güvenliğinizi sağlayamayız” diyerek, işçilerin bir kısmını önceki gün jandarma eşliğinde ilçeden çıkarırken, ilçede kalan ailelerin bir kısmı bugün Çorum’da mevsimlik tarım işçiliği yapan yakınlarının yanına geçti. Diğer işçilerin de yine jandarma eşliğinde Çekerek’ten ayrılarak, Mardin’e dönmek üzere yola çıktıkları öğrenildi.
Maruz kaldıkları saldırı nedeniyle mağdur olduklarını ve işlerinden olduklarını belirten işçiler, yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal’a anlattı.
Ayakbastı parası
Çekerek’teki orman işçisi olan İrfan Çağur, her yıl farklı kentlerde benzer işler aldıklarını ve Derik’ten çalışmaya gittiklerini belirterek, Çekerek’e gittikleri ilk gün muhtarların kendilerine çadır kurmak için başkalarının arazilerini kendi arazileri gibi kiraladığını aktardı. Arazilerin başkalarına ait olduğunun ortaya çıkması üzerine muhtarların farklı farklı arazileri kendilerine kiralamaya başladıklarını belirten Çağur, muhtarların kendilerini kandırdıklarını anlayınca hazine arazisi bularak, çadır kurduklarını söyledi. Bundan tüm yetkili kesimlerin haberinin olduğunu belirten Çağur, muhtarların sürekli kendilerine işi ayarlayan kişinin önünü kestiğini aktardı. Muhtarların istediklerini alamaması üzerine bu defa da “ayakbastı parası” istemeye başladıklarını, kendilerini zorladıklarını ve “ayakbastı parasını” vermeyi reddetmeleri üzerine saldırıların başladığını söyledi.
Derik’te olsa gazla dağıtırlardı
Jandarmadan kalabalığı dağıtmalarını istediklerini ancak bir türlü dağıtmadıklarını vurgulayan Çağur, “Mutlaka devletin yapabileceği bir şey vardı. Ama yapmadı. Şu an biz 13 aile mağdur olduk. Yaklaşık olarak 300 bin TL zararımız oldu. Bu olay Doğu’da olsa başka olurdu. Onlardan yana gibi davrandılar. Derik’te böyle bir olay olsa biber gazıyla, tazyikli suyla dağıtırlardı. Ama burada yapmadılar. Onların da amacı bizi oradan çıkarmaktı. İnsan kendisini dışlanmış hissediyor. Mardin’de çalışmak isterdik ama iş imkanı yok diye oraya gittik. Ama başımıza bunlar geldi” dedi.
Organizeli saldırı
Saldırıya uğrayan işçilerden Mehmet Can Durgut ise, maruz kaldıkları saldırının organize olduğunu belirterek, “Acaba orada işimize göz koydular diye mi yoksa Kürt olduğumuz için mi bu saldırıya uğradık bilemiyoruz” dedi. Kendilerinin yasa dışı bir şey yapmadıklarını ve yetkililerin bilgisi dahilinde orada olduklarını söyleyen Durgut, “Muhtarlar 42 köyü kışkırtarak üzerimize saldırttılar. Linç edilmekten zor kurtulduk. Emeğimizi, alnımızın terini orada bırakarak memlekete dönmek zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.
Çekerek’te kalma güvencesinin olmadığını belirten Durgut, jandarma eşliğinde ilçeden çıkabildiklerini hatırlatarak, “Oradaki güvenlik güçleri, 42 köyün ayaklandığını ve bize saldıracaklarını söyledi. Ne yapabileceğimizi sorduğumuzda, ‘Sizin güvenliğinizi alamayız. Siz tedbirinizi alın’ dediler. Sonrasında da kaymakam, jandarma komutanı, belediye başkanı ve AKP ilçe başkanı gelerek, ‘Sizin buradan gitmeniz gerek’ dedi. Zaten sonrasında hava kararmadan oradan çıkıp geldik” ifadelerini kullandı.
‘Mardinli olmanız yeterli’
“Siz nerelisiniz” sorusuna “Mardinli” cevabı veren arkadaşlarına askerin, “Size neden saldırdıkları anlaşılıyor. Mardinli olmanız yeterli. Sizin burada çalışmanıza izin vermezler” ifadelerini kullandığını belirten Durgut, “Artık 42 köyün hangi mantıkla ayaklandığını, hangi zihniyetle hareket ettiklerini anlayamıyoruz. Biz emekçi insanlarız. Onlar nasıl ki hasat dönemlerinde gelip, biçerdöverleriyle buradaki buğdayı biçiyorlarsa, benim de orada çalışma hakkım var. Bunu anlamak bu kadar zor olmazsa gerek. Bu anlattıklarımız yaşadıklarımızın özeti. Onlar orayı Teksas’a çevirmişler. Orada yapılan zulümdü. Çocukların o yaşadığı korku, bizlerin yaşadığı endişe anlatılacak gibi değildi” diye konuştu.