İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin: Burada insanlara bir ‘pişmanlık dayatması’ var. Bunu kabul etmeyen mahpuslar için önümüzdeki süreçlerde çok daha vahim sonuçlar çıkacaktır.
1 Ocak 2021’de uygulanmaya başlayan yeni infaz düzenlemesi çerçevesinde yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, tutukluların denetimli serbestlikten yararlanması “iyi hale” bağlandı. Bu durumda tutukluların durumu cezaevi yönetimlerinin inisiyatifine bırakıldı.
Bu uygulama nedeniyle İzmir Şakran Kapalı Cezaevi’ndeki 3 kadın tutuklu, 9 Ocak’ta cezaları bitmesine rağmen tahliye edilmedi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi yaptığı açıklamada, keyfiliğin yaratacağı sonuçlar konusunda uyarılarda bulundu.
İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin, ARTI TV canlı yayınına bağlanarak, yeni yönetmeliğin detayları hakkında bilgi verdi.
İncin, 3 kadın hükümlü için uygulanan yeni yönetmelik kuralları için, “Burada absürt gerekçeleri kararda gördük. Bu kadar basit gerekçelerin olmayacağını tahmin etmiştik ama sanırım ilk uygulama olması nedeniyle bu kararın verildiğini söyleyebiliriz. Okuduğu kitap sayısı, hapishane yönetimini protesto etmesi ya da oradaki rehabilitasyon görüşmelerine katılmaması gibi gerekçelerle tahliyenin önüne geçildi. Dolayısıyla keyfiyetten kast ettiğimiz durum bu” dedi.
“Yani mahpus aslında en kötü ihtimalle cezasının 4’te 3’ünü yatıp çıkmayı bekliyordu ama yeni getirilen düzenlemeyle eğer ‘iyi halli’ değilsen, ki burada keyfiyetten kastımız bu, çünkü bu yönetmeliğin kıstasları anayasal mevzuata ve uluslararası hukuka uygun değil” diyen İNcin, “Yani eşitlikçi olmadığı, ayrımcı olduğu çok açık. Dolayısıyla bu kriterler belirtilmediği için siz cezaevi idaresinin ya da cezaevi savcısının hoşuna gitmeyen bir eylem ve faaliyette bulunmanız durumunda ‘iyi halli’ olmadığınız değerlendiriliyor ve 4’te 3 cezanınızı yatsanız bile tahliyenin önüne geçiliyor” ifadelerini kullandı.
İncin, yönetmelikle asıl yapılmak isteneni şöyle anlattı:
“Burada insanlara bir ‘pişmanlık dayatması’ var. İnsanlardan ‘yaptığım eylemlerden dolayı pişmanlık duyuyorum’ söylemini duymak için bu onursuzluğu dayatan bir düzenleme. Bunu kabul etmeyen mahpuslar için önümüzdeki süreçlerde çok daha vahim sonuçlar çıkacaktır. Son 3 mahpus örneğinde olduğu gibi, verilen kararda ‘örgütten ayrıldığına dair beyanın olmadığı, pişmanlık duymadığına’ dair ibareler çok açık şekilde geçiyor. Düzenlemenin asıl nedeni de bu.”