Xiaomi Salcomp’ta ağır koşullarda üretim yapan yüzlerce işçi bugün birlik içinde direniyor. “Bu fabrika tam bir işçi cehennemi” diyen kadınlar için fabrika şimdi bir direniş ve bilinçlenme alanı.
Evrensel’den Eren ERGİNE’nin haberi…
Çin sermayeli Xiaomi, dünyanın en büyük telefon üreticilerinden olurken; Türkiye’de Xiaomi için üretim yapan kadınlar hangi koşullarda çalışıyordu? Bu sorunun cevabı aynı zamanda Xiaomi Salcomp fabrikasında örgütlendikleri için işten atılan kadınların örgütlenme sebebi. Avcılar’da yakın zamanda kurulan Xiaomi ve ortağı Salcomp tarafından kurulan fabrikada yakın zamana kadar 800 işçi üretim yapıyordu. Ta ki işçiler sendikalaşıp direnişe başlamadan önceye kadar… Ağır koşullarda üreten yüzlerce işçi bugün birlik içinde direniyor. Fabrika içinde ya da dışında… Çalışma koşulları mı? Fabrikada çalışmak mı? İşçi kadınların tek cümlesiyle özetleyelim: “Fabrika tam bir işçi cehennemi!”
Çin, Hindistan ve Endonezya’daki fabrikalarından sonra Xiaomi’nin Salcomp ile üretim yaptığı 4’üncü fabrika olan Avcılar fabrikasında işçilerin Türk Metal Sendikasına üye olmasıyla fabrikada bugünlerde direniş var. Xiaomi ve iş ortağı Salcomp’un yıllık 5 milyon adet akıllı telefon üretim kapasitesine sahip İstanbul Avcılar’daki fabrikasında çalışan işçilerle sendikal süreç ve çalışma koşullarını konuştuk. Çoğunluğu kadın olan fabrikada Türk Metal Sendikası işyeri barajını aşarak fabrikada yetki aldı. Başlatılan iş durdurma eylemleri sonucunda 200’e yakın işçi işten atıldı. Örgütlenme sürecinde olduğu gibi direnişte de en önde kadınlar var.
“Hastaneye gittim sigortam olmadığı ortaya çıktı”
Melek, Derya, Leyla, Hanife, Ümmühan… Daha önce sendikal mücadele içinde hiç yer almamış, işten atılmalarına rağmen “Yarın yine olsun yine örgütlenirim” diyen kadınlar, bu süreci ‘bilinçlenme süreci’ olarak tanımlıyor. Kimi bir aylık işçi, kimi fabrika kurulur kurulmaz girmiş bu işe.
Bugünlerde direniş var. Salcomp’ta bir yanda halaylar çekiliyor, horonlar vuruluyor; diğer yanda fabrika içinden sloganlar yükseliyor. Salcomp işçilerinin sesine gün doğmadan yola çıkan; Gebze’den, Çerkezköy’den gelen metal işçilerinin sesi de, “İş, ekmek yoksa barış da yok” sloganına ekleniyor. Kadınlar halaya, oyuna kısa bir ara verip küçük bir çember oluşturuyor. Derdin, tasanın olduğu kadar mücadelenin konuşulduğu bu çemberde direnişin öncülerinden Melek konuşuyor. 3 çocuk annesi Melek’in bir oğlu asker. Büyük oğlu işçi, kızı ise lise öğrencisi. Tek başına baktığı çocuklarına hem annelik hem babalık yaptığını söylüyor. 8 aydır Salcomp’ta çalışıyor: “Fabrika açılacağını duyunca mutlu olduk. İlk işe alınan 60 işçinin arasındaydım, fabrikanın kapısını biz açtık. Aylarca konteynerlerde yemek yedik. Konteyner tuvaletlerini kullandık. İnşaat halindeydi fabrika. Karda, kışta o eziyeti biz çektik. Şubatta iş başı yaptım, konteynerde çalışmaktan hasta oldum. Titreye titreye yemek yiyorduk. Hastaneye gittim, sigortam olmadığı ortaya çıktı. E-devletten baktım sigorta girişim yapılmamış, 20 gün sigortasız çalıştırılmışım sonradan öğrendim. Yönetime gelip derdimi anlattım. Yüzüme bakmadılar. 1 aylık elemanken yöneticiler tarafından psikolojik şiddete maruz kaldık. Lavaboya gidiyorduk tutanak yiyorduk. Her yere turnike koydular, yemek saatlerimiz zaten düzenli değildi. 15 dakikalık çay molamız vardı. İstasyondan çay alanına gidene kadar 5 dakikamız gidiyordu. Kıyafeti çıkarıp gidene kadar çay almaya zaman yetmiyordu. Sigara içip işe devam ediyorduk. Hakarete maruz kaldık. Ağzını açanı işten atıyorlardı, hem de iftiralarla; yüz kızartıcı suçlar neden gösterilerek. Beğeniyorsanız çalışın beğenmiyorsanız kapı orada diyorlardı.”
“Örgütlenelim, iyi koşullarda yaşayalım”
Salcomp’ta işçiler genel olarak asgari ücrete çalışıyor. İlk işe başladığında ücretinin 2 bin 625 lira olduğunu belirten Melek, “Asgari geçim indirimi (AGİ) yoktu içinde, yatmıyordu. Bir arkadaşım AGİ’nin yatmadığını söyledi. Gece vardiyasında işten çıkardılar. Her gün evden işe işten atılma korkusuyla geliyordum. 150 kişilik işten atılacak listesi yapmışlar. ‘İşten atmaları bu şekilde durduramayız dedik. Birlik olmamız lazım’ dedik. Sendikaya üye olduk. Yetki belgesi geldi. Baskı yapıldı, psikolojik şiddet uygulandı. Sendikadan istifa edenlere paralar dağıtıldı” dedi.
Dağıtılan paraları almadıklarını söyleyen Melek’i arkadaşları da onaylıyor. Melek kaldığı yerden devam ediyor: “Biz bu yola baş koyduk bu düzen böyle gitmeyecekti. Biz bunun farkındaydık, 3 ay o parayı verip işçiyi susturup sonra aynı koşullarda çalışmaya devam edecektik. ‘Dur’ dedik, ‘yeter’ dedik. Eylemlere başladık, bunun sonucunda yüzün üzerinde arkadaşımızla beraber işten atıldık. Salcomp’un bizim yerimize 350 işçi alacağı söyleniyor. Gelin örgütlenelim iyi koşullarda yaşayalım.”
“Kameralar karşısında soyunup giyiniyoruz”
Eylemler sırasında iş bırakan işçilerin tuvaletleri kullanmasına izin vermeyen Salcomp patronunun çalışırken de problem çıkardığını aktaran Leyla, “Günde 2 defa tuvalet hakkı tanıdılar. Biz kadınlar sonuçta özel günlerimiz oluyor. Rahatsızlanıp hastalanıyoruz. 2 defa tuvalete gidebilirsin. Üçüncü kez gittiğinde tutanak tutuluyor. Her gün hırsız muamelesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Çaya çıkacağız güvenlik, yemeğe çıkacağız güvenlik; eve gideceğiz güvenlik… Baştan aşağıya kadar arıyorlar” dedi.
Soyunma odalarında kamera olduğunu söyleyen Hanife ise, “Kameralar karşısında soyunup giyiniyoruz. Gece vardiyasına gelenler sabah 04.00’te işten çıkıyor. Sözde anlaştık servisler, herkesi kapısının önüne kadar bırakacaktı. Ama şoförler o saatte çıkmamıza rağmen sokak başlarında bırakıp yoluna devam ediyor. Karanlıkta kadınların başına ne gelir ne olur düşünmüyorlar. Yaşadığımız yerler tekin yerler değil sonuçta. Bir arkadaşımız gece vardiyası çıkışında tacize uğradı, sırf evine uzak bıraktılar diye ertesi gün işi bırakmak zorunda kaldı. Gece vardiyadan çıktık servisten inip eve yürüyoruz önümüzü polis çevirdi ‘Bu saatte nereden geliyorsunuz hanımlar ‘diye sordu. İşten geliyoruz deyince bu saatte ne işi diye tepki verip şaşırdılar. Belgemiz vardı Salcomp da çalıştığımıza dair onu gösterip yolumuza devam ettik” dedi.
“Hamile kadınlar ve engelliler kendi imkânlarıyla eve gidiyor”
Salcomp da 1 aylık işçi olan Ümmühan da arkadaşlarını yalnız bırakmamış, örgütlenme sürecine dahil olmuş. Ümmühan, “Yeni işçi olduğum için işe devam edebilirdim ama etmedim. İnsanlar çalışıyor emek veriyor. Yalnız bırakmak olmazdı. Daha iyi koşullar için dahil oldum, biz sadece hakkımızı istiyoruz. Burada hamile olan, engelli olan insanlar var. Onlar bizden birkaç saat erken çıkıyor ama onlara servis yok. Kendi imkanlarıyla evlerine gidiyorlar. Servis saatleri belliymiş onun dışında servis verilemezmiş. Hamile kadınlar o kalabalık dolmuşlarda belediye araçlarında evlerine gidiyorlar. En büyük sorunlardan biri bu. Yolda bu insanların başına bir şey gelirse sorumluluğu kim alacak” diye konuştu.
Eyleme katılan işçilerin Kod 49 ile işten atıldığını bu nedenle işsizlik ödeneği de alamayacağını hatırlatan Derya ise şöyle konuştu: “Gece 23.00’te mesaj geldi işten çıkışın yapıldı diye. Uyarı bilgi herhangi bir şey yok. Kod 49 ile işten atıldık, işin gereğini yapmama. İşsizlik maaşı almamızın da önüne geçtiler.70 bin lira batağın içindeyim, kentsel dönüşümden yararlandık ev yaptırıyorum, kredi çekmek durumunda kaldım. Nasıl ödeyeceğim bilmiyorum.”
Salcomp’tan çıkıyor, bulaşık yıkamaya gidiyor
Salcomp patronu kârına kâr katarken çalışanlar asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. İşçiler aldıkları ücrete bakıyor. Kirası, faturası, kredisi… Elde para kalmıyor. Kılı kırk yarıyor, boğazından kesiyor, giyiminden kesiyor, eğlenceye para harcamıyor. Yine de olmuyor.
Bunun için mesaiyi tamamlayan çok sayıda işçi ek işe gidiyor. Kimi ev temizliyor, kimi yemek yapıp çay veriyor. Borç harç içinde yaşayan emekçiler pazara çarşıya pek uğrayamıyor. Fabrikada borcu olmayan neredeyse yok diyen Melek de kredi borçlusu. Melek, “Hâlâ borç ödüyorum. Dün askerdeki oğlum aradı. Anne ‘10 liram kaldı bana para gönderir misin’ dedi. Ben o sırada işten çıkarıldığımı öğrendim. Kızımı bugün okula gönderemedim. Servis ücreti 500 lira ben şimdi onu nereden vereceğim. Kredisi olan, borcu olan kira ödeyen herkes mağdur oldu. Ücretler yetmediği için insanlar ek iş yapıyor. Salcomp’tan çıkıyor bulaşık yıkamaya, ev temizlemeye gidiyor. Aylık 1000 lira kira veriyorum. Kışın 700 lira doğal gaz, 200 lira elektrik ödüyorum. Yetişemiyoruz. İBB faturalar için kampanya başlatıp sayfa açmış. Faturaları yükledim, ama ödenmemiş. Pandemi döneminde kızımın tableti olmadığı için derslere giremedi. Sadece EBA’dan takip edebildi. En sonunda gittim, 5 bin liraya bilgisayar aldım. 3. taksit geldi ödeyemedim, daha 12 taksit var düşünün” diye konuştu. “Memleketten ailemden yiyecek desteği geliyor, kredi kartları borçlar hayatımız bu şekilde devam ediyor’’ diyen Leyla da arkadaşını destekliyor.