Demokratik Bölgeler Partisi’nin ‘ulusal birlik’ açıklamasına katılanlara, polis gaz bombaları ve TOMA’larla saldırdı.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), “Şimdi ulusal birlik ve özgürlüğü sağlama zamanı” sloganıyla Kürt ulusal birliğine dair Van’da açıklama yaptı.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri açıklama için kent merkezinde bulunan Feqiyê Teyran Parkı’nda bir araya geldi.
Parka giden tüm sokaklar zırhlı araçla kapatıldı. Bunun üzerine partililer, ara sokaklarda bekleyen yüzlerce kişiyle birlikte İpekyolu İlçe Örgütü binasına doğru yürüyüşe geçti. Polis, Beşyol Meydanı’nda biber gazı ve tazyikli su ile halka saldırdı.
Müdahaleye rağmen parti binası önünde bir araya gelen yüzlerce kişi, basın açıklaması yaptı.
Ortak metnin Kürtçesini DTK Eşbaşkanı Bedran Öztürk, Türkçesini ise DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz okudu.
Açıklamada, “Batı Modernitesi ile birlikte egemen bölgesel ulus devletlerin ve emperyalist güçlerin eliyle Kürt halkının varlığı inkar edilmeye başlandı. Buna itiraz eden halkımız dört parça Kürdistan’da aynı zihniyetin eliyle insanlık dışı katliamlara maruz kaldı. Fakat tüm katliamlara, tenkil, tedip ve tehcire rağmen ne varlığından ne de mücadelesinden vazgeçti” denildi.
‘Hiçbir Kürt başka bir Kürdün kanını akıtmamalıdır’
Kürt katliamlarını birlikte tasarlayan güçlerin bugün Kürtlerle müttefik olmaya çalıştığı belirtilen açıklamada, öne çıkan başlıklar şöyle:
“Elbette ki bu durum Kürt halkının iki yüz yıllık direnişinin bir ürünüdür. Fakat ne Kürt halkı açısından ne de asırlardır birlikte yaşadığımız komşu halklar açısından tehlike geçmiş değildir. Güncel tehlikeler karşısında kazanımlarımızı büyütmenin, korumanın ve kalıcı hale getirmenin öncelikli yolu ulusal birliğimizi sağlam bir zemine taşımaktan ve her türlü saldırıya karşı belli direnç noktaları oluşturmaktan geçer. Hiçbir Kürt ne siyaseten ne de sosyal meseleler bağlamında artık bir başka Kürdün kanını akıtmamalıdır. Hiçbir Kürt bir başka Kürde kötülük yapmamalı, bölgesel ve hegemon devletlerin çıkarları için hiçbir Kürt gücü diğer bir Kürt gücünü hedef almamalıdır. Kazanmak, başarmak ve haklı olmak istiyorsak, başka halklarla kardeş olmak istiyorsak, başka güçlerle diplomatik ilişki kurmak istiyorsak öncelikle bunu kendi içimizde başarmak ve başlatmak zorundayız.
“Bugün birliğimize en çok saldıran güç AKP-MHP bloğudur. Bu blok tüm faşizan uygulamaları, öncelikle Kürtlerin yaşam ve yönetim alanlarını bir laboratuvara dönüştürerek Kürtler üzerinde denemekte, sonra da bu uygulamaları tüm Türkiye’ye ve bölgeye yaymaktadır. Bu bloğun kayyım rejimi ve savaş politikaları bunun en iyi örnekleridir.
‘Cezaevlerindeki olası olumsuz durumun faili AKP-MHP bloğudur’
“AKP-MHP faşist bloğun en büyük hukuksuzluğunun yürütüldüğü diğer bir konu İmralı Adasında ısrarla sürdürülen tecrit rejimidir. Hiçbir insani hakkın gözetilmediği ve kendisine has yapısıyla İmralı sistemi adeta bir işkence yöntemine dönüşmüştür. İmralı adasındaki tecrit Türkiye için büyük bir utançtır. Bizler şimdiden cezaevlerinde olası herhangi bir olumsuz durumun failinin AKP-MHP bloğu olduğunu buradan ilan etmek istiyoruz. Bizler yetkilileri bir an önce bu keyfi tutumdan vazgeçmeye ve tecridi kaldırarak koşulların düzeltilmesine davet ediyoruz. Ne zaman tecrit kaldırılmışsa Türkiye rahat bir nefes almıştır. Türkiye artık bu tecrit ile bir yere varmayacağını görmeli ve İmralı Adasında bulunan Sayın Abdullah Öcalan ve arkadaşları üzerinde sürdürülen özel statüyü bir an önce lağvetmelidir.”
“Kürt halkı için ulusal birlik ne kadar stratejik bir olgu ise barış ve demokrasi odaklı adaletin ve eşitliğin egemen olduğu bir düzenin tesisi de bir o kadar stratejiktir” denilen açıklamada, “Yaşasın Kürt halkının ulusal birliği. Yaşasın demokratik siyaset mücadelemiz, Kürt halkı kazanacak, demokrasi ve barış kazanacak” ifadeleri yer aldı.