7 bin Şişecam işçisini ilgilendiren 28. cam grup sözleşmesi süreci başladı. Ücretlerinin asgari ücret düzeyine geldiğini belirten Trakya, Bursa ve Eskişehir’den işçiler, Kristal-İş yöneticilerinin ilk pazarlığı kendileriyle yaptıklarını ifade etti. Fabrikalardan alınan önerilerin ortalamasının saat ücretlerine yüzde 216 zam olduğunu dile getiren işçiler, Kristal-İş’in bunu yüzde 150’ye indirdiğini söyledi. İkinci yıl için, enflasyon oranı artı, bu oranın yüzde 50’si şeklinde zam istendiğini belirten işçiler, sosyal haklarda da yüzde 200 artış talep edildiğini vurguladı. “Talebimizin yarısını sendikacılar uçurdu” diyen işçiler, sürece dahil edilmemekten şikayetçi. Sendikacılara tepki gösteren işçiler, “Onayımızı almadan toplu sözleşmeyi imzalamayın” dedi.
Sendikacılar ilk pazarlığı işçilerle yaptı
Trakya’daki Şişecam işçileri sendikacıların ilk pazarlığı işçilerle yaptığını ifade etti. Trakya’da yüzde 100 zam talebinin öne çıktığını dile getiren bir işçi, “Biz normalde yüzde 300 talep etmiştik. Ama sendikacılar bizimle pazarlık yaparak zorla indirdi. Tüm bölgelerden öneri alındı, yaklaşık üç hafta önce de başkanlar kurulu taslak çıkarmak için toplandı. Her bölgenin talebinin ortalaması yüzde 216 zamma denk geliyordu ama genel merkez yüzde 150 talep edeceklerini açıkladı. Ancak hâlâ ortada işverene götürülecek bir taslak yok. Sadece bilgilendirme notu attılar” dedi.
Geçen sene ek zam talep ettiklerini, bunun saat ücretlerine yansıtılarak değil ek ödeme şeklinde yapıldığını hatırlatan işçi, “2024 yılında kök ücrete yansıtılacağı sözü verilmişti ama bu söz de tutulmadı” diye konuştu.
18 yıllık işçinin ücreti asgari ücret seviyesinde
Ücretleriyle asgari ücret arasındaki makasın iyice kapandığını dile getiren işçi şunları söyledi: “18 yıllık işçiler de dahil işçilerin yüzde 80’i asgari ücretli şimdi. Eğer ek zam saat ücretine yansıtılsaydı bu sorun olmayacaktı. Asgari ücret altında kalanları da asgari ücrete çektiler. Şimdi bu ek ödemenin de istenen yüzde 150’nin içinde olup olmadığını da tam bilmiyoruz. Eğer öyleyse bizim istediğimiz zam yüzde 150’yi bile bulmuyor. Bir de daha pazarlık süreci olacak. Buna rağmen genel merkez daha başlamadan talebi düşük tuttu. Biz bu sürecin dışına itiliyoruz. Sendikacılar sürekli ‘Bize güvenin’ deyip bizi sürecin içine dahil etmiyorlar. İmzalanacak sözleşme bize sorulsun, bizim onayımız olmadan imzalanmasın.”
“Bugüne dek taleplerimiz olmadı o masada”
Bursa’dan bir cam işçisi de süreci “Çok vahim” olarak değerlendirdi. Eski işçilerin aktardığına göre bundan 20 sene önce cam işçilerinin memur maaşlarından iki üç kat daha fazla ücret aldığını dile getiren işçi, “Şimdi geldiğimiz noktada asgari ücret alıyoruz” diyerek duruma tepki gösterdi. “Bizim taslak önerimiz yüzde 300 idi” diyen işçi şöyle devam etti: “Sendika merkezine gidene kadar zam talebinin yarısı uçtu bile. Şişecam’da saat ücreti 85.43 lira. 110 lira olacak asgari ücret zammından dolayı. Ama kayıplarımız var, bizim bu sözleşmeye 235 liralık saatlik ücret ile oturmamız gerekirdi.”
Sendikacıların tutumuna da tepki gösteren işçi, “Konuşana, eleştirene hep baskı. Bu korku işçileri de bastırdı. Kristal-İş sosyal demokrat görünür ama işçiye bu kadar zulmedeni görmedim. 6 şube var, taslak önerileri alındı ama son sözü genel merkez söylüyor. Demokratik görünüp öneri alsa da o önerimizin yer almayacağını söylediler taslakta. Yüzde 150 açılış, o düşe düşe ne olacak? Bursa işçisi gurbetçidir, bu ücretlerle memlekete gitmek bile mümkün olmuyor. İşçi sözleşme sürecine sadece taslak önerisinde dahil oluyor ama talep ettiği de olmuyor. Benim gördüğüm yedinci sözleşme süreci, bugüne dek taleplerimiz olmadı o masada. Masaya gidilenin de çok altında teklifler kabul ediliyor. Bugüne kadar kayıplarımız öyle çok ki” dedi.
“Susarak çözüm gelmiyor, 7 bin işçiyiz, bir olmalıyız”
İşçilerin öfkeli olduğunu ancak bir yandan da işinden olmaktan korktuğunu vurgulayan işçi şunları söyledi: “Biz bu kayıpların karşılığını istiyoruz artık. İşçi sesini çıkardığında ‘Milli güvenliği tehdit ediyor’ diyerek grevi engelliyor hükümet. Daha önce cam işçisi abilerimiz 250 gram yoğurt için 37 gün eylem yapıp mücadele etmişler. İki sefer grev kararı aldık, çıkamadık. Ben cam işçisi olarak grev yaptığımda milli güvenliği tehdit ediyormuşum. Ama susarak da çözüm gelmiyor, ekmeğimiz büyümüyor. İşçinin hakkını bugün sendikacı almıyor, işveren hükümet zaten vermez. İşçi mücadele edip alacak bu hakkı. 7 bin işçiyiz, bir olmalıyız. Biz bir olsak işveren, sendika karşımızda durabilir mi? Talebimizi misliyle alırız. Ekmeğimiz için de bir olamıyorsak vay halimize. Daha önce grev için referandum olmuştu, evet demiştik, sendika başkanı hayır dedi. İşte biz bu yüzden sürece dahil olmalıyız. Bizim talebimiz kabul görmüyor, o zaman biz söyleyelim o masada sözümüzü.”
“İstemeli ve örgütlenmeliyiz”
Eskişehir’den işçiler de sürece dair hiçbir bilgi paylaşılmamasına öfkeli. 17 senelik bir işçi, “Yöneticilerimiz sağ olsun, bizim ücretlerimiz hep eriyor. Biz artık bu işin enflasyona bağlanmadan yapılmasını istiyoruz, refah istiyoruz. Biz her sene böyle asgari ücrete dayanıyoruz. Şimdi de saat ücretine yüzde 216 zam istedik ama yukarısı yüzde 150 ile oturacak masaya. Tabii bunun pazarlık payı olacak o da düşecek. Hayat pahalılığını yaşayan benim, benim dahil olmam gerekiyor bu sözleşmeye. Asgari ücret görüşmesinde işçi oturttular masaya, bizde neden işçiyi oturtmuyorlar? Sendika o masaya gidene kadar kırpıyor zaten benim talebimi. Ne yaşadığımızı biliyorlar, ama göz yumup kulak tıkıyorlar. Umurlarında değiliz. Biz onlar gibi lüks hayat içinde yaşamıyoruz. Çoluğumuz çocuğumuz var, hayatımızı idame ettirecek bir ücret istiyoruz. Koskoca Şişecam bizim istediğimiz ücreti veremeyecek durumda değil. Ama bunun için önce istemek lazım, bunun için de sendikaya bel bağlamadan örgütlenmek” dedi.
“Deve kuşu gibi duramayız”
16 yıllık bir Şişecam işçisi de “Ben daha önce kaç sözleşme geçirdim böyle bir şey görmedim. Ne isteniyor ne konuşuluyor bilmiyoruz. Benim çevrem geniştir, kulağım deliktir, buna rağmen hiçbir şey öğrenemedik. Aldığımız bir duyuma göre yetki bile gelmemiş daha, aslını da öğrenemiyoruz bunun. Önceden muhalif şubeler vardı, işçiden çekindikleri için mecbur sürece dair bilgi paylaşılıyordu, şimdi öyle bir çekinceleri yok. Normalde bugüne kadar oturumlar olurdu, görüşmeler başlardı. Kimi ıvır zıvır maddeler geçerdi bile. Nabız yoklanırdı. Şimdi büyük bir sessizlik hakim. Bizim genel merkeze güvenimiz yok. Ne yapacaklarını da kestiremiyoruz bu nedenle. Kafamızı kuma gömmüş deve kuşu gibi duramayız. Bizim bunlara dur dememiz lazım” diye konuştu.
“Korku çözüm getirmiyor”
6 yıllık genç bir işçi de şunları söyledi: “5 kişilik işi 3 kişiye yaptırıyorlar. Güya sendika var. Sendika ‘İşleyişe karışmam’ diyor. Bir de ücretimiz oldu asgari ücret! İşverenin sendika ile anlaşmalı olduğunu düşünüyorum. Biz promosyon istiyorduk, siz iştiraklisiniz dediler, hiçbir şey vermediler. Sendika buna dair hiçbir şey söylemiyor, işçinin aleyhinde konuşuyor bir de. İstedikleri gibi at koşturuyorlar. Biz Eskişehir’de yüzde 300 zam istedik. Fakat tabanın sözü yine yansımadı, bizimle pazarlık yapıyor. Ben 10 bin lira kira veriyorum, mutfak masrafı aylık 6 bini buluyor. Faturalar da yüklü. Aldığım maaş direkt bunlara gidiyor. Hiçbir sosyal yaşantım yok. Çocuğu olanların bu parayla geçinebilmesi imkansız. İşçinin sürece dahil olması için bu taslağa başkaldırması lazım bir kere. Gerekirse genel merkeze gidip ‘Siz hayırdır, madem tabanın talebine kulak vermeyeceksiniz, niye ayak oyunları yapıp göstermelik öneri alıyorsunuz’ demeliyiz. Ama sürekli bastırma politikası uyguluyor sendikacılar. İşçi de ‘Bari işimizden olmayalım’ diye korkuyor. Ama bu korku da bir çözüm yaratmıyor. Sendika yapar diye beklemeyelim, görüyorsunuz sendikanın ne yaptığını” diye tepki gösteriyor.
“Zincir sağlam olursa kimse kıramaz”
Kadın işçiler de sürece öfkeli. “Süreç çok gecikti, muhatap yok” diyen Eskişehir Paşabahçe fabrikasından bir kadın, şunları söyledi: “Benim eşim de çalışıyor ama yine de yoksulluk sınırının altındayız. İkramiyelerle ücretler iyi gibi görünse de ev geçindirenler zorlanıyor. Orta yaş bir şekilde ev bark sahibi oldu ama yeni işçiler nasıl ev sahibi olabilecek? Hükümetin ekonomi politikasının da çok etkisi var bu durumda. Vergi dilimleri çok yüksek. Maaşlarımız çok düşük, hele de yan hakları çıkardığımızda… Giydirilmiş süslenmiş ücretler… Biz yüzde 300 istedik, ‘Ütopik, hayal’ diyorlar. Ama ev kirası, gıda bire üç oranında arttı. Maaşımız da yüzde 300 artırılabilir, hiç de ütopik değil. Sendikacılar ‘Gerçekçi olun’ diyerek pazarlık yaptı bizimle. Bu sözleşme imzalandığında Eskişehir’de kiralar 3 bin liraydı. Şimdi 15 bin, düşünün. Kapalı kapılar ardında talebimiz budandı.”
Kadın işçi tüm cam işçilerine şu çağrıyı yaptı: “İşçiler korkmamalı. Kuvvetli bir zincir olabileceğimizi fark etsek herkese kök söktüreceğiz ama sivriler hemen tıraşlanır diğerleri uyanmasın diye. Ama örgütlü mücadelenin büyüklüğünün farkına varmalıyız, zincir sağlam olursa kimse kıramaz.”