TOMİS, Sinbo Direnişi’nin 1. yılında Kod 29’a ve sendika düşmanlığına karşı işçi ve emekçi buluşması düzenliyor
Pandemiyle birlikte işçilere dönük Kod-29 saldırısına karşı Sinbo fabrikasında direnişe geçen Dilbent Türker’in direnişi 1. yılını dolduruyor. TOMİS 16 Ocak’ta, Sinbo direnişinin 1. yıldönümünde “Kod 29’a ve sendika düşmanlığına karşı işçi ve emekçi etkinliği” düzenleyecek. Etkinlik için semtlerden otobüs kaldırılacak.
#SinboDirenişi1Yılında pic.twitter.com/le0BZ4zD7o
— TOMİS – Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (@_Tomis_) January 14, 2022
Dilbent Türker, etkinliğe “Direnişimizin birinci yılı vesilesiyle etkinlik düzenliyoruz. Etkinliğimiz işçi-emekçilerin bir araya geldiği, sınıfımıza dönük saldırılara karşı mücadele çağrısını yükselttiğimiz, sonrasında müzik ve şiir ile son bulacak bir etkinliktir. Etkinliğimiz için çalışmalarımızı yürütmeye devam ediyoruz. Tüm işçi ve emekçileri de etkinliğimize davet ediyorum.” diyerek çağrıda bulundu.
TOMİS’in etkinlik için yayınladığı çağrı metni şu şekilde:
“Sinbo Direnişi 1. Yılında!
Emeğimiz, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için birleşelim!
Mücadeleyi büyütelim!
“Bir zincir yitirenler bir dünya kazanacak
Sen de o dünyadansın sınıfın bil safa gel”
Kardeşler; Sınıfımız adına Sinbo’da başlattığımız direnişimiz 1. yılına girdi. Sermaye sınıfının azgın saldırılarını devreye soktuğu bir dönem geçirdik. Bir dizi hakkımız keyfi biçimde gasp edildi. Fabrikalar ve tüm çalışma alanlarında patronlar keyfi uygulamalarını dayatarak “ya çalışırsın, ya da kapı orada” ikilemi ile bizleri sefalete ve geleceksizliğe mahkûm eden uygulamaları devreye soktular. Tüm bu saldırıları rahatından hayata geçirmelerinin en önemli nedenlerinden biri ise işçi ve emekçiler olarak güçlü örgütlenmelere sahip olmayışımızdır. Bu tabloda kuşkusuz sermayenin işçiler içindeki ajanları olan sendika bürokratlarının fazlasıyla payı var. Sendika bürokratları kürsülere her çıktıklarında patronların sözcüleri gibi davrandılar. Boş nutuklar atarak azgın sömürü koşullarını kabullenmemizi ve uysal köleler olmamızı istediler.
Saldırılara karşı sınıfımız için direnişi seçtik!
İşçi ve emekçilerden kesilen haraçlarla oluşturulan kaynakların patronlara peşkeş çekildiği, milyonların ise açlık ve polis copu ile bastırılmaya çalışıldığı koşullarda sınıfımız adına direnişe başladık. Ücretsiz izin saldırısını bir hak gibi sunanların karşısına dikildik ve “ücretsiz izin hak değil, hak gaspıdır” dedik, direniş yolunu seçtik. Bu direnişi sadece Sinbo sınırlarına hapsetmedik. Ücretsiz izin saldırısı sermaye sınıfının işçi sınıfına karşı topyekûn saldırısıydı. Biz de “topyekûn saldırıya karşı sınıfımızın topyekûn direnişini örgütlemek için çaba sarf ettik. Sinbo önünde yaktığımız direniş ateşini sınıf kardeşlerimiz farklı fabrikalara ve havzalara taşıdılar. Ücretsiz izin saldırısına karşı başlattığımız direnişimiz sınıfımız adına önemli bir kazanımla sonuçlandı. 6 arkadaşımız tüm hakları iade edilerek işbaşı yaptı. Fiili mücadelenin gücüyle hukuki süreçte de ücretsiz izin saldırısının işçi sınıfına ve sendikal faaliyete dönük saldırı olduğu tescillendi. Sinbo yönetimi, iktidar sahiplerinin desteğini alarak sınıfımız adına elde ettiğimiz kazanımı boğmak için Kod 29 saldırısını devreye sokmasının ardından ikinci direnişimizi başlattık. 1 yılı bulan direnişimiz boyunca sınıfımız adına ve birleşik mücadeleyi büyütmek için adımlar attık. Keyfi yasaklara karşı durduk, sayısız gözaltı yaşadık. Keyfi 1 Mayıs yasaklarını tanımadık. Taleplerimizi haykırmak için alanlara çıktık. Madde 25/2 (Kod 29) başta olmak üzere sınıfımızı uysal kölelere dönüştürmek için hayata geçirilen yasalara, uygulamalara boyun eğmedik Ankara’ya kadar yürüdük. 14 gün süren yürüyüşümüzü engellemek için 11 kere gözaltı saldırısıyla karşılaştık. Yılmadık, sınıfımız adına başlattığımız yürüyüşü Çalışma Bakanlığı’nın kapısına dayanana kadar sürdürdük. Birleşik mücadeleyi büyütmek için direnişçi işçilere ve devrimci ilerici güçlere ortak mücadele çağrısı yaptık. Bir araya geldiğimiz dostlarımızla sınıfımızın temel talepleri doğrultusunda İşçi-Emekçi Mitingi’ni, sonrasında insanca yaşamaya yeten asgari ücret çalışmasını yürüttük… Sermayenin topyekûn saldırılarına karşı topyekûn mücadele çağrısını şimdi daha fazla büyütmek hepimizin görevidir. İşçi ve emekçilerin damgasını vurduğu bir yıl, eşit ve sömürüsüz bir dünya yaratmak için başka yolumuz yok.
Sınıf eksenli birleşik mücadeleyi büyütelim!
Kardeşler; Karşılaştığımız tüm saldırılara rağmen direnme gücümüzü ve azmimizi işçi sınıfının sömürü ve baskıdan kurtuluşu davasına olan inancımızdan aldık. Bunun sendikal alandaki yansıması olan devrimci sınıf sendikacılığı anlayışı ile hareket ettik. Sermayenin çok yönlü kuşatması altında olan sınıf kardeşlerimizi kendi davaları uğruna mücadeleye çekmek için fiili-meşru bir hatta birleşik mücadeleyi büyütmeye, birlikte atacağımız adımları güçlendirmeye herkesi davet ediyoruz. Bizlerin sırtından servetlerine servet katanların, dünyayı bizlere zindan etmelerine izin vermemek için mücadeleden başka bir seçeneğimiz yok. Bunu başarmak ise işçi sınıfını kendi sınıfsal çıkarları için mücadeleye katmak, devrimci bir sınıf hareketi yaratmaktan geçiyor. 1 yıldır Sinbo’da sürdürdüğümüz direnişimiz devrimci sınıf hareketi yaratma çabamızın bir parçası oldu. Bu çabayı büyütmek başta devrimci işçiler olmak üzere tüm ilerici güçlerin görevidir. Bunun için yapmamız gereken fabrikalarda, sanayi havzalarında ve hayatın olduğu her yerde işçi ve emekçileri bir araya getirmek, komitelerimizi kurmak, bizleri sömüren asalakların karşısına örgütlü bir sınıf olarak çıkmaktır. Direnişimiz 1 yılında gerçekleştireceğimiz etkinliğimiz vesilesiyle bu çağrımızı ulaşabildiğimiz tüm işçi ve emekçilere taşımaya çalışacağız. Tüm sınıf kardeşlerimizi, devrimci ilerici güçleri mücadele çağrımızı ve dayanışmayı büyütmeye davet ediyoruz.”