Taşeron Belediye İşçileri Birliği “Tahammülümüz kalmadı, geçinemiyoruz” şiarıyla Beşiktaş’ta eylem gerçekleştirdi. 450 bin işçiye verilen kadro sözünün tutulmamasına tepki gösteren işçiler, kadrolu istihdam taleplerini yeniledi.
Taşeron Belediye İşçileri Birliği bugün Beşiktaş’ta eşit işe eşit ücret, kadrolu istihdam hakkı ve insanca çalışma ve yaşam koşulları taleplerini dile getirdi. Ataşehir, Kartal, Beşiktaş ve Sarıyer belediye işçilerinin katıldığı eylemde “Direnen işçiler yenilmezler”, “Sermayeye değil emekçiye bütçe”, “Direne direne kazanacağız” sloganları yükseltildi.
Eyleme demokratik kitle örgütleri, siyasi parti temsilcileri ve devrimci kurumlar da destek verdi. Eyleme katılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülü işçilerin belediye işçi kadrosuna geçmeyi beklerken haklarının gasp edildiğini, patronla işbirliği içinde olan emek düşmanı sarı sendikalara boyun eğmeyeceklerinin altını çizdi.
T.A.B.İ.B. adına basın metnini okuyan Beşiktaş Belediyesi işçisi Tekin Şahin, Taşeron Belediye İşçileri Birliği’nin, belediye şirketlerinde çalışan işçilerin tabandan doğan öz örgütlenmesi olduğunu söyledi. Sendikası veya siyasi kimliği fark etmeksizin Türkiye’nin dört bir yanındaki belediye şirketlerinde çalışan taşeron işçilerin deneyimlerini paylaştığı ortak bir zemin oluşturduklarını kaydeden Şahin, “Lideri yoktur, herkes eşit söz hakkına sahiptir. Bizi ortaklaştıran, işçi sınıfı olmamız, ücret karşılığında kamuda hizmet üreten insanlar olmamızdır” dedi.
“Sebep, sendika ve siyasi partilerin suskunluğu”
2017’de TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’in de katılımıyla CHP Emek Büroları tarafından düzenlenen Taşeron İşçilik Çalıştayı’nda taşeronluğun çalışma yaşamını kuralsızlaştıran modern bir kölelik düzeni olduğunu söyleyen Şahin, bu süre zarfında kadrolu işçilerin yararlandığı haklardan halen yararlanamadıklarının altını çizdi.
Şahin sözlerine “Bu süre zarfında taşeron işçiler olarak örgütlenmemiz ve Toplu İş Sözleşmesi yapmamızın yolu açılmış olsa da kadrolu işçilerin yararlandığı haklardan hâlâ yararlanamıyoruz. Biz, 2018 yılında çıkan ve taşeronluğu bitireceğini vaat eden 696 sayılı KHK ile belediye işçi kadrolarına geçirilmeyi beklerken belediye şirketlerine geçirilen ve geçiş sırasında kazanılmış haklarının da gasp edilmesiyle ağır mağduriyet yaşamış yüz binlerce işçiyiz. Hiçbir sendika, hiçbir siyasi parti işçinin derdini dert edinmediği, derdimize merhem olmadığı için kendi sesimizi kendimiz duyurmak amacıyla örgütlendik.” şeklinde devam etti.
“İtirazımız ayrımcılığa, sömürüye ve bunlar üzerinden gemisini yürütenlere”
Belediyelerde çok az sayıda işçinin kadrolu olduğunu, yüz binlerce işçinin taşeron olarak kadrosuz olarak çalıştırılmaya mahkum edildiğini aktaran Şahin, “Çoğu zaman daha ağır işler yaptığımız halde çok daha az kazanıyor, aynı haklardan yararlanamıyoruz. Bunun adı, işçiyi bölmektir. Birleşik bir emek cephesi olarak bizim buna itirazımız var” diye konuştu. Şahin, aynı zamanda işçilerin sömürülmesine sessiz kalan sendikacılara yönelik itirazlarını da şu sözlerle dile getirdi: “Şahsi çıkarlarını işçi sınıfının çıkarlarına üstün tutan ve çürümüş koltuklarında işçi aidatlarıyla semiren fakat greve çıktığımızda grev fonu yok demekten utanmayan, işçinin üç katı maaş alan sendikacılara itirazımız var. Kendi teşkilatı, kendi partisinin şube yönetimini ele geçirip kendi küçük iktidar alanını kurmaktan başka vizyonu olmayan, o küçücük iktidarı korumak için de aslan kesilen, ses çıkarıp itiraz eden temsilcileri tasfiye edip yerine kayyum atamaktan çekinmeyen sendika yöneticilerine boyun eğmeyi reddediyoruz.” dedi.
Talebimiz insanca yaşama ve çalışma koşulları
“T.A.B.İ.B. olarak, çoğulcu bir işçi demokrasisinden yanayız. Seçimden seçime oy kullanmak değil, işyeri komiteleri vasıtasıyla tüm aşamalarda eşit söz ve karar hakkına sahip olmak istiyoruz.” diyen Şahin her alanda beslenen emek sömürüsüne tahammülleri kalmadığını vurguladı. Sarı sendikacılığı eleştiren Şahin, “Köhne sendika tüzüklerini değiştireceğiz. Kapalı kapılar ardında, işçinin onay vermediği toplu iş sözleşmeleri imzalanmasına izin vermeyeceğiz. Toplu iş sözleşmesi müzakerelerinin herkese açık yapılmasını ve canlı yayınlanmasını istiyoruz. İşçi sınıfından saklayacak bir şeyi olan kimse o masaya oturmayacak. Sendikaların itibarını lekeleyen, eleştiri hakkını kullanan işçiler değil, şeffaflıktan uzak sendikaların, işçisi hesap sorduğunda hesap verememesidir.
Kimse hesap vermediği, veremediği için bu ekonomik krizin faturasını biz ödemeyeceğiz. Her geçen gün ağırlaşan yoksulluk, dayatılan adaletsiz istihdam koşullarını daha da net ortaya çıkardı. Bıçak kemiğe dayandı. Geçinemiyoruz ve tahammülümüz kalmadı.” dedi.
Talepler sıralandı
Açıklamaya devam eden Şahin, “Kamuda çalışan taşeron işçiler işçi olarak kadrolu istihdam edilmeli, bu uygulama özel sektöre de emsal teşkil etmelidir. Kamu hizmeti piyasanın işleyişine terk edilemez. Taleplerimiz net. İnsanca yaşama ve çalışma koşullarına sahip olmak istiyoruz ve bunu ayrımsız, kayıtsız, şartsız her işçi için istiyoruz. Haftalık 40 saat çalışma, 52 günlük tediye, 6 ayda bir güncellenecek gerçek enflasyon oranında zam, zorunlu emekliliğin kaldırılması, gerçek kadrolu istihdam ve tüm sendikalarda gerçek temsil, eşit temsil haklarımızı talep ediyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında kamu hizmeti üreten yüz binlerce işçinin sözüdür bu!” şeklinde talepleri sıraladı.