Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te Soma Holding’e bağlı madende çıkan yangın sonucu en az 301 işçinin hayatını kaybetmesinin üzerinden 10 yıl geçti. Aradan geçen yıllara rağmen ne sorumlular cezalandırıldı ne de mağdur ailelerin talepleri yerine getirildi. Sürdürülen yargılamada ise sorumlulardan bir kısmı cüzi cezalar aldı.
13 Nisan 2015 tarihinde Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan yargılama süreci de cezasızlıkla sonuçlandı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 2018’de açıklanan kararda “Basit taksir” suçundan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a 15 yıl, “Bilinçli taksirden” Genel Müdür Ramazan Doğru’ya 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik’e 18 yıl 9 ay, yardımcısı İsmail Adalı’ya ise 22 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de verilen bu kararları bozdu. Gürkan, Doğru, Çelik ve Adalı’ya 301 kez olası kastla öldürme ve 162 kez olası kastla yaralama suçlarından ceza verilmesi gerektiği vurgulandı. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu karara itiraz etmesi ve 12’nci Ceza Dairesi heyetindeki 3 üyenin değişmesi sonucu kendi kararını bu sefer sorumluların lehine bozdu.
Yeniden görülen davada Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi, Gürkan’a verilen 20 yıl cezanın infazı 10 yıla düşürüldü. Bu kararla Gürkan, ölen her bir madenci için 8 gün hapis yatmış oldu.
Kamu görevlileri yargılanıyor
Hayatını kaybeden madencilerin aileleri de kamu personeli hakkında da soruşturma başlatılmasını talep ederek, savcılığa şikâyette bulundu. Ancak kamu görevlilerinin yargılanması için bakanlıklar izin vermedi.
Bunun üzerine 12 madenci yakını, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. AYM 29 Ocak 2020’de yaşam hakkının ihlal edildiğine hükmetti ve yargılamanın önünü açtı. Bu karar sonrasında Soma Cumhuriyet Başsavcılığı 28 kamu görevlisi hakkında soruşturma başlattı. 28 kamu görevlisi hakkında da “Görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla dava açıldı. 3 yıl savcılıkta bekleyen dosya ile ilgili iddianame 14 Aralık 2023’de tamamlandı. İlk duruşması 8 Mayıs’ta Soma 2’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davaya baroların katılım talebi reddedilirken, ailelerin katılım talebi için ise bir karar verilmedi. Davanın ikinci duruşması 12 Eylül’de görülecek.
Katliam sonrası 53 madene ÇED kararı
Katliamın ardından ilçede yeni maden ocakları açılmaya ve ilçe dışarıdan göç almaya devam etti. Türkiye Kömür İşletmeleri Müdürlüğü (TKİ) ilçede yeni maden sahalarını ihaleye açarken bir yandan da kendi işletmesindeki ocakları özelleştirmeye devam etti. Katliamın ardından geçen 10 yılda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 132 Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu yayınladı. Bu raporların 53’ü için ise “ÇED gerekli değil” kararı verildi.
Belgesel hazırlığı
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), katliamın 10’uncu yılına ilişkin “Bir Soma Katliamı Belgeseli: Karanlıkdere” isimli bir belgesel hazırladı. Yönetmenliğini avukat Derviş Emre Aydın’ın yaptığı, senaryosunu ise avukat Melike Polat, Selçuk Kozağaçlı’nın hazırladığı belgesel, 13 Mayıs saat 14.50’de dijital medya platformları üzerinden gösterime girecek. Dava avukatlarından Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi ve belgeselin yönetmeni Derviş Emre Aydın hem davaya hem de belgesele ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
Belgesel 3 bölümden oluşuyor
Hazırlanan belgeselin 3 bölümden oluştuğunu ifade eden Aydın, ilk bölümde Soma’nın tarımsal ekonomisinin nasıl madene kaydığını ve bölgedeki köylülerin madenlerde çalışmak zorunda bırakıldığını işlediklerini söyledi. Bu bölümde Soma’nın genel bir görüntüsünün sunulduğunu kaydeden Aydın, “Maden ocağının devrinden itibaren özel işletmelerle işletilmesi ve katliam süreci boyunca risklerin raporlandırılmasını anlatıyoruz. Katliam sürecine gelindiğinde ise tanıklıklarla devam ediyoruz. Maden içerisinde tanıkların gözüyle katliam anında neler olduğunun detaylarını, bilirkişinin hazırladığı rapor doğrultusunda aktarmaya çalıştık. İkinci bölümde ise ‘Katliam sürecinin temellerinde yatan neydi?’ ve ‘Önüne geçilebilecek bir durum neden katliama dönüştü’ sorularının cevaplarını araştırdık. Bu bölüm üretim zorlaması ve emek yağması üzerine kuruludur. Çünkü bilirkişilerde katliamın temel nedeninin yönetimsel tercihlerle ortaya çıkan üretim zorlaması ve altyapı yatırımları yapılmadan işçilerin çalışmak zorunda bırakıldığı koşullar olduğunu ortaya koymuştu. Yine bu bölümde özelleştirme süreçleri, denetim mekanizmasının devreden çıkarılması gibi alt başlıklarımız var. Son bölümde ise yargılama sürecini işledik” dedi.
“Taleplerimizi değerlendirecek”
Soma Holding yetkililerinin yargılandığı davanın siyasi müdahaleler sonucu cezasızlık ile sonuçlandığına dikkat çeken Aydın, “28 kamu görevlisi hakkında ‘Görevi kötüye kullanma’ suçlamasıyla dava açıldı. Dava zaman aşımı süresi dolmasına yakın bir zamanda açıldı. Ancak ‘Görevi kötüye kullanma’ suçlaması çok yetersiz bir suçlamadır. Davanın ‘Olası kastla öldürme’ suçlamasıyla açılması gerekiyordu. Bu nedenle dava ilk aşamada göstermelik bir yargılama olduğu intibası bırakıyor. Davada sorumluluğu tespit edilen bazı önemli üst düzey müdürlerin de yer almadığını görüyoruz. Hem ailelerin katılım talebinin kabul edilmesi hem de asliye mahkemesinin ‘görevsizlik kararı’ vererek dosyayı ağır ceza mahkemesine göndermesine dair taleplerimiz oldu. Mahkeme bir sonra ki celseye kadar bu talepleri değerlendirecek” diye belirtti.
Cezasızlık politikası
Yaşanan cezasızlığın diğer maden kazalarının da önünü açtığına işaret eden Aydın, Amasra’da süren yargılamanın da benzer şekilde yürüdüğünün altını çizdi. Amasra’da da tıpkı Soma gibi yıllardır yetersiz havalandırma sisteminden kaynaklı işçilerin öldüğünü belirten Aydın, “301 kişiyi göz göre göre katleden sanıkların cezasız kalması Amasra’daki yöneticilerin kayıtsızlığına neden oluyor. Amasra’da havalandırma, ana nefes aspratörünün 4 senedir yetersiz olduğu tespit edilmişti. Bu durum Soma’da da yaşanmıştı. Bu anlamda Soma’da bir ceza verilseydi Amasra’da da bunlar yaşanmayacaktı. Yargılama süreçlerine yapılan müdahaleler bu sonuçlara neden oluyor” diye konuştu.
“Mesele yargı kararlarını aştı”
Soma katliamı olduğunda hukuk fakültesinde öğrenci olduğunu ve avukatlık motivasyonunun bu davada yer almak olduğunu aktaran Aydın, bu yargılamanın tüm Türkiye’ye örnek olduğunu söyledi. Aydın şunları kaydetti: “Aileler tüm siyasi müdahalelere rağmen hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadı. Bu çok önemliydi. Oradaki mücadelenin sürdüğünü görmek herkese bir umut oldu. Mesele yargı kararlarını aştı. 10’uncu yıldayız, isterse 100 yıl geçsin, onların çocukları da bu mücadeleyi devam ettirecektir. Ne kadar geçerse geçsin asla unutmayacağız, unutturmayacağız” ifadelerini kullandı.