5.7 C
İstanbul
24 Kasım Pazar, 2024
spot_img

Sansür yasasının amacı ve ne yapmalı? – Nadiye Gürbüz (ETHA)

Saray rejimi basına yönelik yeni bir sansür yasasıyla karşımızda. İnternet haberciliğini engelleme amacıyla çıkarılmak istenen “dezenformasyon yasası”, 2007 yılından bugüne kadar çıkarılan 20’ye yakın yasa, KHK ve genelgelerin devamı niteliğinde. İnternet haber sitelerini kapatarak, sosyal medya kullanıcılarını tutuklayarak sindiremeyen iktidar, sansür yasasıyla ezilen halklara, işçilere, emekçilere karşı işlediği suçların üstünü örtmeye, yalanlarını gizlemeye çalışıyor.

Türkiye tarihinde pek çok iktidar döneminde basına yönelik sansür yasaları çıkarıldı. İsimleri farklı olsa da amaçları aynıydı. Devletin işlediği suçları gizlemek, sermayedarların çıkarlarını korumak, işçi ve emekçileri, ezilen halkları, kadınları, gençleri daha kolay yönetebilmek. Geçmiş dönemde bu yasaklar ağırlıkla yazılı, görsel ve işitsel basın üzerinden gelişirken 2007 yılından itibaren saldırılar internet yayıncılığına kaydırıldı.

AKP iktidarı ilk önce burjuva medyayı dizayn etti. TMSF eliyle pek çok gazete el değiştirildi, ardından 2016 yılında darbe girişimini bahane eden saray rejimi 15 haber ajansı, 20 televizyon kanalı, 25 radyo, 70 gazete, 20 dergiyi gasp etti. İnternet yayıncılığı ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte yasaklar bu alanı hedeflemeye başladı.

Facebook ve Twitter’ın 2007 yılında açılmasının ve Türkiye’de yaygın olarak kullanımın ardından ilk yasal düzenleme 23 Mayıs 2007 yılında yürürlüğe girdi. 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” adı altındaki düzenlemenin ardından 2011 yılına kadar internete erişim engeli getiren 10 farklı düzenleme yapıldı.

2011 yılında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından hazırlanan İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı gündeme geldi ve 15 Mayıs günü pek çok kentte gençler “İnternetime dokunma” eylemleri yaptı. 2014’deki bir düzenlemeyle de erişim engelinin tek elden ve en geç dört saat içinde uygulanması mümkün kılındı. Böylece haberlere erişim engeli dönemi başlatıldı.

2020 yılında 5651 sayılı kanunda değişiklik yapılması gündeme geldi. AKP-MHP ortaklığında hazırlanan 9 maddeden oluşan 7253 Sayılı yasa düzenlemesi 31 Temmuz 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu düzenleme sadece yasakları değil “unutulma hakkı” adı altında hafıza silmeyi de kapsıyordu. Bu ise, saray rejiminin ve patronların işlediği suçları hafızalardan silmek anlamına geliyordu.

2019 sonu itibarı ile 408 bin 494 web sitesi, 130 bin URL adresi, 7 bin Twitter hesabı, 40 bin tweet, 10 bin YouTube videosu ve 6 bin 200 Facebook içeriği erişime engellenmiş durumda. 2020 yılı içinde tespit edildiği kadarıyla Türkiye’den toplam 58 bin 809 alan adı erişime engellendi. Bu verilere URL ve haber engellemeleri dahil değil.

Suruç katliamı sürecinde yasaklar getirildi

AKP’nin 2015’te yürürlüğe soktuğu, Türkiye için yeni bir sansür biçimi de bant genişliğinin daraltılması oldu. Ve ilk uygulama 20 Temmuz Suruç katliamı döneminde yaşandı. 33 düş yolcusunun katledilmesinin ardından Twitter, Facebook ve Whatsapp gibi ağlar için kullanıcılara tebliğ edilmeden kısıtlama adı altında yasaklamalar gündeme geldi.

İnternet haber siteleri kapatıldı

Bu süreçte haber ajansımızın yayın yaptığı etha.com.tr adresi Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişim engeli adı altında kapatıldı. Böylece devlet DAİŞ işbirliğindeki Suruç katliamının ardındaki gerçeklerin duyurulması engellenmeye çalışıldı. Fakat ETHA bugün olduğu gibi o dönemde de susmadı ve etha1.com adresi üzerinden haber yayınını sürdürdü. 2022 yılının ilk 5,5 ayında 14 kere kapatılan sitemiz toplamda 41 kere kapatıldı.

Son olarak ETHA’nın Twitter hesabına erişim mahkeme kararıyla engellendi. 17 Mayıs 2022 tarihinde Twitter hesabımızın yasaklanması kararına itiraz hakkımız bile engellendi. Ne mahkeme ne Twitter kararı tarafımıza ulaştırmayarak itirazımızın önü de kapatıldı.

Saray neden interneti susturmak istiyor?

Peki 2007 yılından bu yana pek çok genelge, kanun vb. çıkaran saray rejimi interneti neden susturmak istiyor.

Görsel, yazılı ve işitsel basının ortalama yüzde 95’ini denetimi altına alan ve artık saray medyası olarak tanımlamamıza neden olan politikaların ardından sosyalist, devrimci, yurtsever basın bakımından internet haberciliği önemli bir yer kazanmaya başladı.

KONDA’nın yaptığı bir araştırma, Gezi direnişine katılanların yüzde 69’unun haberi sosyal medyadan, yüzde 15,4’ünün arkadaşlarından, yüzde 8,6’sının internet haber sitelerinden aldığı, sadece yüzde 7’sinin televizyondan öğrendiğini gösteriyor. Devlete karşı büyük halk ayaklanmalarının örgütlenmesinde sosyal medyanın rolü sadece Türkiye’deki Gezi direnişinde değil Arap Baharı sürecinde de açığa çıktı.

Bu nedenle önce sosyal ağlar denetim altına alınmaya çalışıldı. 2015 yılından itibaren daha yaygın olmak üzere onbinlerce kişi sosyal medya paylaşımları bahane edilerek gözaltına alındı, tutuklandı, cezalar verildi. Ama sosyal medyada devletin, iktidarda bulunan egemenlerin suçlarını ifşa etmesi önlenemedi.

Yasa yürürlüğe girince ne olacak?

AKP-MHP tarafından bugün Meclis gündemine getirilen ve kamuoyunda “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” de bugün bu nedenle gündeme getirildi. Adalet Komisyonu’nda onaylanan taslağa HDP ve CHP muhalefet şerhi düştü. Yasanın bu hafta Meclis Genel Kurulu’na getirilip AKP-MHP’nin oylarıyla yasalaşması bekleniyor.

Yasaya adını da veren 29’uncu maddesinde “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır” deniliyor.

Bugüne kadar tutuklamalar, “örgüt talimatıyla haber yapma”, “örgüt üyesi olma”, “örgüt propagandası yapma” bahanesiyle gerçekleştiriliyordu. İktidar cephesi yaptığı açıklamalarda, “gazeteciler gazetecilik faaliyetinden tutuklanmıyor” diyordu. İşte bu yasayla gazetecilerin gazetecilik faaliyetiyle tutuklanmalarının yasal dayanağı oluşturuluyor.

Halktan gizlemek istedikleri ne?

Yeni yasa düzenlemesiyle Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı pandemi verilerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Türk Tabipleri Birliği’nin açıklamalarının haberleştirilmesini engellemek istiyorlar.

Taybet ananın cenazesinin 7 gün sokak ortasında, 10 yaşındaki Cemile’nin günlerce buzdolabında bekletildiğini halktan gizlemek istiyorlar.

Van’da askerler tarafından gözaltına alınan Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atıldığını, Turgut’un işkenceyle katledildiğini, Şiban’ın aylarca yaşam mücadelesi verdiğini ezilenlerin bilmesini istemiyorlar.

Uzman çavuş Musa Orhan’ın İpek Er’e tecavüz ederek intihara sürüklediğini, Gülistan Doku’nun kaybedilmesinin faili olan Zaynal Abarakov’un babasının delilleri yok ettiğini, Gülistan’ın bulunmak istenmediği gerçeğini karartmak istiyorlar.

Soma’da 301 madencinin Soma Madencilik patronu tarafından bile isteye katledildiğini, tepki gösteren işçilerin Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel tarafından tekmelendiğini, direnen işçilere polisin uyguladığı şiddeti görünmez kılmak istiyorlar.

Dövizin yükseldiği, akaryakıt fiyatlarının arttığı, enflasyonun yüzde 70 değil yüzde 160 olduğu gerçeği bilinsin istemiyorlar.

Rize’de denizi doldurup binlerce deniz canlısının ölümüne neden olan Cengiz İnşaatın Eskencidere’de maden ocağı için halkın çaylıklarını, yaşam alanlarını devlet desteğiyle gasp ettiği ve halkın buna karşı direndiği duyulmasın diyorlar.

Okmeydanı Fetihtepe’de evleri başına yıkılmak istenen; buna direndikleri için polis şiddetine maruz kalan halkın yaşadıklarının haberleştirilmesini istemiyorlar. İşte “dezenformasyon” dedikleri bu gerçekler.

Yasa tartışmaları başladığında 16 Kürt gazeteci arkadaşımızı da bu nedenle tutukladılar. Yani yasa çıkmadan uygulamaya başladılar. Gazeteci arkadaşlarımızı F16’larla ilgili yaptıkları haberler nedeniyle tutukladılar.

Yasa sadece basın emekçilerini hedef almıyor

Bu tasarının yasalaşması durumunda internet haberciliği yapan gazeteciler üzerinde büyük bir tutuklama terörünün başlaması olasılığı oldukça yüksek. Fakat bu düzenleme sadece basın emekçilerini değil, işçileri, emekçileri, ezilen hakları, kadınları, gençlerin seslerinin duyulmasını engelliyor. O nedenle bu yasaya direnmek sadece gazetecilerin değil, hepimizin, hepinizin görevi. Devrimci, sosyalist, yurtsever basın bedeli ne olursa olsun bugüne kadar susmadı. Yine susmayacak. Ama bu yetmez. Birleşirsek gelen saldırıları püskürtebilir, sansür yasalarını yırtabiliriz.

KaynakETHA

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol