Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, “Akademide güvenceli iş, kampüste ifade özgürlüğü” sloganıyla bugün saat 17.00’de Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’da bulunan kampüsü önünde bir araya geldi.
“Filistin’i savunmak suç değildir” diyen öğretmenler Sabancı Üniversitesi’nin İsrail’e petrol sağlayan SOCAR ile işbirliğini eleştiren “Sabancı soykırıma ortak mı?” yazılı stickerlar yapıştırdığı için bir üyelerinin sözleşmesini sonlandırmasına tepki gösterdi.
Eyleme katılan Özgür Üniversite Hareketi de bir açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada, “Sabancı Üniversitesi Soruyoruz: İsrail’in bombaları atmasını sağlayan petrol ticaretini yapmak mı suçtur yoksa Sabancı Üniversitesi’yle soykırımcı şirket arasındaki ilişkiyi teşhir etmek mi suçtur? Sabancı Üniversitesi’ne çağrımızı yineliyoruz: SOCAR ile imzalanan eğitim anlaşması iptal edilsin ve Filistin dostu akademisyen derhal işine iade edilsin!” denildi.
Sendikanın gerçekleştirdiği açıklamada şunlar söylendi:
Geçtiğimiz günlerde Sabancı Üniversitesi yönetimi, üniversitenin İsrail’e petrol sağlayan SOCAR ile işbirliğini deşifre eden ifadeler içeren stickerları üniversite içerisine yapıştırdığı gerekçesiyle bir üyemizi işten çıkarmıştır. Üniversiteler, eleştirel düşüncenin, özgür tartışmanın ve toplumsal meseleler üzerine fikir üretmenin merkezidir. Ancak Sabancı Üniversitesi yönetimi, aldığı bu kararla yalnızca bir akademisyeni işsiz bırakmakla kalmamış, aynı zamanda akademik özgürlüğü ve temel insan haklarından biri olan ifade özgürlüğünü açıkça ihlal etmiştir. Bu durum, yalnızca bireysel bir hak gaspı değil, aynı zamanda akademinin bağımsızlığına yönelik ciddi bir tehdittir.
Filistin’de temel insan hakları, savaş politikalarıyla yok edilmeye çalışılırken akademisyenlerin bu duruma sesiz kalması elbette beklenemezdi. Bizler, dünyanın neresinde olursa olsun hak ihlallerine karşı ses çıkararak hakikati dile getirmekten çekinmeyeceğiz. Buradan açıkça bir kez daha dile getiriyoruz: İsrail devleti savaş suçu işlemektedir. Bu hakikati dile getirmek akademisyenin topluma karşı sorumluluğudur.
Akademik özgürlüğün korunması, yalnızca bireysel hakların güvence altına alınması anlamına gelmez; aynı zamanda üniversitelerin bilimsel özerkliğinin ve toplumsal eleştirel işlevinin sürdürülebilmesi için de vazgeçilmezdir. Sabancı Üniversitesi yönetimi, aldığı bu karar ile yalnızca bir akademisyenin işine son vermemiş, aynı zamanda tüm akademik camiaya ve öğrencilere gözdağı vermeye çalışmıştır. Ancak bilinmelidir ki, akademiyi susturma girişimlerine karşı mücadelemiz kesintisiz sürecektir.
Öte yandan, Sabancı Üniversitesinde eğitim emekçilerine dayatılan güvencesiz çalışma koşulları, akademisyenlerin iş güvencesinden yoksun bırakılmasının önünü açmaktadır. Üniversite, uygulama ve tartışma derslerinde görev alan akademisyenleri yalnızca dört aylık “eğitim asistanı” statüsünde, idari personel sözleşmesine tabi tutarak çalıştırmaktadır. Bu güvencesiz istihdam politikası, akademisyenleri keyfi işten çıkarmalara karşı savunmasız bırakmakta, akademik özgürlüğün üzerindeki baskıyı artırmaktadır.
Sabancı Üniversitesi yönetimini bu hukuksuzluktan derhal dönmeye çağırıyoruz ve taleplerimizi sıralıyoruz:
1. Haksız bir şekilde işten çıkarılan akademisyen derhal görevine iade edilmelidir.
2. Sabancı Üniversitesi, akademik özgürlüğe ve ifade özgürlüğüne yönelik bu baskıcı tutumuna son vermelidir.
3. Güvencesiz çalışma koşulları sona erdirilmeli, akademik personelin iş güvencesi sağlanmalıdır.
Özellikle vakıf üniversitelerinde çalışan akademik personel, düşük ücretler, yoğun idari iş yükü ve işten çıkarılma tehditleriyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu güvencesiz çalışma koşulları, üniversite yönetimlerinin yetkilerini keyfi bir şekilde kullanmasına zemin hazırlamakta, akademisyenleri baskı altında tutmaktadır. Akademik özgürlüğün ve iş güvencesinin aşındırılması, eğitimin niteliğini düşüren ve üniversiteleri piyasacı bir mantığa hapseden bir anlayışın sonucudur.
Sabancı Üniversitesi yönetimi başta olmak üzere tüm üniversite yönetimleri bilmelidir ki; akademik özgürlüğü kısıtlayan, ifade özgürlüğünü baskı altına alan, eğitim emekçilerini güvencesiz çalıştıran veya hukuksuz işten çıkarmalar gerçekleştiren her adımlarında karşılarında Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasını bulacaklardır. Üniversiteler, sermaye sahiplerinin çıkarlarına göre yönetilecek ticari işletmeler değil, kamusal bilgi üretiminin ve eleştirel düşüncenin merkezleridir. Bu gerçeği unutup akademisyenleri baskı altına almaya, iş güvencesini yok saymaya çalışan her yönetim, sendikamızın örgütlü gücüyle karşı karşıya kalacaktır. Bizler, eğitim emekçilerinin haklarını her koşulda savunacak, bu tür hukuksuzluklara karşı mücadele etmekten asla geri durmayacağız.
Sendikamız akademisyenlerin iş güvencesini savunurken, Filistin halkının da yanında olmaya devam edecektir. İsrail devletinin Filistin halkına yönelik soykırım niteliğindeki saldırıları ve etnik temizlik girişimleri karşısında hakikati dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz.
Toplum vicdanı, hakikatin yanında duranları susturmanıza izin vermeyecek. Üyemizin hak mücadelesinde yanında olmaya, hukuki sürecin takipçisi olmaya ve akademik özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz.
Yaşasın Filistin halkının özgürlük mücadelesi!
Yaşasın demokratik, bilimsel eğitim hakkı ve akademik özgürlük!