Kanal İstanbul Süreci Bilgilendirme toplantısına katılan yer bilimci Profesör Dr. Naci Görür, projeyi yerbili açısından değerlendireceğini ifade ettikten sonra “Kanal İstanbul’a evet diyen yerbilimci varmış, kimlerdir, tanımıyorum, ben bu sorumluluğu alamam, o arkadaşlarla aynı görüşte değilim” dedi. “Kanal İstanbul fay hattının üzerinde, canlı fayla cirit atıyor” uyarısında bulunan Görür, Marmara’dan geçen fay hatları hakkında bilgi vererek, İstanbul’da 7’nin üzerinde büyüklükte deprem olasılığını hatırlattı .
”Kanal İstanbul fay hattının üzerinde. Canlı fayla cirit atıyor”
Kanal İstanbul’un tam fay hattının üzerinde olduğunu vurgulayan Görür; “Yani Sazlıdere Barajıyla Küçükçekmece’nin denize açıldığı yerde canlı faylar cirit atıyor. Bizim çalışmalarımızda biz bunları gördük. Yani doğrudan doğruya bu Küçükçekmece’nin altı, Büyükçekmece’nin altı, Büyükçekmece’nin batısı, orada gördüğümüz heyelanların hepsi dipten doğrudan doğruya Marmara’ya doğru gelen canlı faylara bağlı. O faylar da Kumburgaz fayına bağlı. Kumburgaz Fayı harekete geçerse bütün bu faylar harekete geçecek. Sizi hiçbir güç orada ayakta tutmaya mümkün değil. Hele böyle betonla metonla yani bir diyelim kanal yapacaksınız ayakta durmasını düşüneceksiniz bu mümkün değil”
”Büyükçekmece kayıyor”
Büyükçekmece’nin batıya ve güneye doğru kaydığını ifade eden Görür; “Yani burada belediye başkanları var. O binalar şimdi güzel gözüküyor duruyor ya sahilde yapmışsınız. Bakın 20 sene sonra iddia ediyorum ben yaşar mıyım, yaşamam diyelim de ama o 20 sene sonra bunların hepsi şakülden kayacak. Çünkü alttan iki santim kayıyor. İki santim kayma 20 santim santim eder. Ancak şakülden kaydırır onu başlar çatlamaya. O büyük binaların hepsi çatlağın, patlağın kaymanın içinde kalacaklar ve oturmayacaklar. Şaka değil ama şimdi orada bol bol binalar yapıyoruz, gökdelenler yapıyoruz marifetmiş gibi. Orada zemin kötü çimentolanma yok, suyu fazla orada ivme değeri çok fazla yani depremin ivme değeri çok fazla depremin hızı orada çok fazla sıvılaşma çok fazla. Yani her şeyiyle orası tam bir cehennemin içi o bölge. Siz oraya yapı yapıyorsunuz yapı yoğunluğunu artırıyorsunuz insan getiriyorsunuz, nüfusu artırıyorsunuz. Bir deprem bölgesinde yapılmaması gereken tek şey ne kadar yapı o kadar insan o kadar ölüm demektir ya. Ya bunu anlamak bu kadar zor mu” diye konuştu.
”Bu işi sakın yapmayın. Başınıza dert alırsınız. Ve bu işi de çözemezsiniz”
“Ama siz her şeyi bütün bunların söyledik kitaplar yazdık. İBB de bastı böyle cilt cilt kitaplar. Benim de en son kitabımız çıktı tekrar. Ben illa yapacağım diyor inat ediyorsunuz. Biz öyle çok yüksek adamların bileğini bükecek halimiz yok.” Diyan Görür sözlerine şöyle devam etti ;Bilim adamı olarak bu yanlış diyoruz. Bilimsel verilere göre söylüyoruz. Yani onun dışında bir şey değil. Daha iyi bir bilim adamı varsa o da çıkar der ki sayın Görür senin dediğin şu şu şu şu doğru değil. O zaman bilim doğruyu kabul etmek zorundadır. Ama bugün karşımıza öyle çıkılmıyor. Şimdi inatlaşıyorsanız o zaman illa yapacağım diye. 64 milyar dolara çıkıyor diyelim. Şimdi burası çok özel bir bölge. Neden özel bir bölge. Ana faydan ayrılmış fay kollarının içerisinden geçtiği ivmesi, hızı, kayması vesairesi yüksek bir yer bu özel bir bölgedir. Yani dünyada her yerde depremin dalgaları geldiği zaman en fazla ivmenin olduğu, en fazla hızın olduğu en fazla titreşimin olduğu yer değildir. Oralar deprem zonlarıdır. Ben diyorsun ki inat ettim deprem sonunda kanal yapacağım. O zaman ben yenilgiyi kabul edeyim. O zaman diyeceğim yetkililere şu. Tamam yap yapacaksan yap. Ama burada yapacağın yapının fiyatını, maliyetini normal bir yerdeki yapı gibi asla düşünme. Yani bunu binaya örnek vereyim yani kanal yerine. Normal bir binanın metrekaresi 20 bin 30 bin lira ise sen buraya yüz bin harcamak zorundasın. O zaman bu Kanal İstanbul’un maliyeti 64 milyara mal olmaz 104 milyara da mal olmaz. Güneydoğu’daki gibi çok daha fazlaya mal olur. O zaman da benim bir hakkım var sormaya. Milyonlarca insanın can güvenliği yokken hayatları tehlikedeyken bu ülke bu kadar fakir fukaralıktan ezilirken sen niye 200 milyarı buraya vereceksin? Sebep ne? Ne bekliyoruz buradan? Ve işte burada herkes de söyledi yani. Bir getirisi yok, bir şey getirisi olsa kabul ederim yani. Getirisi olan bir projesi olsa bilim olarak kabul ederiz. Ne getiriyor bize Allah aşkına. Onun için aklı selim garip gelsin. Bütün yetkililere lütfen sesimi duyun rica ediyorum, yalvarıyorum. Benim hayatım bu yolla gitti, geçti. Bu işi sakın yapmayın. Başınıza dert alırsınız. Ve bu işi de çözemezsiniz. Yazıktır, günahtır”