Öykü, roman, deneme ve eleştiri yazarı Erol Toy’un 85 yaşında yaşamını yitirdiğini üzüntüyle öğrendik. Yazarın ölüm haberini kızı Ayşe Toy sosyal medya hesabından şu mesajla duyurdu: “Canım babam, yazar Erol Toy, uzun bir hastalığının sonunda yanımızdan ayrıldı, acımız tarifsiz. Babacım, merak etme, ömrün boyunca kaleminle anlatmak ve korumak için mücadele ettiğin laik Cumhuriyet bize emanet artık. Fikirlerin ölümsüz, huzur içinde uyu.”
Yaşıtım olan 1936 Alaşehir doğumlu Erol Toy, yoksul ailenin çocuğu olarak ortaokuldan öte okuyamamış, çocukluğundan itibaren fırıncılık, bankacılık, vurgun yiyen süngercileri sigortalama gibi işlerde çalıştıktan sonra, İstanbul’a yerleşmişti. İlk öyküsü de 1952 yılında Çınar dergisinde yayımlanmıştı.
Erol Toy’la dostluğumuz 1957 yılında ikimizin de askerliği döneminde başlamıştı.
Ben yedek subay olarak Milli Savunma Bakanlığı’nın İzmir’deki Yurtiçi Bölge Komutanlığı karargahındaki Temsil Bürosu’nda basın subayı olarak görevliydim. Ortaokuldan öte okuyamadığı için er olan Erol da aynı karargahta yazıcı olarak görevliydi. Sık sık söyleşirdik.
O günlerde bir ihbar üzerine İstanbul’da bir grup subay, hükümet darbesi hazırlamak iddiasıyla tutuklanmıştı. Ancak 1. Ordu Komutanı’nın yayın yasağı koyması nedeniyle olay kamuoyuna 16 Ocak 1958’de açıklanmıştı.
Olaya adı karışanlar arasında MSB İstanbul Temsil Bürosu’nun, yani bizim Izmir’deki büronun İstanbul’daki benzerinin müdürü de vardı. Olayın açıklanmasından kısa bir süre sonra, bir sabah basın özetlerini hazırlarken, Erol yanıma gelerek “Teğmenim, benden duymuş olmayın, Ankara’dan biraz önce emir geldi. Sizi Ankara’ya, Mamak’a sürüyorlar…” dedi. Birkaç saat sonra da büro müdürü binbaşı emri bana resmen tebliğ etti.
9 Subay Olayı’na İstanbul’daki büro müdürü de karıştığı için, MSB temsil büroları bir fesat ocağı sayılmış, kapatılmalarına ve çalışan askeri personelin de birliklere dağıtılmasına karar verilmişti. Ben de İzmir’den Mamak’a sürülmüştüm.
Erol 60’lı yıllarda yazar olarak isim yaparken İstanbul’da Bank-İş Sendikası’nın kurucuları arasında yer almıştı. 1965 yılında genel yayın yönetmeni olduğum Akşam gazetesine sol yayınımızdan ötürü hükümet ve kapitalistler tarafından baskı ve tehditler başlayınca Erol sendikasının da bizimle dayanışma göstermesini sağlamıştı.
Öykü, roman, deneme ve eleştiri yazılarının dışında sahnelenmiş tiyatro oyunları da bulunan Erol Toy, 1962 Ali Naci Karacan Üçüncülük Ödülü’nü kazanmıştı. YAZKO Yönetim Kurulu başkanlığını da yapan Erol, romanlarında Türkiye’nin toplumsal, ekonomik ve politik sorunlarını işledi. 1974 yılında yayınlanan ve Vehbi Koç’un yaşam öyküsünü anlatan İmparator adlı romanı büyük olay oldu.
Ant dergisine de katkılarda bulunan Erol Toy’un yazdığı Pir Sultan oyununun 52 yıl önce, 21 Ağustos 1969’da Halk Oyuncuları tarafından Elazığ’da sahnelemesi valilikçe yasaklanmış, biletli seyircilere tekbirlerle saldırılmıştı. Aynı terör senaryosu birkaç gün sonra Dersim’de de tekrarlanmış, halkın tepkisi üzerine Diyarbakır ve Erzincan’dan getirilen toplum polislerinin de katılımıyla bir insan avı başlatılmış, Mehmet Doğan Kılan ve Aziz Günel polis kurşunuyla öldürülmüştü.
Polisler 22’si Halk Oyuncuları’ndan olmak üzere yüze yakın yurttaşı nezarete almış, emniyet merkezinde işkenceden geçirmişlerdi. Günlerce engizisyon sorgusuna tabi tutulduktan sonra tutuklananlar arasında Halk Oyuncuları’ndan Aşık Nesimi Çimen, Ayberk Çölok, Tuncer Necmioğlu, Yüksel Topçugiller, Türkiye İşçi Partisi yöneticilerinden avukat Kemal Burkay, Ali Gültekin, Ali Erdoğan ve Hasan Ali Arslan da bulunuyordu.
Bu devlet terörü uygulamasını 2 Eylül 1969 tarihli Ant Dergisi’nde tüm ayrıntılarıyla yansıtırken bundan dört yüzyıl önce Pir Sultan Abdal’ın ceberrut Osmanlı yönetiminin halk düşmanı zalimlerine meydan okuyan şu dizelerini paylaşmıştık:
Yürü bre Hızır Paşa
Senin de çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
O da bir gün devrilir!
Sonsuzluğa göçen sevgili Erol’un ailesinin ve dostlarının acısını yürekten paylaşıyoruz.