Erdoğan’ın ‘işinize bakın’ diyerek uyardığı, 17 yıllık AKP iktidarında servetlerine servet katan, karlarını katlayarak büyüten, 300 milyar dolara yakın devlet garantili yabancı kredilerle büyüyen sermaye sınıfının en büyük örgütü, TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşan Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, ’31 Mart bir demokrasi sınavıydı. Bu sınavda kimin ne not aldığını ilerde tarih yazacaktır’ dedi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi toplantısı bugün İstanbul’da yapıldı. Genel Kurul, Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın konuşmasıyla başladı.
Tuncay Özilhan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
Yıllardır seçim maratonlarından hepimiz yorgun düştük. Enerjimizi önünüzdeki 30 yılı konuşmaya derinde yatan sorunları konuşmaya ayırmalıyız. 31 Mart demokrasi sınavı oldu. Bu sınavda kimin ne not aldığını ilerde tarih yazacaktır. Toplumsal değişimin yakıcı olduğu mevcut iktidar ve liderlerin sorunlarla baş ettiği zamanlarda toplumun önünü açan çözümleri demokrasiler bulur. Seçimlere şaibenin zerresinin düşmemesi demokrasinin en büyük ispatıdır. Hakkaniyetli koşullarda seçim ve seçmen iradeleri demokrasilerin en temel niteliğidir.
Hukukun üstünlüğü olmadan hiçbir şey olmaz
Uygulamadaki aksaklıların seçimden sonra değil önce giderilmesi idarenin sorumluluğudur. Hukukun üstünlüğü olmadan hiçbir şey olmaz. Ekonomi de olmaz. Demokrasinin ilkeleri evrenseldir. Darbeler tarihine rağmen Türkiye’de demokrasi hep çalıştı. Dilerim tekrarlanacak olan İstanbul seçimleri demokratik olgunluğumuzu sergiler.
Değerli üyeler hepimiz biliyoruz ülkemiz önemli sorunlarla karşı karşıya. Ekonomide dış ve iç siyasette sıkışmış durumdayız Yapısal sorunları ancak uzun vadede çözülür. Endişeler güven kaybına yol açıyor. 2023 hedeflerinden bu yüzden uzaklaştık ve konuşamaz hale geldik. Makroekonomik dengelerde uzun süredir devam eden bir bozulma var. 2007’de başladı, küresel kriz ile derinleşti.
Tüm kesimler etkileniyor
Türkiye ekonomisinin gücü sayesinde 10 yıldır tolare edilebilen zaafiyet artık tüm kesimleri etkiliyor. Biz bu nedenle ekonomi derken demokrasi, yargı bağımsızlığı, insan hakları, riyakat, ifade özgürlüğü diyoruz ve demeye de devam edeceğiz. Ekonomide sıkıntıları aşmak için önce yönetim sistemindeki sıkıntıları aşmalıyız. Aksi halde pansuman niteliğinde kalır yarayı tedavi etmez. 2007’den bu yana tam 14 kez sandığa gittik. Haziranda bu sayı 15 olacak.
Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş henüz tamamlanmış gözükmüyor. Bu da her alandaki sorunların üzerine etkin biçimde gidilmesini engelliyor. Bunların yanı sıra bir de toplumsal kutuplaşma var.
Muhalefet liderinin saldırıya uğraması siyasi gerilimi artırdı
Seçim sonrasında muhalefet liderinin saldırıya uğraması siyasi gerilimi daha da artırdı. İstanbul seçimlerinin tekrar edilmesi siyasi gerilimin bir süre daha devam edeceğinin göstergesi.
31 Mart’ta insanımız ayrışma değil birlikte hareket edilmesini istedi ve talebini sandıkta verdiği oyla gösterdi.
Dışarı da Çin, Rusya ekseni giderek etkisini artırıyor. Ülkemiz de bundan etkileniyor. Küresel ekonomik dengelerin doğuya kayması ekonomik ilişkilerimizin ister istemez doğuya kaymasına yol açıyor.
Ekonomik olarak güçlenen ve siyasi istikrarı sağlayan Türkiye’nin dünyadaki konumu da sağlamlaşır. Güçlü bir ekonominin temelinde ise güven vardır. Güveni inşa etmek zordur. Biz ayrışırsak birbirimize güvenmezsek dışarı bize hiç güvenmez.
Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimlerden sonra Türkiye ittifakı çağrısının toplumsal uzlaşı açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Hepimiz el birliği yapacağız. Bu el birliği ile hem demokrasiyi hem ekonomiyi güçlendireceğiz
Bu ülkeyi canı gibi seven vatandaşlar olarak bunu başaracağımızdan hiç şüphem yok.
Kaslowski: Bu yıl pozitif büyüme kolay olmayacak
Özilhan’ın ardından Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski konuştu. Kaslowski’nin konuşmasının satır başları:
TÜSİAD değerlerinden taviz vermeksizin bu günlere ulaştı. TÜSİAD bünyesinde 700’e yakın üyesiyle 4500 şirketi temsil ediyor. Çalışma gruplarımızda 3000 civarında uzman ve yönetici yer alıyor. Bu çeşitlilik ve derinlik sayesinde ülkemizin menfaatine olan pek çok görüş karşılık buluyor. Sürdürülebilir kalkınma için dünya ile entegrasyon hukukun üstünlüğü yüksek demokratik standartlar geliyor.
Uzun bir süredir seçim atmosferi içinde hareket ediyoruz. 31 Mart’tan sonra seçimsiz bir dönem olacağını ümit ediyorduk. Ancak yerel seçimler İstanbul’da yenilenecek ve seçim ortamı üç ay daha uzayacak. Bu sene pozitif bir büyüme elde etmek kolay olmayacak. Son iki senede dört seçim reform ve makroekonomi gündemine odaklanılmasını zorlaştırdı.
Tatsız gelişmeler yaşanıyor
Küresel arka planda değişimler var. Ticaret savaşları, keyfi yaptırımlar gibi olumsuz tatsız gelişmeler yaşanıyor. Değerli konuklar ülkemiz son yıllarda olağanüstü sorunlarla karşılaştı. Bugün terörle mücadelede büyük başarılar kazanıldığını görüyoruz. Dış politikada zorlu süreçlerin eşiğindeyiz. S-400 ve Doğu Akdeniz konuları karşımızda duruyor. Bu konular ekonomimize olumsuz yansıyor.
AB ile ilerlemeye ihtiyacımız var
Ülkenin pusulasını, AB üyeliğine ayarlamalı ve o yönde ilerlemeliyiz. Biz AB deyince demokrasi, hukuk ve refah anlıyoruz. En önemli ekonomik partnerimiz olan AB ile ilerlemeye ihtiyacımız var. Elbette her türlü işbirliğinde milli çıkarlarımız doğrultusunda çalışmak esastır.