Salgına karşı önlem olarak Yeşilköy’de kurulan sahra hastanesi, inşaat sürecinde çok sayıda işçinin Covid-19’a yakalandığı iddiasıyla gündemde. İşçiler projeyi üstlenen Rönesans Holding’e dava açmaya hazırlanıyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 Nisan’da yaptığı açıklamanın ardından, 9 Nisan’da temelleri atılan Atatürk Havalimanı sahra hastanesinin yapımı 45 günde tamamlandı. Yeşilköy Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi adı verilen hastane 31 Mayıs’ta açıldı ve hasta kabulüne başladı.
Ancak salgına karşı bir önlem olarak açılan hastanenin adı, inşaat çalışmaları süresince çok sayıda işçinin Covid-19’a yakalandığı iddiasıyla gündemde. Hastane şantiyesinde zor koşullarda çalışan 30’dan fazla işçinin Covid-19’a yakalandığı öne sürülüyor. İşçiler, projenin yapımını üstlenen Rönesans Holding’e dava açmaya hazırlanıyor.
Hastane yapımının 45 günde tamamlanması bir başarı hikayesi olarak yansıtılmıştı. Peki, bu kadar kısa sürede bitirilen inşaatın, işçiler açısından etkisi ne oldu?
‘Kafamızı kaldıracak halimiz yoktu’
İnşaat çalışmaları sırasında Covid-19’a yakalanan işçilerden M.Ş., yaşadıklarını şu sözlerle özetliyor: “Çalışırken kafamızı kaldıracak halimiz yoktu ama hep nasıl bir pandemi hastanesi diye sordum kendime. Böyle bir amaçla yapılıyor ama işçiler bu koşullarda çalışıyor. Bu hastane burada hastalığa yakalanan insanlara ancak yeter, dedim. Hiç mi önlem alınmaz?”
DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan M.Ş., inşaatın taahhüt edilen sürede bitmesi için sabah 8.00’den akşam 9.00’a kadar çalıştıklarını, bazen gece 1.00’e kadar mesai yaptıklarını söylüyor. Çalışırken kullandıkları maskeleri kendi imkanlarıyla aldıklarını, binlerce işçinin kullandığı ortak alanlarda hijyen ve sosyal mesafeye yönelik önlem alınmadığını iddia ediyor.
Avukat Ömer Çakırgöz, işçiler adına dava açmaya hazırlandığını belirterek, şantiyedeki tedbirsizliği şöyle anlatıyor: “Rönesans Holding’in şantiye içerisinde yemekhane girişi hariç dezenfektan bulundurmadığını, yemek takımlarını ise tek kullanımlık yapmak dışında herhangi bir şekilde önlem almadığını biliyoruz. Yemek saatleri pandemi koşullarına göre düzenlenmediği için binlerce işçinin yemekhane kuyruğuna girdiğini, işçilere işin süratle bitirilmesi için sosyal mesafeyi hiçe sayan kalabalık bir çalışma ortamı sunulduğunu görüyoruz.”
‘Memleketlerinde öğrendiler’
İnşaat süresi boyunca çoğu işçi Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı öğrenci yurtlarında kaldı. İşçilerin iddiasına göre testi pozitif çıkan işçiler ayrı bir yurda gönderildi. 14 gün karantina döneminden sonra tekrar işbaşı yaptılar. Pozitif vakaların ardından diğer işçilere test yapılmadı. Bazı işçiler ise kendi imkanlarıyla hastaneye başvurduklarında Covid-19’a yakalandıklarını öğrendi.
İşçi M.Ş., çoğu işçinin bunu memleketlerine gittikten sonra öğrendiğini, bu durumun ise ailelerini ve kamu sağlığını tehlikeye attığını savunuyor.
Avukat Çakırgöz, hastalığın pandemi olması nedeniyle şirketin topluma karşı sorumluluğu olduğuna işaret ediyor. Çakırgöz’e göre işveren, hem iş sağlığı ve güvenliği konusunda işçilere karşı hem de Birleşmiş Milletler ve OECD İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri’ne göre kamuya karşı sorumlu. Devletin ise bu hizmeti bir şirkete ihale etse bile sıkı denetim yükümlülüğünün devam etmesi gerekiyor.
Çakırgöz, “Bu süreçte şantiye ve barınma yerlerinin ciddi tehlike oluşturduğunun kamuoyuna yansımasına rağmen şirket hakkında bir soruşturma açılmadığı gibi devletin denetim görevini yerine getirmediği anlaşılıyor” diye konuşuyor.
‘Kamu sağlığı risk altında’
“Karşımızda iki boyutlu bir insan hakkı problemi var. Biri devlet yönlü, diğeri işveren yönlü bir sorun” diyen Çakırgöz, salgına karşı herhangi bir tedbir alınmadığı için bugüne kadar çok sayıda işçide Covid-19 tespit edildiğini savunuyor. Çakırgöz “Gerek devletin sorumluluğunu yerine getirmemesi gerek işveren şirketin yeterli tedbirleri almaması nedeniyle işçilerin ve kamunun yaşam hakkı risk altına girdi” diyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Mayıs ayında Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı kapsamına alınmayacağına ilişkin bir genelge yayınlamıştı. Buna göre işçiler hem iş kazası tespit davası hem de tazminat davası açmak durumunda kalacak. Genelge ile devletin salgına yakalanan işçilerle ilgili bir soruşturma açma yoluna gitmeyeceğinin anlaşıldığını belirten Çakırgöz’e göre bu durum devletin yükümlendiği insan hakları ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerine aykırılık teşkil ediyor.
Rönesans iddialara yanıt vermedi
Söz konusu iddiaların sorulduğu Rönesans Holding ise inşaat şantiyesinde çalışan işçilerin kaçında Covid-19 tespit edildiği, pozitif vakalara ilişkin nasıl bir süreç işlendiği, koronavirüse karşı şantiyede hangi önlemlerin alındığına ilişkin sorularımıza yanıt vermedi.
Öte yandan hastanenin yapımı için bir ihale gerçekleştirilmediği, bu konuda Rönesans Holding’in yetkilendirildiği yönündeki iddialar da tartışma konusu olmuştu.