Notice: Array to string conversion in /home/runcloud/webapps/app-direnisteyiz29/wp-content/plugins/td-cloud-library/includes/tdb_functions.php on line 459
19.7 C
İstanbul
19 Eylül Perşembe, 2024
spot_img

Oruç Aruoba’yla gitmek, kalmak ve yürümek üzerine

Geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan felsefeci, akademisyen, yazar, çevirmen, şair Oruç Aruoba, 2010 yılında Notos’tan Kaan Özkan’a verdiği söyleşide gitmeye, kalmaya, yola koyulmaya, yürümeye dair fikirlerini paylaşmıştı. Bu söyleşiden üç soru/cevabı hatırlatıyoruz.
Ne kadar yerleşiktir Oruç Aruoba? Neredeyse bir seyyah denebilir mi onun için?
Çok fazla bilinçli olarak amaçlamadan, ama bir ‘yaşam eğilimi’ olarak, galiba, kendimi bütün yerleşikliklerimden kopardım yaşamım boyu: ‘ev kurmak’, ‘aile kurmak’ gibi aşamalardan da geçerek; seçtiğim ‘meslek’leri—en başta, bütün yaşamımı vermeyi amaçladığımı—da terkederek… Bir sayayım: Doğduğum evden—ve anne-babamın evlerinden—sonra, (hiçbiri benim “sahibi” olmadığım) on bir ev değiştirmişim… Bugünkü çağda hem anlamlı değil; hem de, kendine aykırı ‘finansiyel’ temeller gerektirirdi, ama, arada bir, istediğim yere süreceğim bir karavan; ya da, liman liman gezinebileceğim bir tekne düşlediğim olmuştur—hani, benim gençliğimde, Avrupa’ya gelip Almanya’dan ‘Volkwagen Bus’ satın alıp (burnundaki VW amblemini de ‘barış’ amblemiyle değiştirip, bir güzel de boyayıp) Katmandu’ya doğru yola çıkan Amerikalı “çiçek çocuklar”, hippy’ler vardı ya…
Başo’nun üç yüzyıl önce olabildiği gibi bir “gezgin” olmak isterdim, galiba—ama artık olanaklı değil— —zaten bacaklarım da, artık, yetersiz…
Gitmek mi, kalmak mı — hangisi mutluluktur? Hangisi olanaklıdır?
İkisi de olanaklı—zaten görüyorsun: İkisini de gerçekleştirenler, var. —Belki, anlamlı gördüğün yerde kalmak; anlamsızlaşan yerden, gitmek… “Mutluluk” pek önemsediğim birşey değildir.
Yol almaktan / Yol’a koyulmaktan neden bu kadar korkuyoruz? Geride bırakacaklarımızı arar olmak mı, yoksa karşımıza çıkacak olanlar mı bizi korkutuyor?
Alışkanlıkların sağladığı rahatlık, bu konuda en büyük ayartı—belki senin “mutluluk” diyebileceğin şey…
Heat diye bir film var; sıradan bir Hollywood yapımı; ama, benim oyunculuklarına önem verdiğim Robert de Niro ve Al Pacino’nun (galiba tek) ortak filmleri. Benim için önemli bir düşünce barındırıyor: Biri bir soyguncu, öbürü bir polis. Beriki ötekinin peşinde; bir noktada karşı karşıya gelip konuşuyorlar, biribirini iyi tanıyan kişiler olarak. Soyguncu, kendi ustasında ‘tevarüs’ ettiği bir yaşam ilkesini anlatıyor, polise: “Köşeden hararet (: heat: tehlike; peşinde olan, seni yakalamak isteyen silahlı kişiler) geldiğini gördüğün anda, beş saniye içinde, bütün bağlılıklarını terkedip ‘yürüye’bilecek durumda olmalısın.” —Bunu bir soyguncu ilkesi değil, bir yaşam ilkesi olarak alırsak, “Kendine aykırı bulduğun bir yeri hemen terkedebilir durumda olmalısın” diye ‘çevire’biliriz. Ben galiba buna benzer bir ilke uyguladım, yaşamımda: İsteyerek, hatta ‘seve seve’ girdiğim; ama, bir noktasında, kendime aykırı olduğunu, o hale geldiğini gördüğüm her bir ‘yer’i (pek öyle, “beş saniye içinde’ olmasa da) terkettim, ‘yürü’düm… Yani, amaç, “yola çıkmak/yol almak” değildi; “yerleşik” kalamamaktı—yoksa, çok ‘evcil’ bir adamımdır…
Yürümekten yorulduğunuz oldu mu hiç?
Hem de nasıl—yorgunluk, bezginlik, bıkkınlık belki en sık yaşadığım yaşantılardır; ama, hep, “kendimi ensemden tutup kaldıra”cak gücü buldum kendimde şimdiye dek—şimdiden sonra, bilmem…

KaynakKarınca

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN EYLÜL SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol