3 Mart 2004’te çalışanı olduğu Devrimci Hareket dergisinden çıktığı esnada başından susturuculu silahla vurularak katledilen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Önder Babat, katledilişinin 17’nci yıldönümünde anıldı.
17 yıl önce bugün, İstiklal Caddesi İmam Adnan Sokak’taki Devrimci Hareket dergi bürosundan çıktığı esnada katledilen üniversite öğrencisi Öndet Babat; vurulduğu saatte, vurulduğu yerde anıldı. Anmaya Babat’ın yoldaşlarının yanı sıra Emekçi Hareket Partisi (EHP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) İstanbul İl Örgütü, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Gençlik Komünleri, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Öğrenci Faaliyeti ve Kaldıraç da katıldı.
Önder Babat vurulduğu esnada yanında bulunan arkadaşı Burak Yücel, anma eyleminde yaptığı konuşmada, 17 yıldır sürdürülen adalet mücadelesine ve Babat’ın öldürülmesinin devlet tarafından aydınlatılmadığına vurgu yaptı. Yücel, şunları kaydetti:
“Önder Babat’ın arkadaşları, ailesi ve yoldaşları olarak tam 17 senedir bu sokakta adalet arıyoruz. 17 senedir bu sokaktan bu ülkeyi yönetenlere, yargı makamlarına sesleniyoruz: Önder Babat için adalet diyoruz, Önder’in katilini bulun ve yargı önüne çıkartın diyoruz. Önder Babat vurulduğu anda yanında olan arkadaşı olarak sizlere bu 17 sene içerisinde neler yaşadığımızı anlatmak istiyorum.
17 yıldır delil araştırması yok, dava açılmadı
“Önder Babat, çalışanı olduğu Devrimci Hareket dergisinin bu sokaktaki bürosundan çıktığı sırada, tam bu noktada vuruldu. O günden bugüne bu sokakta bir tane bile delil araştırması yapıldı; bir kamera kaydına bakılmadı; herhangi bir şüpheli şahıs bulunmadı; bir kamu davası açılmadı. Türkiye’de Önder Babat’ın ailesinin ve yakınlarının hukuki bir süreç başlatabilmesine asla imkan tanınmadı. Önder Babat cinayeti faili meçhul bir cinayet olarak bugünlere getirildi. Tam 17 yıldır bu cinayeti örtbas etmek için yandaş/havuz medyası manipülasyona, yalana dolana dayalı pek çok haber yaptı. Adli merciler tarafından Önder’in başına taş düştüğü iddia edildi. Fakat yapılan otopside Önder’in başından 9 mm’lik bir mermi çekirdeği çıktı. Sonrasında faili meçhul dosya olarak kapatılan dosya, AİHM’de açıldı. Türkiye devleti, Önder’in ailesine tazminat ödemek durumunda kaldı.
“Adalet isteyenler milyonlarız”
“Fakat bu memlekette, 24 yaşında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisinin katili bulunamadı; adalet sağlanamadı. Bugünlerde memlekette insan hakları reformu konuşuluyor, insan hakları atılımları konuşuluyor. Tam 17 senedir her sene 3 Mart’ta bu sokakta adalet arayan bizler gibi bu ülkede on binlerce, yüz binlerce insan var. Berkin Elvan’lar, Ceylan Önkol’lar, Soma’da katledilen 301 madenci, Ermenek’te haklarını alamayan maden işçileri var. Milyonlar olarak bu ülkede adalet istiyoruz. Bu ülkede insan hakları da adalet de eşitlik de özgürlük de insanca bir yaşam da gökten zembille inmeyecek. Bu ülkenin emekçileri, işçileri, üretenleri adaleti, eşitliği, insan haklarını omuz omuza kazanacaklar.”
“Önder’in mücadelesini biz tamamlayacağız”
Yücel’in ardından, Önder Babat’ın öğrencisi olduğu İstanbul Üniversitesi’nin öğrencisi Elif Üçerli bir konuşma yaptı. Üçerli, İstanbul Üniversitesi’nde yapılan anmalara dönük polis saldırılarını hatırlatarak “Önder’e yarım bıraktırdıkları mücadeleyi biz tamamlayacağız.” mesajı verdi.
İstanbul Üniversitesi öğrencisi Büşra Islak’ın okuduğu basın metninde ise şu ifadelere yer verildi:
“Yoldaşımız Önder Babat, bundan tam 17 yıl önce bu sokakta, Devrimci Hareket Dergisi’nin bürosunun önünde vurularak katledildi. O günden bugüne, onu katledenleri saklamak, olayı karanlıkta bırakmak ve gerçekliği karartmak adına her şey yapıldı. Vurulduğu sokakta bir tane bile delil toplanmadı, burjuva medyasında olayı çarpıtan haberler yaptırıldı, otopsi işlemi engellenmek istendi, bir kamu davası açılması organize bir biçimde engellendi, Önder Babat’ın katilinin bulunmasını isteyenlere kelepçe vuruldu, işkenceye maruz kaldı. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin Beyazıt Meydanı’nda Önder için dile getirmek istedikleri adalet talebi yasaklandı, öğrenciler gözaltına alındı.
“Kişi olarak Önder seçilmiş olsa da esas hedef tüm antiemperyalistleri, devrimcileri ve yurtseverleri idi”
Önder Babat, emperyalizmin halklara karşı suç işlemek üzere kurduğu NATO’nun İstanbul toplantısı öncesinde vuruldu. O gün kişi olarak Önder seçilmiş olsa da esas hedef bu ülkenin tüm anti-emperyalistleri ve yurtseverleri, devrimci ve ilerici muhalefeti idi. Aradan geçen 17 yıl içerisinde, egemenler ülkemizi emperyalizme bağımsızlık noktasında bir uçurumun kıyısına getirdiler. Halka ait kaynaklar emperyalist tekellere peşkeş çekildi, özelleştirme adı altında tüm birikimlerimiz heba edildi, gerek sanayi gerekse de tarımsal üretim bütünüyle dışa bağımlı hale getirildi. İşsizlik ve yoksulluk milyonları kasıp kavurur hale geldi. Halk kriz ve pandemi koşullarında ölüme terk edilirken patronlara özel yasalar, teşvikler ve vergi afları getirildi.
Bugün milyonlarca insanın, evlerine en temel gıda maddelerini bile alamadığı, emekçilerin ekonomik kriz sebebiyle intihar ettiği bir ülkede yaşıyoruz. ABD emperyalizmi ile işbirliği halinde Ortadoğu’da, Akdeniz’de ve Kafkasya’da savaş politikaları yürüten bir iktidarla karşı karşıyayız.
“Önder, bir avuç egemenin kendi iktidarları için milyonlarca insanın geleceğini çalmalarına hayır dediği için öldürüldü”
Önder Babat, ülkemiz topraklarında yaşayan halkların ve emekçilerin eşit, özgür ve insanca yaşamasını amaçlayan bir mücadelede ısrarcı olduğu için öldürüldü.
Önder, bir avuç egemenin kendi iktidarları için milyonlarca insanın geleceğini çalmalarına hayır dediği için öldürüldü.
Önder, işçilerin ‘iş kazaları’ adı altında katledildiği, pandemi bahanesiyle ücretinin ödenmediği, işten çıkarıldığı, asgari ücret adına asgari bir yaşama mahkum edildiği bu düzene karşı çıktığı için öldürüldü.
Önder öğrencilerin, gazetecilerin, akademisyenlerin, sanatçıların ve tüm halkın polis baskısıyla, hapishane tehdidiyle seslerinin kısılmasına karşı mücadele ettiği için öldürüldü.
Önder, her yıl yüzlerce kadının sokak ortasında öldürüldüğü, mahkemelerin katilleri aklamaktan başka bir işlevinin kalmadığı, takım elbise giymenin ceza indirimi almak için yeterli olduğu, ülkeyi yönetenlerin kadınları sürekli hedef gösterdikleri bu düzene karşı mücadele ettiği için öldürüldü.
Önder, derelerinin üzerine HES’lerin kurulduğu, kentlerin beton mezarlara dönüştüğü, ormanların tekellerinin hizmetine açıldığı, tarım üreticisinin banka kredileri ile zapt-u rapt altına alındığı, buğdayın, samanın dahi ithal edildiği bu düzene karşı, üretenlerin yöneten olacağı başka bir dünyayı savunduğu için öldürüldü.
Önder Babat’ı öldürerek yok edebileceğini sananlar ise kendi karanlıkları ile birlikte, tarihin tozlu raflarındaki yerlerini mutlaka alacaklar. Halkların hafızası, insanlık onuruna yaraşır bir dünya kurma mücadelesinde onurdan ve baş eğmemekten yana olanları da bu safın karşısında olanları da unutmayacak; yitirdiği her yoldaşı için hesap sorma bilincini diri tutacaktır.
“Vurulduğu günden bugüne dek, ne Önder’i bizden ayırabildiler ne de bizi Önder’den”
Vurulduğu günden bugüne dek, ne Önder’i bizden ayırabildiler ne de bizi Önder’den. Biz onunla, Gezi’de, Suruç’ta yitirdiğimiz arkadaşlarımızın yanında; Cumartesi Annelerimizin omuz başında; Beyazıt Meydanı’nda, Soma’da, 10 Ekim’de, Ankara Garı’nda hep birlikteydik. Yüreği devrim için atanlar olarak bugüne dek, “bir yarınlara gidenleri bir de yarınlar için direnenleri” asla unutmadık, unutturmayacağız.
Yolumuz uzun ve zorlu biliyoruz. Ama bu yolun doğru ve yürünebilir tek yol olduğunu da biliyoruz. Bedeli ne olursa olsun biz bu yolu yürüyeceğiz.
Son olarak 17 yılın ardından tekrar söz veriyoruz: Önder’