Sokağa çıkma yasakları döneminde “mizansen” görüntülerle gözaltına alınanlar arasında bulunan 3 çocuğun, o günden bu yana sistematik hak ihlaline maruz bırakıldıkları ortaya çıktı. Avukat Gulan Çağın Kaleli, çocukların cinsel istismardan tutuklu erkeklerle yan yana konulduğunu söyledi.
Sokağa çıkma yasakları döneminde Mardin’in Nusaybin ilçesinde 26 Mayıs 2016 tarihinde gözaltına alınan F.A, F.Ö. ve S.P. isimli üç çocuk, o tarihten bu yana yaşadıklarını avukat Gulan Çağın Kaleli’ye anlattı. Çocuklar, önce Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu, ardından Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi ve daha sonra Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.
Çocukların Nusaybin’in yıkılan bir mahallesinde gözaltına alınması asker ve polisler tarafından kurgulanarak kameraya alınmış, AKP’ye yakın medya tarafından da “gözaltına alınanlara iyi davranıldığı” şeklinde servis edilmişti.
Çocuklarla geçen hafta Sincan Cezaevi’nde görüşen Özgürlükçü Hukukçular Platformu’ndan avukat Gulan Çağın Kaleli, çocukların kendisine, “Nusaybin’de jandarma bize küfür ederek gözaltına aldı. Kameralar önünde bize iyi davranıldı; ancak kameraların kapatılması ardından kötü muamele başladı” dediğini kaydetti.
‘BİR HAFTA BOYUNCA NE YEMEK NE SU VERİLDİ’
Kaleli, çocuklardan S.P.’nin şu ifadelerini aktardı: “Nusaybin’de beni alır almaz kafama sert bir cisimle vurdular ve bilincimi kaybettim. Bir süre baygın kalmışım. Bu darbenin etkisiyle dişlerim de kırıldı. Bizi bir gün okulda tuttular. Devamlı olarak marşlar dinletiyorlardı. Marş sesini kapatınca da diğer arkadaşlarımıza yaptıkları işkencenin sesini dinletiyorlardı. Spor salonunda ters kelepçeyle bekledik. Burada bir hafta kaldık ve bir hafta boyunca ne yemek yiyebildik ne de doğru düzgün su içebildik.”
‘KIYAFETLERİMİZ ZORLA ÇIKARILDI’
Kaleli, spor salonunun ardından çocukların Nusaybin TEM şubeye götürüldüğünü belirterek, şunları söyledi: “Çocuklar, TEM’e getirilen doktorun kendilerini görmek istediğini ve çocuklardan soyunmalarını istediklerini anlattı. Çocuklar, ‘Kadın erkek karışığız. Kendimizi rahat hissetmiyoruz ve darp edildik. Yüzümüzdeki izlerden belli. Siz de görüyorsunuz bunu geçirebilirsiniz tutanağa’ dedi. O sırada Jandarma müdahale ediyor. Kız çocukları da dahil olmak üzere orada bulunan çocukların kıyafetleri Jandarma ve TEM polisleri tarafından zorla üzerlerinden çıkarılıyor. Çocuklar ‘Erkek arkadaşlarımızın yanında soyulduk. Erkek arkadaşlarımızla birlikte bizi bir odaya aldılar, üzerimizi kanlı olduğu için yıkanmanız gerekiyor dediler ve başımızdan aşağı su döktüler’ dedi. Doktor, çocukların yaşadıklarına tanıklık ediyor ama TEM’de ‘darp yoktur’ raporu hazırlıyor.”
TEHDİT EDİLDİLER
Kaleli, TEM Şube’ye çocukların ailelerinin geldiğini dile getirerek, “TEM’den bir polis, çocuklara ‘Biz sizi oradan aldık; ama buradan çıkışınız yok. Aileleriniz kapıda; ama onlara da burada olmadığınızı söyledik. Biz ancak bilgi verirsek sizin burada olduğunuzu bilecekler. Ya konuşacaksınız ya da buradan çıkamayacaksınız’ diye ifadeler kullanmış” dedi.
ÇIPLAK İŞKENCE!
Çocukların verdiği beyana göre, Nusaybin TEM şubede çıplak bir şekilde bekletildiklerini ifade eden Kaleli, şöyle devam etti: “Daha sonra çocuklar adliyeye mehter marşı eşliğinde götürülüyor. Sonrasında çocuklara ‘Ermeni p…’ diyerek ve daha birçok küfür ediyorlar. Çocuklar emniyette ifade vermemelerine rağmen savcı tarafından tutuklanmaya sevk ediliyor. Sorgu hakimliğinde dahi ifade vermeyen çocuklar apar topar tutuklanıyor. Çocukların bir kısmı farklı cezaevlerine giderken, bir kısmı Mardin Cezaevi’ne gönderiliyor.”
‘GARDİYANLAR TAHRİK ETMEYE ÇALIŞIYORDU’
Kaleli, tutuklanan çocukların 2016 yılının Ekim ayında Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildiği ve burada da çıplak aramaya maruz bırakıldıklarını söyledi. Çocukların daha sonra koğuşa alındıklarını dile getiren Kaleli, “Çocuklardan biri ‘ben odamda uyuyamıyordum’ dedi. Nedenini sorduğumda bana ‘Belli bir saatte odamıza geçebiliyorduk. Odamıza geçtiğimizde ise jandarma odamıza ışık tutuyordu. Sonra bize Nusaybin’de çekilen videonun sesini dinletiyorlardı. Bir sürü erkek gardiyan odaya giriyordu, bizi tahrik etmeye çalışıyorlardı’ cevabı verdi” diye anlattı.
‘DİLEKÇELER İŞLEME KONULMADI’
“Kadın personeller tarafından odalarının aranması gerekirken, inanılmaz güç gösterisiyle karşı karşıya kalıyorlar” diyen Kaleli, çocukların, “20-30 kişilik erkek gardiyan grubu giriyordu ve her seferinde küfürlere maruz kalıyorduk. ‘Buradan çıkamayacaksınız’ tehditlerine maruz kalıyorduk. Birkaç kez dilekçe yazdık, hatta savcıyla görüştük. İlk görüşmemizde savcı dinledi; ama bir şey olmaz diyerek geçiştiriyordu’ dediğini aktardı. Kaleli, tüm bu işkenceyi yaşayan çocukların savcılığa dilekçe verdiğini ancak işleme bile konulmadığını söyledi.
KARANLIK ODADA TERS KELEPÇEYLE İŞKENCE
Kaleli, Hatay Cezaevi’nde çocuklara askeri nizam ve ayakta sayımı dayatıldığını ve en son kişinin de “son baş efendim” demesine zorlandığını belirtti. Kaleli, çocukların buna tepki olarak seslerini duyurmak için koğuşun camlarını kırdığını ve ardından yeni bir kötü muameleye maruz kaldığını söyledi. Kaleli, “Cam kırma meselesi ardından yine kalabalık bir grupla çocuklar coplarla darp edilerek, karanlık oda dedikleri bölmelere alınıyorlar. Çocuklardan biri ‘Baş memur Murat ilk olarak o dövdü bizi. Değişik bir cop vardı ellerinde ve ortasından demir geçiyordu. Onlarla vurdular bacaklarıma. Bir gün boyunca ters kelepçe yemek ve su vermeden karanlık odada bizi bekletip dövdüler’ dedi. Çocuklar seslerini duyan kimi adli tutukların duruma tepki gösterdiğini ve sonuç alamadıkları için koğuşlarındaki yatakları ateşe verdiklerini anlattı. Ardından çocuklar kendi koğuşlarına alınıyor; ama yataklarını ateşe veren adli mahpuslar başka cezaevlerine sevk ediliyor” dedi.
‘CİNSEL İSTİSMARDAN YARGILANANLARIN ARASINA KONULMUŞ’
Kaleli, daha sonra çocukların bulunduğu koğuşun yanlarındaki koğuşlarına cinsel istismar ve taciz suçlarından yargılanan erkek tutukluların getirilmiş olduğunu ve bu kişilerin sözlü tacizine maruz kaldıklarını söyledi.
Karanlık odada darp edildikten sonra çocukların revire çıkmak istediğini, ardından doktorun koğuşa gardiyan ve müdürle geldiğini belirten Kaleli, çocukların “Kalabalık geldiler ve bizi tehdit ettiler. Sonra da, ‘bir şeyiniz yok değil mi?’ dediklerinde, korkudan ‘yok’ dedik. Doktor görmesine rağmen ‘darp yoktur’ kağıtlarını bize imzalattı” şeklinde beyanlarda bulunduğunu söyledi.
Kaleli, çocukların Sincan Cezaevi’ne sevkleri için de “Sevk sırasında hem fiziksel hem de psikolojik olarak işkence görmüş” dedi.
‘SORUMLULARIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ’
Çocukların hiçbir dilekçesinin kabul edilmediğini dile getiren Kaleli, çocukların da kabul edilmeyen dilekçeleri ortak alandaki kameralara tuttuğunu ve ellerinde delil olmasını sağlamaya çalıştıklarını belirtti. Görüşme yaptığı 3 çocuğun da yaşadıkları hakkında suç duyurusu yapılmasını istediğini ifade eden Kaleli, “Diğer cezaevlerine sevk edilen çocukların da beyanlarını aldıktan sonra o dönemde görevli olan doktorlar, infaz koruma memurları, cezaevi yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Cezaevindeki görüntülerin incelenmesini talep edeceğiz ve takipçisi olacağız” ifadelerinde bulundu.
Çocuklara uygulanan işkence ve kötü muamelenin insan haklarına aykırı olduğunun altını çizen Kaleli, uygulamalara, “Kişiye hüküm verirsiniz ya da vermezsiniz ancak kişiye işkence yapamazsınız. Gözaltına aldığınız, cezaevinde olduğu süre boyunca kişinin onuruna aykırı davranışta bulunamazsınız, o insanın insan olmaktan kaynaklı haklarını alamazsınız. Sağlık hakkı ihlal edilmiş. Bu da insan hakları ihlalidir. Sorumluların peşini bırakmayacağız” sözleriyle tepki gösterdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı