İstanbul’da yüzlerce kişi Nakba’nın 76. yıldönümünde, Filistin halkına yönelik süren soykırıma karşı Sirkeci’den Eminönü’ne yürüyüş gerçekleştirdi. Nakba Eylem Komitesi’nin çağrısıyla Sirkeci’de bulunan Büyük Postane önünde toplanan binlerce kişi “Nakba sürüyor, nehirden denize özgür Filistin için soykırımcı İsrail’le tüm ilişkiler kesilsin” pankartının arkasında yürüyüşe geçti.
Eylemde, “Nehirden Denize Özgür Filistin”, “Filistin’e özgürlük, İsrail’e boykot”, “Gemileri engelle ticareti kes”, “İşbirlikçi sermaye hesap verecek”, “Hamaset yetmez, ilişkiyi kes!”, “İşgalciler yenilecek, intifada kazanacak”, “Katil ABD, Ortadoğu’dan defol” sloganları atıldı.
Nakba Eylem Komitesi adına açıklamayı okuyan Nihle Kale Nakba’nn bitmediğini, tüm dünyanın gözü önünde toptan bir imhaya, soykırım saldırısına dönüştüğünü vurguladı. Açıklamada öne çıkanlar şu şekilde:
“Filistin direnişi yüzyılı aşkındır dimdik ayakta, yaşasın küresel intifada”
Tarihsel Filistin toprakları 1920’den bu yana, önce İngiliz mandasının ve onun himayesindeki Siyonist çetelerin, 1948’den itibaren de İsrail denilen ırkçı-işgalci-sömürgeci devletin saldırısına altında. O gün bugündür Filistin halkı toprağı, kültürü ve özgürlüğü için direniyor. Grevlerle, taşlarla, silahlı direnişle, sivil itaatsizlikle… Filistin, elindeki her türlü araçla binlerce yıllık anayurdunun kaderini işgalciye terk etmiyor. Tarih gösterdi ki, Nakba ne kadar şiddetliyse onu reddeden Filistin İntifadası da o denli azimli.
Filistin halkının sömürgeciliğe, işgale, ırk-ayrımcılığa ve yok olmaya karşı 100 yılı deviren direnişi, özgürlük ve adalet mücadelesi veren bütün halklar için ilham verici oldu. Bundandır ki Filistin mücadelesi, dün de bugün de dünyanın her yerinde halklar tarafından sahiplenildi, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı savaşın bayrağı oldu.”
“İşgal devleti ile tüm ilişkiler suç ortaklığıdır, tamamen kesilmelidir”
Filistin halkı, emperyalist odakların işgal devletine askeri ve siyasi desteğini etkisizleştirecek yöntem olarak, işgalci İsrail’i besleyen tüm kaynakların baskı altına alınarak işgalcinin yalnızlaştırılmasını görüyor. İsrail’e boykot ve tecrit talebini, Filistin halkının mücadelesini sahiplenen tüm toplumsal hareketlerin, siyasi kurumların, emek ve hak örgütlerinin, bilim ve sanat kurumlarının ilkesi haline getirmek için sesimizi yükseltmeliyiz.
İçinde yaşadığımız Türkiye’nin resmi makamları, kurulduğunu ilan ettiği andan itibaren işgal devletiyle yoğun ilişkiler geliştirdi. Bu ilişkiler, 90’lı yıllarda imzalanan askeri anlaşmalar ve serbest ticaret anlaşmalarıyla ivme kazandı. 2023’e geldiğimizde yapılan ticaretin hacmi 10 milyar dolara dayandı.
7 Ekim’den sonra başlayan Filistin’deki soykırım sürecinde, işgal devletinin savaş makinesini işler durumda tutacak her türlü lojistik kaynak Türkiye üzerinden akıtılmaya devam ederek soykırımda utanç verici bir rol oynandı. Geldiğimiz noktada sebatla sürdürülen “İsrail’le İlişkiler Kesilsin” mücadelesi ve toplumsal basıncın etkisiyle hükümet geçici olarak ticareti kesme kararı alarak suçunu telafi etmeye çalışıyor. Bu karar aynı zamanda işgal devletine karşı mücadelenin onurlu bir kazanımı olup, bu mücadelenin meşruiyetini pekiştirmiştir. Bu karar önemli olmakla birlikte, serbest ticaret anlaşmasının feshi ve işgal devletine ticari tecritle bitmediği müddetçe, anlamı ve etkisi geçici ve sınırlı olacaktır. Türkiye, El Aksa Tufanı öncesinde işgal devleti İsrail ile yaşadığı normalleşme kapsamında, Filistin halkına ait doğalgaz kaynaklarının İsrail tarafından çalınarak Avrupa’ya satılmasında önemli bir rol üstlenmeyi amaçlamıştır. Bu işbirliği ihtimaline karşı Türkiye, bu tür bir hırsızlık projesinde rol almayacağını açıkça ilan etmelidir.
“Bu mücadele Filistin toprağı özgür olana dek sürecektir”
Bu topraklarda Siyonizm’i hangi varlık biçimiyle olursa olsun barındırmayacağız! Biz bulunduğumuz her yerde, Filistin halkının başta Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı olmak üzere tüm tarihsel haklarına kavuşuncaya ve toprağında özgürce yaşama hakkını elde edinceye dek Filistin halkının direndiği gibi direneceğiz!
Filistin halkının tarihsel haklarına ulaşma mücadelesi zaferle sonuçlandığında; Arap, Yahudi, Hıristiyan tüm unsurlarıyla Filistin toprağı özgürleşecek. Bu zafer, aynı zamanda baskı ve sömürüye karşı direnen tüm halkların zaferi olacaktır.
Filistin İntifadası zafere ulaşacak ve Filistinliler anayurduna, zeytin ağaçlarına kavuşacak. Filistin’in kadim sokaklarını kimyasal silahların, ölü bedenlerin kokusu değil kekik ve portakalların kokusu dolduracak.