Kürt sanatçılar başta olmak üzere iktidar yandaşı olmayan birçok sanatçının müzik etkinlikleri vali ve kaymakamlık kararlarıyla yasaklanıyor. Yasaklardan en çok etkilenenlerin başında Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde çalışmalarının sürdüren sanatçılar geliyor. MKM’nin 6 Ekim 2021’de Bostancı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirmek istediği 30’uncu yıl etkinliği Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Yasak kararına karşı hukuki süreç başlayan MKM’yi haklı bulan mahkeme, kaymakamlığın kararını iptal etti.
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok: “Tüm toplum katkı sunmalı”
Kararın tüm Türkiye’de emsal oluşturması açısından önemli olduğunun altını çizen Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok, bu mücadeleye sadece Kürtlerin değil, tüm toplumun katkı sunması gerektiğinin vurguladı.
“Biz bu davayı bir pilot dava yapmaya karar vedik”
MKM’nin Türkiye’nin en büyük Kürt sanat kurumu olduğunu ifade eden Ok, 30’uncu yıl buluşmasındaki kutlama için dünyanın birçok yerinden Kürt sanatçıların katılım göstermek için İstanbul’a geldiğini söyledi. Kadıköy Kaymakamlığı’nın buluşmayı “şiddet ve örgüt propagandası olabilir” iddiasıyla iptal ettiğini hatırlatan Ok, “Ayrıca kaymakamlık iptal konusunda Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) paylaşımını da gerekçe gösterdi. Bizde şu noktada davaya karar verdik: Son yıllarda özellikle Kürt müziğine yönelik artarak devam eden bir baskı var. İstanbul’da neredeyse Kürtlere konser yaptırmıyorlar. Mem Ararat, MKM konserleri iptal edildi. Biz bu davayı aslında bir pilot dava yapmaya karar verdik. Çünkü şu ana kadar açılmış dava da söz konusu değil. Biz bunu bir pilot dava olarak düşünüp, Kadıköy Kaymakamlığı’na bir başvuru yaptık. Bu kararınızı geri alın diye. Onlarda ret edince, biz de İstanbul İdare Mahkemesi’ne, Kadıköy Kaymakamlığı’nın verdiği kararın ifade özgürlüğü ve sanat yapma hakkına aykırı olduğu gerekçesiyle dava açtık” ifadelerini kullandı.
Kararın iptal gerekçeleri
Kararın sadece Kürt müziğini ve sanatını ilgilendiren bir karar olmadığını belirten Ok, bu kararın ülkedeki tüm sanatçıları ilgilendirdiğini söyledi. Mahkemenin iptal kararı için iki gerekçe sunduğuna dikkat çeken Ok, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mahkeme, birincisi Kadıköy Kaymakamlığı’nın bu konserde şiddet olacağı konusunda bir somut veri sunmadığını ifade etti. Sadece polis istihbaratı var. Onun dışında herhangi bir veri sunmamışlar. İkincisi de ifade özgürlüğüydü. Sanat yapmanın toplumun her kesimin hakkı olduğunu, herkesin önceden izin almaksızın bir araya gelinebileceğini, toplantı yapabileceğini, kaymakamlıklar ve valilikler engellerken ifade özgürlüğüne ve Anayasaya dikkat etmeleri gerektiğini, keyfi olarak hiçbir konserin engellenemeyeceğini ifade eden bir karar çıktı.”
“Konserler yasaklanıyor, hiç birisi de dava açmıyor”
Pilot olarak davanın başarılı olduğunu vurgulayan Ok, bu kararın Kürt müziği açısından önemli olduğunu dile getirdi. Ok, “Büyük olasılıkla Kadıköy Kaymakamlığı bu kararı temyiz edecektir. Elbette biz de edeceğiz. Çünkü manevi tazminat isteğimizi kabul etmediler. Ama son yıllarda Hadise konserinden Gülşen konserine, Mem Ararat konserinden MKM konserine geniş bir yelpazede farklı kimliklere, yaşam tarzlarına sahip kadın sanatçıların, LGBTİ+ sanatçıların konserleri iptal ediliyor. Bunların hiç birisi de dava açmıyor. Kürt sanatçılar bunu ilk defa yaptılar. İlk yasaklamalara maruz kalan Kürt sanatçılar, ilk mücadele eden yine Kürt sanatçıları oldu. Kürt sanatçılar sayesinde çıkan bu karar, Türkiye’de sanat yapan herkesi ilgilendiren ve herkesin önünü açan bir karar oldu” diye belirtti.
“İfade özgürlüğü için mücadele sokakta olduğu kadar hukuki yollarda yapılmalı”
Emsal bir karar olarak önemli olduğunun altını çizen Ok, yasaklanan bütün konserler için dava açılması çağrısında bulundu. “Hukukun çalışmadığı bir izlenim var” diyen Ok, bunun doğru olduğunu ancak hukukun bir şekilde “muhakkak” geri döndüğünü ifade etti. Ok, “Biz bu İdare Mahkemesi’nden karar almasaydık, Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) alacaktık, oradan almasaydık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) alacaktık. Bir şekilde bu yasal işlemi başlatmak gerekir. Çünkü ifade özgürlüğü ile ilgili mücadele sokakta yapıldığı kadar, hukuki yollarla da yapılması gerekiyor. Bu anlamda Kürt sanatçılar Türkiye’deki müziğin önünü açtı diyebiliriz” ifadelerinde bulundu.
Kaymakamlığın Cumartesi Anneleri örneği
Bu kararın kaymakamlıklar tarafından uygulanamayacağını söyleyen Ok, şunları söyledi:
“Örneğin Cumartesi Anneleri’nde olduğu gibi. AYM kararı olmasına rağmen her hafta Cumartesi Anneleri engelleniyor. Ama bu bir şekilde duracak. Bir yerde sistem hukuka dönmek zorunda. Bu yüzden hemen sonuç almayı değil, orta ya da uzun vadede sonuç almayı planlamak lazım. Bu karar Türkiye’deki müziğin önünü açtı. Pratik olarak belki uygulanmayabilir. Aynı zamanda bu karar artık her hukuksuzluğa karşı dava açma, suç duyurusunda bulunma motivasyonunu artıran bir karardır.”
“Baskıler Kürtler üzerinden yayılıyor”
“Türkiye’de genelde hak ve özgürlükler konusunda baskılar Kürtlerden başlıyor” diyen Ok, Kürt toplumu üzerinden baskıların da Türkiye’ye yayıldığını vurguladı. Ok, “Bunu faili meçhullerde, öğretmenlerde, sendikalarda, sokağa çıkma yasaklarında, seçimlerde gördük. Burada da böyle oldu. Önce Kürt müziğine yönelik baskılar, yasaklar oluştu. Batı kamuoyu bununla ilgilenmedi ama şu an Türkiye’nin her yerinde yasaklamalar var. Ve bu işin güzel tarafı bu yasaklara karşı ilk mücadele eden de Kürtler oldu. Bu aynı zamanda Türkiye’deki sanat camiası için bir ön açmadır. Burada yapılması gereken sanatçıların da bu hukuki ve demokratik mücadeleye katkı sağlamalarıdır. Çünkü bu yasaklar ancak bir arada olunca ortadan kalkar. Bu mücadeleye sadece Kürtlerin değil, tüm Türkiye toplumunun katkı sağlaması gerekir” dedi.