TTB ve TMMOB başta olmak üzere iktidar uzun süredir meslek örgütlerinin yapısında değişiklik yapmak için adımlar atıyor. Bazı hukuksal değişiklikler olsa da mevcut anayasa meslek örgütlerinin tamamen iktidar kontrolüne engel hükümler içeriyor.
İlk düzenleme Gezi’nin ardından geldi
Sivil toplum kuruluşlarına ve meslek örgütlerine yönelik ilk hamle Gezi protestolarının hemen ardından geldi. 2013 yılında TBMM Genel Kurulu’nda torba yasa teklifi görüşmeleri sırasında kabul edilen önergeyle, TMMOB’un harita, plan, etüt ve projelerine belli ücret karşılığında vize verme yetkisi Çevre Bakanlığı’na verildi.
2013 sonrasında meslek örgütlerine karşı hükümetten sert söylemler dile getirilmeye devam edilse de fiili müdahale için hukuki altyapı 2018’den sonra geldi. .
15 Temmuz tarihli kararname ile denetleme yetkisi DDK’ya verildi
2018 yılında önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Türk Tabipleri Birliği’nin kapısına kilit vurulması gerektiğini söyledi. Bahçeli’nin bu sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliği gibi örgütlerin başında geçen “Türk ve Türkiye” ifadelerinin hızla çıkarılması gerektiği yönünde açıklamalar yaptı. Ardından da bu kurumların tamamen kaldırılıp yeniden oluşumunun sağlanması için Bakanlar Kurulu’nun gerekli adımları atacağını duyurdu. Ardından da Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) meslek örgütlerini denetleme yetkisini genişleten kararname geldi. Erdoğan’ın 15 Temmuz 2018’de imzaladığı 5 numaralı kararname ile DDK’ya meslek kuruluşları, her düzeydeki işçi ve işveren sendikaları, kamuya yararlı dernekler, vakıflar ve iştirakleri ile kooperatiflerin denetlenmesi ve idari soruşturma açabilmesi yetkisi verildi.
Kararname ile ayrıca denetleme sürecinde DDK’ya her kademe ve rütbedeki görevli için görevden uzaklaştırma tedbiri uygulama yetkisi de tanındı.
Çoklu baro
2018’deki kararname ile DDK’nın meslek örgütleri üzerindeki etkisi artırılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle 2020 yılında, bu kurumlara karşı başka adımların daha atılması çağrısını yineledi.
Bunun yansıması Çoklu Baro sistemi oldu. Temmuz 2020’de AKP ve MHP milletvekillerinin imzasını taşıyan Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun önce TBMM’de görüşüldü ve kısa süre sonra Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yeni kanunla, avukat sayısı 5 binden fazla olan illerde asgari 2 bin avukatla yeni baro kurulabilmesinin önü açıldı. Ancak hukuk dernekleri, avukatlardan gerekli 2 bin imzayı toplayamadı.
TTB yine hedefte
AKP ve MHP, üzerinde çalıştığı TTB’nin yapısına ilişkin yasal değişikliği Covid-19 pandemisi nedeniyle rafa kaldırmıştı. Ancak ‘Çoklu baro’ düzenlemesinin hayata geçirilmesinden birkaç ay sonra TTB’nin Covid-19 verilerine ilişkin yaptığı açıklamaların ardından yine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hedefi oldu. Bahçeli bir kez daha TTB’nin kapatılmasını istedi, Erdoğan da TTB için “terörle iç içe” ifadesini kullandı. Ve rafa kaldırılan değişiklikler TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasının ardından tekrar gündeme taşındı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “TTB ve TMOBB odalarıyla ilgili yeni bir hazırlık yapıyoruz. Yeni düzenleme başladı, kabineye arz edilecek” dedi.
Meslek örgütlerinin varlığı anayasal güvence altında
Yapılacak düzenlemenin detayları açıklanmadı ancak hukukçulara göre yapısal değişiklik için Anayasa değişikliği gerekiyor. Meslek örgütlerinin yapısını belirleyen Anayasa’nın 135’inci maddesi şöyle:
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.
Meslek örgütleriyse Anayasa’nın 135. Maddesinden gücünü alan ve bu kanuna göre kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları “devlet hiyerarşisi altında bulunmayan özerk kuruluşlar” olarak düzenlendi.
Peki, AKP-MHP ittifakı ve Adalet Bakanı Bozdağ’ın açıklamalarına meslek örgütleri ne diyor?
Konuyla ilgili Artı Gerçek’e konuşan TMOBB Başkanı Emin Koramaz da Anayasa’nın bu maddesine atıf yaptı. Meslek örgütlerinin ‘devlet hiyerarşisi altında bulunmayan özerk kuruluşlar’ olarak düzenlendiğinin altını çizen Koramaz bu nedenle kurumlarının kapatılmayacağını söyledi.
“Mücadeleyi sürdüreceğiz”
Son dönemde artan baskıların nedeninin de iktidara yönelik eleştirel tutumları olduğunu belirten Koramaz şöyle konuştu:
“2020 yılında baroların yeniden yapılandırıldı şimdi ise TTB tartışmalarının ardından yeniden TMOBB’yi hedef aldılar. İktidarın birçok çalışmasına karşı çıktığımız için AKP’nin hedefindeyiz. Zaten hedef olmamamız şaşırtıcı olurdu. Hiç de garipsemiyoruz. Geçmiş dönemde bu tür saldırılara karşı toplumsal muhalefeti ve üyelerimizi yanımıza alarak bu tür saldırıları anlatmaya çalıştık. Buna karşı bir karşı duruş gerçekleştirdik, bu dönemde de aynı mücadeleyi sürdüreceğiz”
TTB’ye kayyum atanabilir mi?
Şebnem Korur Fincancı’nın başkanlık görevine son verilmesi talebiyle açılan dava ile TTB’ye kayyım atanma olasılığı da gündeme gelen tartışmalardan.
TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Adalet Çıbık da anayasanın 135’inci maddesini hatırlattı. Çıbık ayrıca TTB’nin 6023 sayılı kendisine ait yasası olan bir meslek örgütü olduğunun altını çizdi ve “TTB’ye kayyım atanabilir mi?” sorusunaysa şöyle yanıt verdi:
“Bir meslek örgütüne kayyım atanması mümkün değildir. Bizim merkez konsey başkanımız ayrı yönetimimiz ayrı seçilmiyor. Bizim yönetimimiz birlikte seçilir ve merkez konseyi olarak görevlendirme yaparız. Bununla ilgili avukatlarımız hukuki süreci incelediler. Ama bununla ilgili avukatlarımız gerekli düzenlemeyi yapıyor. Bizim yasamıza göre görevden alma ya da görevden almanın yasada belirlenmiş şartları var. O yasaya göre bir ay içinde odalardan seçilmiş büyük kongre delegelerinden beş kişi belirleniyor, o beş kişi de tekrar seçime gidiyor. Önceki seçimde olan merkez konsey delegeleri yine aynı şekilde oy kullanıyor.”
Geçmiş yıllarda da benzer söylemlerle mücadele ettiklerini söyleyen Çıbık, yine kazananın kendilerini olacağını sözlerine ekledi.
Hükümetin meslek örgütlerine yönelik yaklaşık 10 yıldır belli aralıklarla gündeme getirdiği yapısal değişiklik söylemlerini değerlendiren meslek örgütleri temsilcilerine göre kapatılmaları yönündeki söylemler hayata geçirilmeyecek. Nedeni ise meslek örgütlerinin anayasal güvence altına alınmış olmaları.