Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında sabah saatlerinde Payîz Pîrtuk adlı kitapçıya ve Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği’ne (MED-DER) baskın düzenlendi.
Payîz Pirtûk’ta 409 kitap ve 144 dergiye el konuldu
Saat 05.00’da başlayan ve saat 10.00’da biten aramada, haklarında toplatma kararı bulunmadığı halde Aryen, Aram, Sitav, J&J yayınlarına ait birçok kitaba el konuldu. El konulan kitap sayısının 409, dergi sayısının ise 144 olduğu öğrenildi. Kitaplarda “örgüt propagandası yapıldığı” ve “örgütün düşüncelerinin benimsendiği” iddia edildi. Yeni Yaşam ve Xwebûn gazetelerinin bazı sayılarının yanı sıra, cezaevinden gelen mektuplar, Jineolojî ve Demokratik Modernite dergilerine de el konulduğu öğrenildi. Soruşturma kapsamında Payîz Pîrtuk’un sahibi Cihat Güney gözaltına alındı.
ANKA’ya baskın
Soruşturma kapsamında Rezan’a (Bağlar) ilçesine bağlı Bağcılar Mahallesi’nde çok dilli eğitim ve sanat atölyeleri düzenleyen Anka Dil ve Sanat Eğitim Kooperatifi’ne de baskın yapıldı. Yapılan baskında kooperatifte bulunan bilgisayarların hard-disklerine el konulduğu belirtildi.
Med-Der’e de baskın
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında sabah saatlerinde Amed’de Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) ile Payîz Pirtûk adlı kitapçıya sabah saatlerinde polisler tarafından baskın düzenlendi. Dernek binasında 3 saate yakın bir süre arama yapıldı. Kürtçe dil eğitim kitapları, dergiler ve derneğin bilgisayarlarının hard disklerine el konuldu. Dernek araması sırasında herhangi bir avukatın olmadığı öğrenildi.
Soruşturma kapsamında çok sayıda kişi hakkında gözaltı kararı bulunuyor. Dosyada “gizlilik” kararı olduğu ve gözaltına alınanlara 24 saat avukat kısıtlılığı getirildiği öğrenildi. Soruşturmanın, bugüne kadar yüzlerce kişi hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunan itirafçı Ümit Akbıyık ile bir gizli tanık üzerinden başlatıldığı bildirildi. Ayrıca soruşturmanın 2022 yılında başlatıldığı bilgisine ulaşıldı.
MED-DER, uzun yıllardır Kürtçenin Kurmancî ve Kirmanckî lehçelerinde dil dersleri veriyor.
Gözaltındaki isimler
Gözaltına alınan ve isimleri netleşen isimler şöyle: MED-DER Eşbaşkanları Mehmet Remzi Azizoğlu ve Şükran Yakut, Ramazan Holat, Rıfat Ronî, Dilan Güvenç, Nazan Çelik, Rezan Aktulum, Beritan Gurbet Orak, Berivan Duman, Ayhan Karatekin, Cihat Güney, Mehmet Salih Öngün, İlyas Gün, Hebun Yağmur, Mine Karakaş, Jin Art Huner yöneticisi Belkısa Süleymanoğlu Bitkin, Fatma İgin ve Rabia Karayıl.
MED-DER’e baskın protesto edildi: Dilimiz için direneceğiz
MED-DER ve Payîz Pirtûk’a yönelik baskınlara ilişkin yapılan açıklamada konuşan DEM Parti Milletvekili Serhat Eren, “Eğitmenlerimiz gözaltında olabilir ama bizim kurumlarımız çalışansız kalmaz. Her Kürt bir öğretmendir, çalışandır” dedi. Polis baskını, MED-DER öncülüğünde dernek binası önünde yapılan açıklamayla protesto edildi.
Açıklamaya, kentte bulunan sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Ellerinde “Özgür dil, özgür toplum” yazılı lolipop taşıyan katılımcılar, üzerinde “Ziman xwebûn e/Dilimiz varlığımızdır” yazılı tişörtler giydi. “Her zaman Kürtçe, her yerde Kürtçe” pankartının açıldığı açıklama da, “Be ziman jiyan nabe/Dilsiz yaşam olmaz”, “Bijî zimane Kurdi/Yaşasın Kürt dili” ve “Zimane me rumeta me ye/Dilimiz namusumuzdur” sloganları atıldı.
Yaray: Kürtlerin sesini kısamazsınız
İlk olarak konuşan DBP Amed il Eşbaşkanı Sultan Yaray, sözlerine baskınları kınayarak başladı. Tüm saldırılara karşı Kürt halkının varlığından vazgeçmediğini dile getiren Yaray, “Kürt halkının başına gelmeyen kalmadı. Ama yine de Kürt halkı varlığından vazgeçmedi. Bütün dünya Kürt halkı üzerindeki baskıları görsün. 2 milyon çocuk eğitime başladı. Çocuklar kendi diliyle eğitime başlayamadı. Kürtler, yüz yıl önceki Kürt değil. Kürtleri korkuyla sindiremezsiniz. Kürtler ölümden korkmadı, her zaman diline sahip çıktı. Dil eğitimi veren bütün arkadaşlarımızı gözaltına aldılar. İyi bilsinler biz dilimizle, kimliğimizle varız. Kimse bizi özgürlük isteğimizden vazgeçiremez” tepkisinde bulundu.
Saldırıların PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle doğrudan bağlantısı olduğunu dile getiren Yaray, “Abdullah Öcalan şahsında Kürtlerin sesini kısmak istiyorlar. Ama Kürtlerin sesini kısamazsınız” dedi.
“Mücadelemizi daha da yükselteceğiz”
Açıklamayı okuyan MED-DER çalışanı Mehmet Asena, saldırıların Kürt halkına diline, kültürüne, kimliğine ve değerlerine, anadilde eğitim isteğine, Kürt dilinin statüsüne, tüm tarihi değerlerine karşı gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Asena, “AKP-MHP faşist iktidarı iyi bilsin ki, bu saldırılara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kürt dili, kimliğimizdir. Kırmızıçizgimizdir. Kürt dili insanlık dilidir. Bugüne kadar birçok kültüre kaynak olmuş. O yüzden Kürt diline saldırılar sadece Kürtlere karşı değil, insanlığa karşıdır. Kürt kurumlarına saldırarak, Kürt dilini ortadan kaldırmak istiyorlar. İyi bilinsin ki, Kürtler olarak onlarca yıldır dilimizin özgürlüğü için büyük bir mücadele veriyoruz. Hiçbir zaman boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Mücadelemizi daha da yükselteceğiz. Bedeli ne olursa olsun, Kürt dilinin eğitim dili olana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“Saldırılar tecritle bağlantılı”
Gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısında bulunan Asena, “Kürt dili önündeki engelleri kaldırın. Kürt dilinin eğitim dili olması için ne gerekirse yapın. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırın. Özel olarak bütün halklarımıza, kurumlarımıza, aydınlara, yurtseverlere, demokratlara, vicdan sahiplerine sesleniyoruz: Seferberlikle Kürt dil mücadelesini yükseltelim. Kürt dili için her yeri eğitim yeri yapalım. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle bu saldırılar bağlantılı. Bu yüzden her yerde mücadelemizi yükseltelim, genişletelim. Kürt dili varlığımızdır” ifadelerini kullandı.
“Kürt dilini asimile edemediler”
Son olarak konuşan DEM Parti Amed Milletvekili Serhat Eren, “Kürt diline düşmanlık yapan, kendi diline de düşmanlık yapıyor. Gözleri o kadar kararmış ki kendi diline de düşmanlık ediyorlar. Bu saldırıların nedenini iyi biliyoruz. Bu saldırılarının nedeni Kürt düşmanlığıdır, Kürt dili düşmanlığıdır. Kürt dili toplumda konuşulsun istemiyorlar. Kürt dilinde eğitim olsun istemiyorlar. Hiçbir yerde Kürtçe konuşulsun istemiyorlar. Bu coğrafyada birçok dili asimile ettiler ama ne yaptılarsa Kürt dilini asimile edemediler. Bu nefretleri, hırsları ondan geliyor. Kurumlarımıza saldırmalarını kabul etmiyoruz. Kürt dili, Kürt halkının varlığıdır. Kürt halkının varlığına saldırıyorsunuz. Dilimize sahip çıkacağız. Kürt diline saldıramayacaksınız. Bir Kürt kalana kadar, Kürt dili toplumda yerini bulacak. Kürt dili eğitim dili olmadan sesimizi kısmayacağız, direneceğiz. Başımızı yüz yıldır eğmedik, eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Her Kürt bir öğretmendir”
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ses çıkarılmadıkça toplumun her alanına yayıldığına dikkat çeken Eren, bu saldırılarla tek hedefin Kürtler olmadığını, Türkiye halklarının da bu saldırıların hedefinde olduğunu belirterek, sıra onlara gelmeden Türkiye’deki kurumların, siyasi partilerin de tecride tepki göstermesi gerektiğini vurguladı.
MED-DER eğitmenlerinin, çalışanlarının tümünün gözaltına alındığını hatırlatan Eren, “Hocalarımız gözaltında olabilir ama bizim kurumlarımız çalışansız kalmaz. Her Kürt bir öğretmendir, çalışandır. O yüzden onlardan aldığımız bayrak asla yere düşmeyecek. Biz her zaman o bayrağı yükselteceğiz, dilimiz için direneceğiz” diye kaydetti.
Açıklama oturma eylemiyle son buldu. Açıklama sonunda MED-DER’e yönelik baskıları protesto etmek için Şêx Seîd (Dağkapı) Meydanı’nda akşam saat 17.30’da da bir açıklama yapılacağı duyuruldu.