10.1 C
İstanbul
24 Nisan Perşembe, 2025
spot_img

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır: Kimlik gerilimi değil sınıfsal gerilim yükseliyor

KONDA araştırmasına göre AKP’deki çözülme dindarlıkla ilgili değil, yoksullukla ilgili. Yine araştırmaya göre önümüzdeki dönemi kimlik gerilimleri değil sınıfsal gerilimler belirleyecek.

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın paylaştığı verilere göre Türkiye’de insan haklarını en fazla siyasetçiler ihlal ediyor. Onu medya ve mahkemeler izliyor. Araştırmaya katılanlar Türkiye’de en çok kadınların, yoksulların, Kütlerin ve gençlerin haklarının ihlal edildiğini düşünüyor. “Toplumun bilgisi eksik olsa bile işin suçlusunun kim olduğunu bildiği açık” diyen Ağırdır son 10 yılda gördüğümüzün aksine önümüzdeki dönemi kimlik gerilimleri değil sınıfsal gerilimler belirleyecek. AKP’deki çözülmenin tam da bununla ilgili olduğuna vurgu yapan Ağırdır, AKP’deki çözülme dindarlıkla ilgili değil, yoksullukla ilgili” diyor.

Türkiye’de en çok kadınların, yoksulların, Kütlerin ve gençlerin haklarının ihlal ediliyor

İsveç merkezli uluslararası insan hakları örgütü Civil Rights Defenders, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla önemli bir araştırma paylaştı: ‘Türkiye Toplumunda İnsan Hakları Algısı ve Farkındalığı’. KONDA tarafından 31 ilde ve toplam 2 bin 402 kişinin yüz yüze katılımıyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları çarpıcı veriler içeriyor. Beyoğlu’nda paylaşılan araştırma verilerini KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır aktardı.

Önce Araştırmadan bazı veriler aktaralım:

Araştırmanın sonuçlarına göre insan hakları kavramı vatandaşlar tarafından ilk olarak ‘eşitlik’ ile ilişkilendiriliyor. İnsan haklarını tanımlamak için en fazla başvurulan diğer iki kavramın ise sırayla ‘yaşam hakkı’ ve ‘özgürlük’.

Araştırmada görüşülen kişiler kendileri için en önemli üç insan hakkı nedir sorusuna en çok verilen üç yanıt sırasıyla şöyle: Yaşama hakkı, ifade ve düşüne özgürlüğü ve kadın hakları. Bu başlıkta dikkat çeken bir başka olgu ise katılımcıların örgütlenme hakkı, toplantı ve gösteri hakkı ile protesto hakkı seçeneklerini en az tercih etmeleri.

Araştırmaya katılanlar Türkiye’de en çok kadınların, yoksulların, Kütlerin ve gençlerin haklarının ihlal edildiğini düşünüyor.

Haksızlığa en fazla kadınlar uğruyor

Araştırmanı ortaya koyduğu sonuçları toplumun yarısının Türkiye’de en fazla kadınların haksızlığa uğradığını düşündüğünü gösteriyor.

Araştırmaya göre her 100 kişiden 36’sı Türkiye’den insanların cinsiyetinden, 33’ü siyasi tercihinden dolayı, 28’i etnik kimliğinden, yüzde 27’si sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı ayrımcılığa uğradığını düşünüyor.

Araştırmaya katılan her 10 kişiden 4’ü insanların din veya mezhebinden dolayı ayrımcılığa uğradığını düşünüyor.

En fazla LGBT’lerin haksızlığa uğradığını düşünenlerin oranı ise yüzde 14. Zaten toplumun yüzde 50’si kendini LGBT’lere uzak hissettiğini açıkça söylüyor.

Sorumlu net: siyasetçiler, medya, mahkemeler

Türkiye’de hangi grupların insan haklarını ihlal ettiğine dair soruya siyasetçiler diyenler yüzde 56, medya diyenler yüzde 32 ve mahkemeler diyenler yüzde 21, erkekler diyenler yüzdee 18, şirketler diyenler ise yüzde 16. Ağırdır bu verileri açıklarken, “Toplumun bilgisi eksik olsa bile işin suçlusunun kim olduğunu bildiği açık” diyor.

Araştırmaya katılan vatandaşların yüzde 38’i Türkiye’nin insan hakları alanında bir ilerleme kaydedeceğini düşünmüyor. İnsan haklarının korunması ve teşvik edilmesi bakımından herhangi bir kuruma yahut kişiye güvenmeyenler de toplumun yüzde 28’ini oluşturuyor.

Araştırmada insan hakları alanındaki sorunları Meclisteki hiçbir partinin çözemeyeceği algısının toplumun geneline hâkim olduğu görülürken, vatandaşların yalnızca yüzde 15’i AKP’nin yüzde 9’u CHP’nin yüzde 7’si İyi Parti’nin bu sorunları çözebileceği konusunda ümitli olduğunu söylüyor.

Bekir Ağıdır toplumun yüzde 83’ünün ‘herkesin temel hakları vardır’ dediğini aktararak Hrant Dink’in ‘Karın gurultusu gibidir haklarım’ sözüne atıf yapıyor ve ekliyor: “Toplum için de öyle görünüyor. Nerede başlıyor haklar diye sorduğunuzda her 5 kişiden 3’ü ‘ana rahminden itibaren’ diyor. Türkiye’de siyasi kimlikler ya da siyasi tercihler hemen her konuda karşımıza çıkıyor ama temel belirleyicilerden biri eğitim seviyesi. Eğitim seviyesi hemen her başlıkta belirleyen. Türkiye’de hala üniversite mezunları yüzde 18-19’dur. Araştırmaya göre insan haklarının nereden öğreniyorsunuz sorusunun yanıtı çok önemli bir veri veriyor. Yanıtlar okul diyenler 13, kitap diyenler de yüzde altı. Yani eğitim sistemi sadece 5 insandan birine insan haklarını anlatıyor.”

Kimliklerle değil sınıfsal ayrımlar öne çıkacak

Ağırdır rapora ilişkin verileri aktarırken bugüne ilişkin de önemli dersler çıkarılacak notlar aktarıyor. Özellikle son 10 yılda kimlikler ve siyasi tercihler üzerinden gerilimlerin ve kutuplaşmanın öne çıktığına vurgu yapan Ağırdır, “2010-2019 arası 10 kez sandığı gidildi. Bu 9 yılda sandığa siyasi tercihlerle değil, değil, kimliklerle gidildi. Ancak özellikle 2 yıldır yaptığımız araştırmalarda, yeniden sınıfsal gerilimlerin yükseldiğini görüyoruz. Artık Türk-Kürt, Alevi-Sünni olmak ziyade, yoksulluk belirleyici unsur haline geliyor” diyor.

Ağırdır’ın konuşmasında altını çizdiği bir başka nokta Türkiye’de hala hakları için sokağa çıkma eğiliminin kısıtlı olduğu değerlendirmesi. “Türkiye insanı birey olmak konusunda çok gayretli ama yurttaş olmak konusunda öyle değil” diyen Ağırdır sandığa çıkma pratiklerini de bununla ilişkilendiriyor: “Hakları için sokağa çıkmadaki bu hal sandığa başka yansıyor. Yani toplum sokakta değil ama sandıkta tepkisini göstermek, hakkına bu yolla sahip çıkmak istiyor.

Söz seçim tartışmalarına geldiğinde 31 Mart 2019’da 14 bin, tekrar eden seçimde ise 800 bin oy farkı çıkmasını anımsatıyor ve seçimlerde asıl belirleyici olanın gençler olacağına vurgu yapıyor: “İmamoğlu tekrarlanan seçimde aldığı oy farkı onların düşündüğü gibi Binali Yıldırım seçmeninden gelmedi. Asıl olarak ilk seçimde sanığa gitmeyen, ama sonra bunun haksızlık olduğunu düşünüp sandığa gidenlerin oyları ile aldı. Asıl olarak bu seçimi de o sandığa gitmemek eğiliminde olanların belirleyecek.”

Asıl olarak yoksulluk ve ekonomideki gidişat belirleyici

Ağırdır’ın değerlendirmelerindeki en önemli noktalardan biri AKP’deki çözülme tartılmaları üzere yaptığıydı. Muhalefet partilerinin sandığının aksine çözülmenin dindarlık üzerinden olmadığına vurgu yapıyor Ağırdır: “Asıl olarak yoksulluk ve ekonomideki gidişat belirleyici. Siz meselenin dindarlık olduğunu düşünürseniz hata yaparsınız. Siz ‘Ömer’in Adaleti’ derseniz (İYİ Partili siyasetçilerce sık kullanılıyor) bir şey demiş olmazsınız. Dindarlıkta bir değişim yok, onun üzerinden oy verse zaten gider orada urana verir. Burada mesele yoksulluk.”

Kaynakevrensel

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN ŞUBAT SAYISI ÇIKTIspot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 222. SAYISI ÇIKTI!spot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,950AboneAbone Ol