Rize‘nin İkizdere ilçesindeki Eskencidere Vadisi’nde Cengiz İnşaat’ın açtığı taş ocağına verilen ‘ÇED gerekli değil kararının’ iptali üzerine, dün ruhsat iptali için de açılan davanın keşfi yapıldı.
Taş ocağı, bölge halkının bütün itiraz ve direnmelerine, açılan davalara rağmen İkizdere Cevizlik ve Gürdere Köyü mevkiindeki vadide, İyidere’deki lojistik merkez ve liman projesinin taş ihtiyacını karşılamak için 2021 yılında açılmaya başlanmıştı. Üç yılda yaratılan büyük tahribatın ardından geçen ay ocağı verilen ‘ÇED Gerekli Değil” kararı Rize İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.
“Burada bir utanç abidesi yaratıldı”
Keşfe katılan İkizdere Çevre Komisyonu Başkanı Osman Baş, şunları söyledi:
“Biz üç yıl önce burada yapılan projenin hatalı ve problemli olduğunu haykırmıştık. Hukuksal olarak meşru mücadele yollarını deneyerek ve ciddi çaba sarf ederek bu noktaya geldik ve yaklaşık bir ay önce, Rize Mahkemesi bizim itirazlarımızı ve bilirkişinin raporunu esas alarak buradaki ÇED yapılmaması yönündeki kararı iptal etti. Dolayısıyla hatalı olarak yapılan bütün çalışmaların bilimsel değerlere, ekolojik sistemin bozulmaması yönündeki çalışmalara denk düşmedi kanıtlanmış oldu. Burada gerçekten bir utanç abidesi duruyor ve bu utanç abidesinin bir milyon yılda oluşan bu orman ve vadiyi ne hale getirdiğini hep izleyeceğiz.
Bilirkişi keşfine katılanlardan CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı da taş ocağı için girişimler başlar başlamaz davanın açıldığını hatırlattı: “2024 yılında gelinen noktada Danıştay eliyle davada bir yargı kararı çıktı ve artık bu taş ocağının bu yargı kararına göre hiçbir biçimde çalışmaması gerekiyor. Yapılması gereken şey mahvettikleri doğayı, söz verdikleri rehabilitasyon projesini yaparak yeniden canlandırmak. Bu, Bakanlığın veya şirketlerin görevidir. Biz de bunu takip edeceğiz.”
Cengiz İnşaat ‘ol’ deyince olanlar…
İkizderelilerin avukatı Yakup Okumuşoğlu ise şu bilgileri verdi:
“‘ÇED gerekli değildir’ kararı bir ay kadar önce Rize İdare Mahkemesince iptaline karar verilen davaydı. Bu dava sonuçlandıktan sonra bu ruhsat davamızla ilgili olarak herhangi bir keşif yapılmamıştı ve ÇED davasında ilk önce diye davanın reddine karar verildiği için ruhsat davasının da reddine karar vermişti. Onun bozulması üzerine ruhsat iptal davasındaki ret kararı da bozuldu ve bu yüzden şimdi keşif yapılıyor. Keşif sırasında herkes doğanın nasıl yok edildiğini, bu alanın derisinin nasıl sıyrıldığını nasıl bir vahşet sahnesi yaratıldığını gördü.
Burada gördüğümüz şey sadece bir taş ocağı ya da yıkılan bir doğa değil aslında hukuk sistemimizin hali. Eğer bu ülkede hukuk olsaydı, bu taş ocağı bu kadar zarar veremeden mahkemeler yürütmeyi durdurma kararı verirdi, idareler izin ve ruhsatlar vermezdi, gerekli denetimleri yapmış olurlardı ve işler bu noktaya gelmezdi. Bu maalesef sadece İkizdere’ye özgü değil, Türkiye‘nin dört bir yanında benzer şekilde taş ocakları işletiliyor ve maalesef işleri bittikten sonra arkalarında büyük bir tahribat bırakıyorlar. Bu ülke hepimizin, buna izin verenler de dahil olmak üzere hepimizin doğa alanlarımıza sahip çıkması gerekiyor.
Cengiz İnşaat büyük, dev bir firma, azametli bir firma; ‘ol’ dediği zaman oluveriyor her şey, bu ülkede bu beni son derece rahatsız eden bir durum idarenin hukuk devleti ilkesi içerisinde mutlaka tesis etmiş olduğu idari işlemin peşinde bakması değerlendirmesi ve denetlemesi gerekiyor ama maalesef denetlemiyor.”