Hakkari’nin Şemzînan (Şemdinli) ilçesinde yaşayan ve 2005 yılında sahibi olduğu Umut Kitapevi saldırısından yaralı kurtulan Seferi Yılmaz’ın evinin kimliği belirsiz kişilerce gözetlendiği ortaya çıktı. Yılmaz’ın evinin çevresini gören kamera kayıtlarına yansıyan görüntülerde, 15 Ağustos’ta bir kişinin Yılmaz’ın evinin yanında bulunan ormanlık alanda iki kez keşif yaptığı, fark edilmesi üzerine de uzaklaştığı görülüyor.
Yeni bir Umut Kitapevi suikastı olayından endişelendiğini belirten Seferi Yılmaz, yaşananları Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
“Polis olay yerine gelmedi”
15 Ağustos Salı günü evinin etrafında birinin keşif yaptığını ifade eden Yılmaz, söz konusu kişinin karanlık, ağaçlarla kaplı ve kimsenin gitmediği bir alanda görüldüğünü belirtti. Yılmaz, “Ağaçların çok olduğu alana gelip keşif yapıyor. Akşam yine aynı bölgede kendisine bir yer edinmeye çalışıyor. Yeğenim bunu fark edince şahsı durdurarak ‘Burada ne arıyorsun’ dediğinde, ‘Sana ne, işine bak’ diye cevap veriyor. Yeğenim gelip bize haber verdi. O sırada yeğenim emniyeti de arıyor. Fakat emniyet o gün gelip bakmıyor. Muhtemelen yeni bir suikast için hazırlık yapılıyor” dedi.
Suç duyurusunda bulundu
2005 yılında Umut Kitapevi’ne yapılan saldırıyı hatırlatan Yılmaz, Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş’in de aynı gözlemleri yaptığını ve kitapevinin krokisini dahi çıkarttıklarını ifade etti. Yılmaz, şöyle konuştu: “Tarih yeniden tekerrür edecek gibi. Bu gözetlemeler ve izlenmeler bize eskiyi hatırlattı. Plan aynı plan ve bu suikastın devamıdır. İlk suikasttan sonuç alamadıkları için kendilerine yeni bir yol yöntem edinmeye çalışıyorlar. Avukatlarımızla savcılığa giderek suç duyurusunda bulunduk. Can güvenliğimiz yok ve sağlanmıyor da. Biz bu işin peşini bırakmayacağız, yeniden geçmişteki olayların yaşanmasına izin vermeyeceğiz. Kayıtlarda şahıs görünüyor. Elbette yakın zamanda kim olduğu öğrenilecektir. Gezdiği alanda bir hazırlık yaptığını polislere belirtmemize rağmen halen şahsın gezdiği yerlerde inceleme yapılmamış. Biz tehlikeden dolayı gidip bakamadık. Çünkü oraya bir şeyler sakladığı çok belliydi. Açık açık bir infaz için geldiği çok belli.”
2020 yılında evinin mutfak dolabına yerleştirilmiş bir kayıt cihazı bulunduğunu hatırlatan Yılmaz, savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ifade etti.
Umut Kitabevi patlaması
Jandarma İstihbarat Teşkilatı elemanları Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş tarafından organize edilip, gerçekleştirilen saldırıda kitapevinin sahibi Seferi Yılmaz sağ kurtulurken, Mehmet Zahir Korkmaz hayatını kaybetti, Metin Korkmaz ise ağır yaralandı. Şemzînan halkı, astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’i suçüstü yakaladı. İkisinin üzerinde askeri kimlik, araçlarında ise kroki ve silahlar bulundu. Hakkari Jandarma Komutanlığı’na ait olan 30 AK 933 plakalı Renault 19 marka otomobilin bagajında yine 3 kalaşnikof, 10 şarjör, bomba malzemeleri, polis ve asker yelekleri bulundu. Yakalanarak jandarmaya teslim edilen zanlıların daha sonra serbest bırakılması üzerine halkı günlerce eylem yaptı. Olay yerinde inceleme yapan savcı ve dönemin CHP Milletvekili Esat Canan’ın üzerine ateş açılması sonucu bir kişi yaşamını yitirdi. Gever’de yapılan protestolarda ise İslam Bartın, Ergin Mengeç ve Abdulhalik Geylani isimli yurttaşlar polis kurşunlarıyla katledildi.
Büyükanıt: Tanırım, iyi çocuktur
Olaya dair soruşturmanın başladığı dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı olan Yaşar Büyükanıt’ın, faillerden Astsubay Ali Kaya için kullandığı “Tanırım, iyi çocuktur” sözlerinden sonra Van Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Savcılık, Büyükanıt ve bazı subaylar hakkında “Yargıyı etkileme teşebbüsünden” soruşturma başlattı. Saldırıya dair Van 3’üncü Ağır Mahkemesi’nde açılan davada, 19 Haziran 2006 tarihinde sanık astsubaylar Kaya ve İldeniz ile itirafçısı Veysel Ateş’i “İnsan öldürmek”, “Örgüt kurmak” ve “İnsan öldürmeye teşebbüs” suçlarından 39 yıl 5 ay 10’ar gün hapis cezası verildi. Sanık avukatlarının itirazı üzerine temyiz incelemesini 16 Mayıs 2007’de tamamlayan Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, 3 sanık hakkında verilen kararı, usul ve görev yönünden bozdu. Yeniden görülmeye başlanan davanın 14 Eylül 2007’deki duruşmasında, mahkeme heyeti “görevsizlik” kararı vererek, dosyayı Van Askeri Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme, 14 Aralık 2007 tarihindeki ilk duruşmada sanıkların tahliyesine karar verdi.
Ceza verildi ama…
Askeri Mahkeme, 22 Ocak 2010 tarihinde dava dosyasını Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderme kararı aldı. Müdahil avukatlarının itirazı üzerine dosyanın gönderildiği Uyuşmazlık Mahkemesi, Anayasa’nın bazı maddelerinde yapılan değişikliği göz önünde bulundurarak, 2 Mayıs 2011 tarihinde Şemdinli Davası dosyasını yeniden Van 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Dava dosyasının gönderilmesiyle sanıklar 9 Haziran 2011’de yeniden tutuklandı. 10 Ocak 2012’de görülen duruşmada, sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş’e “İnsan öldürmek”, “Örgüt kurmak” ve “İnsan öldürmeye teşebbüs etmek” suçlarından 39 yıl 5 ay 10’ar gün hapis cezası verildi.
Beraat ettiler
Darbe girişimi sonrası mahkum edilen sanıkların avukatları, dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın davaya dönük itiraflarının ardından, yargılamanın yenilenmesi amacıyla Van 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. 11 Ekim 2017’de yeniden yargılama talebini kabul eden mahkeme, sanıkların tahliyesine karar verdi. Van 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen son duruşmada ise, mahkeme önce tutuklu bulunan 3 sanığa “örgüt kurmak” suçundan beraat, ardından ise 3 sanığın “İnsan öldürmek ve yaralamak” suçundan dosyanın tekrar görülmesine karar vererek, üç sanığı da tahliye etti.
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden başlayan yargılamada 20 Aralık 2021 tarihinde devletin “iyi çocukları” beraat etti. Dosya, temyiz edilmek üzere Yargıtay’a gönderildi. Yargıtay ise yeterli delil olmadığını savunarak beraat kararını onamıştı.