CHP lideri Cumartesi Anneleri ve çocukları açlık grevinde olan annelere uygulanan polis şiddetine tepki gösterdi: “Annenin çocuğunun ölmemesi için kapıda beklemesinden doğal ne olabilir. Hangi anne göz göre göre çocuğunun ölmesini ister. Yazıktır günahtır, bir anneye el kalkmaz, bir anneye cop kalkmaz, bir anne dövülmez. Bir anneye yapılacak tek şey vardır, ona saygı duymak.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumartesi Anneleri ve çocukları cezaevinde açlık grevinde olan annelere polisin uyguladığı şiddete sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Bir anneye yapılacak tek şey vardır, ona saygı duymak” dedi.
CHP’nin TBMM Grubu toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, “Eğer insansak, yüreğimiz ne diyorsa dudaklarımızdan da aynı şey çıkmalı. İnsanların inançları dolayısıyla ötekileştirilmesi asla kabul edebileceğimiz bir şey değil. Biz özgürlükçü bir partiyiz, yasakçı bir parti değiliz. Bir daha söylüyorum, biz özgürlükçü bir partiyiz, yasakçı bir parti değiliz. Tek isteğim var. İnançlar siyasete mal edilmesin” dedi. Kılıçdaroğlu’nun konuşması özetle şöyle:
‘Soma’dan sonra 299 madenci daha öldü’
“301 madenci hayatını kaybetti. Adalet yerini buldu mu? Hayır. Hala adalet arayan aileler var. Soma faciasını unutmayacağız. 5 yıl geçti. 5 yıl içinde ne oldu biliyor musunuz? 299 madencimiz daha hayatını kaybetti. Niye unutmuyoruz 301 madencimiz aynı anda öldüğü için. Ama yaşanan süreçte bir o kadar da madenci yaşamını yitirdi. O alınterini yüceltmek zorundayız. O alınterinin ne kadar değerli olduğunu bilmek zorundayız. Helal para için yerin metrelerce altına iniyorsunuz.”
‘Yeni bir reçeteye ihtiyacımız var’
“İstanbul’da 8 bin 800 eczacımız var. Bizler bu eczacılarımızdan görev bekliyoruz. İnsan hayatının ne kadar değerli olduğunu bilen sizlersiniz. Yeni bir reçeteye ihtiyacımız var, yeni bir güzelliğe ihtiyacımız var. Birileri milletin iradesiyle oynadı, Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını elinden aldı. Bu mağduriyeti gidereceklerin başında 8 bin 800 eczacı da gelmektedir.”
‘O savcı talimat mı aldı?’
“Yeniçağ Gazetesi’nin saygıdeğer yazarlarından Yavuz Selim Demirağ yedi kişinin saldırısına uğradı, öldüresiye dövüldü. Kendisini hastanede ziyaret ettim. Hangi gerekçeyle yapıldı? Failleri serbest bırakıldı. Öldürülmesi mi gerekiyordu? Kim azmettirdi? Sahte plakayla niçin geziyorlardı. Korkarım ki üstü örtülecek. Savcıya sormak gerekiyor. Senin çocukların, eşin sopalarla dövülseydi ne olurdu? Sopayla insanları linç etmeye kalkmak ne zamandan beri serbest bırakmak oldu? Acaba bir yerlerden talimat mı aldı bu savcı? Bunu araştıracağız.”
‘Çiftçi perişan vaziyette’
-Bugün aynı zamanda Dünya Çiftçiler Günü. 17 yıllık AK Parti iktidarında 33 milyon 90 bin hektarlık alan çiftçiler tarafından ekilmiyor. Niçin? Ektiklerinin karşılığını alamıyorlar. Her şey dışarıdan ithal ediliyor. Çiftçi perişan vaziyette. Elektrik, gübre, ilaç, su fiyatları çiftçinin ürünü ekmesine fırsat vermiyor. Milli gelirin %1’inin çiftçimize destek olarak verilmesi gerekirken bu oran verilmiyor.”
‘Oğlumuzun kemiklerini verin diyorlar’
“Tam 24 yıldır Cumartesi Anneleri çocuklarını arıyorlar. Ne oldu bunların çocuklarına? Bir daha çocuklarından haber alamadılar. Her siyasi görüşten anneler olduğunu da ifade edeyim. Oğlumuzun kemiklerini verin diyorlar. Bari gidip Fatiha okuyalım diyorlar. Bunu istiyorlar. Buna bile tahammül edilemedi. Biber gazıyla, copla bu anneleri dağıttılar. Devlette söz sahibi olanların bu annelerin talepleri yerine getirmesi gerekmiyor mu? Sen burada oturma deyip copluyorlar. Hangi ahlak bu annelerin üzerine sopayla gider?”
“Çocukları ölmesin diye hapishane önünde bekleyen anneleri de copluyorlar, onları da aşağılıyorlar. Çocuğun kabahati olabilir, kusuru olabilir ama kimse unutmasın onun bir annesi var ve onun için en değerli varlık. Annenin çocuğunun ölmemesi için kapıda beklemesinden doğal ne olabilir. Hangi anne göz göre göre çocuğunun ölmesini ister. Yazıktır günahtır, bir anneye el kalkmaz, bir anneye cop kalkmaz, bir anne dövülmez. Bir anneye yapılacak tek şey vardır, ona saygı duymak. Sorsanız, cennet annelerin ayaklarının altındadır diyecekler. Peki cennetin ayakları altında olduğu bir anneye siz nasıl cop vuruyorsunuz, nasıl sürüklüyorsunuz. İktidar sahipleri bunu düşünüyor mu? İktidar sahipleri polislere talimat veriyor, bunları dağıtın diyor. Sözde inançlı kişilermiş gibi geçiniyorlar. Hangi inanç vardır ki anneye el kaldırmayı doğru kabul eder.”
Ahmet Erhan’ın şiirini okudu
CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında Ahmet Erhan’ın ‘Oğul’ adlı şiirinden bir bölümü okudu:
“Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..”
Barış akademisyenleri
“Barış Akademisyenlerinden Füsun Üstel hapse giriyor. Neden? Barış istedi. Hani bizim ülkemizde demokrasi vardı? TTB yöneticilerine 10’ar ay hapis cezası verdiler. Savaşın bir insanlık dramı olduğunu bilmiyor mu bu beyler? E tabii beyler çocuklarını askere göndermedi. Fakir fukaranın eline verdiler silahı. Beyler, saraylarında oturdular. Biz şehit cenazesine gidince de ‘nasıl gidersin’ dediler. Ben giderim. Akademisyen Haluk Savaş KHK ile ihraç edildi. Barışı savundu diye. “Sen davayı kazandın, yasakları kaldırıyorum” dedi mahkeme. ‘Emniyete gidip pasaport verin’ dedi. Ben kanserim diye mahkeme kararı da var. ‘Hayır vermeyiz’ dediler. Şöyle diyor; kanser olduğunuz raporlarla birlikte CİMER’e yazacaksınız diyor. ’39 ay ömrün kaldı’ demiş doktorlar. ‘Bunun 30 ayı geçti. 9 ayını devletin birimleriyle yazışarak geçireceğim’ diyor. Adalet dediğimiz kavramın unutulduğunu hepimiz biliyoruz. Adaleti yok eden yargının ta kendisidir. Eğer yargıç vicdanına göre karar vermezse hukuku katlederse ona biz yargıç değil sarayın adamı diyoruz.”
‘YSK’deki çete reisi’
“YSK, hakimlerden ve yüksek hakimlerden oluşuyor. Birinci olay, itiraz ettiler. Hile yapılmıştır diye. Bakıldı, geçersiz oyları sayacağız dediler. Bir şey çıktı mı? Hayır. 6 ilçede, saydılar bir şey çıkmadı. 22 ilçenin 57 sandığına sondajlama yapıldı. Değişmedi. 41132 kısıtlı seçmen var dediler. Bakıldı, sonuç yine değişmedi. YSK’nin bazı hakimleri AK Partililere telefon etti. Böyle bir dilekçeyi zamanında verirseniz biz bunu iptal ederiz dediler. Bunu söyleyen YSK’deki 7 kişiden biri. Çete reisi. 7 kişiye soruyorum sizde ahlak, haysiyet varsa istifa edecek misiniz? Yüzde 70’le seçimi kazandılar, KHK’li diye mazbatayı diğer adaya verdiler. Eğer sizde vicdan varsa sadece bu olay nedeniyle istifa etmeniz lazım.”