PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, TSK’nin amacının, Afrin’in içlerine doğru yönelmekten öte sınır boyunca bir hat oluşturmak olduğunu söyledi. Karayılan ayrıca, Kürt halkının kendiliğinden eylemlerde bulunması gerektiğini de söyledi.
PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, Afrin’e yönelik askeri müdahale ile ilgili Fırat Haber Ajansı’na (ANF) değerlendirmelerde bulundu. Afrin savaşının ana akım medya eliyle propaganda savaşına dönüştürüldüğünü belirten Karayılan, “AKP medyası TSK’nin Afrin’deki başarısızlığını var gücüyle örtmeye çalışıyor” dedi.
Karayılan sözlerini şöyle sürdürdü:
TSK ve beraberindeki El Kaideci güçler başarısızdırlar. Elde ettiği hiçbir başarı yoktur. Bu kadar tekniğe rağmen, bu kadar güce, imkana rağmen; dahası onlar ilerledikçe YPG-YPJ güçleri yandan, giderek arkadan da vuruyorlar. İlerledikçe aslında batağa saplanacaklar.
“TSK SINIR BOYUNCA BİR HAT OLUŞTURMAK İSTİYOR”
Afrin’e yönelik askeri müdahaleye ve savaş sahasındaki duruma dair değerlendirmelerde bulunan Karayılan, TSK’nin amacının, Afrin’in içlerine doğru yönelmekten öte sınır boyunca bir hat oluşturmak olduğunu belirtti.
Karayılan şu ifadeleri kullandı:
Erdoğan ve hükümeti Afrin’de yaşadığı hezimetin üstünü örtme arayışı içerisindedir. Onların şu andaki yönelimi Afrin’in içlerine doğru yönelmekten öte, 4-5 yerde Afrin’in sınırları içerisine girip cepheler oluşturmuşlardır. Onlar şimdi bu cepheleri sınır boyunca birleştirerek bir hat oluşturmak istiyorlar. Belli ki, “ben burada tampon bir bölge kurdum, başardım” diyerek Türk toplumunu ve dünya kamuoyunu kandırmaya çalışacaklar.
“ERDOĞAN, AMERİKA’YI VE NATO’YU TERCİHE ZORLUYOR”
Afrin operasyonunun Rusya’nın izni ve aktif desteği ile gerçekleştiğini belirten Karayılan, Afrin savaşının İdlip’i paylaşım pazarlığının bir parçası olarak gerçekleştiğini ifade etti.
Karayılan, AKP’nin, müttefiki ABD’ye ilişkin politikasına dair ise şunları söyledi:
Münbiç’i sürekli gündemleştirmeleri ise Amerika’ya dönük yürütülen bir politikadır. Onların amacı, sürekli bir biçimde gündeme getirerek ve fırsatını bulursa Münbiç veya Tel Abyad gibi bazı yerlerde provokatif askeri saldırılar yapmak, Amerika’yı ve NATO güçlerini tercihe zorlamak istemektedirler. Yani burada Amerika karşıtlığından ziyade Amerika’yı kendi lehlerine tercih yapmaya dönük bir sıkıştırma politikası vardır. Esası budur.
“CHP, KÜRT HALKIYLA DAYANIŞMA İÇİNDE OLURSA…”
“Açık ki, Erdoğan kendi geleceğini, Türkiye’nin geleceği gibi yansıtıyor. Kendi iktidarı tehlikeyle karşı karşıya, ‘tüm Türkiye tehlikeyle karşı karşıyadır’ diyor” şeklinde konuşan Karayılan, CHP’nin de bu senaryonun bir parçası haline geldiğini ve sistem içerisinde AKP’ye muhalefet edecek bir unsurun kalmadığını belirtti.
CHP’nin Kürt halkının karşısında değil yanında olması ile ilerleme kaydedebileceğini vurgulayan Karayılan sözlerini şöyle sürdürdü:
Ulusalcı atmosfere CHP (Afrin savaşına) “destek sunduğunu” söyleyerek sözüm ona politika yapıyor. Bu politikayla hiçbir yere varamayacağı açıktır. Değil iktidar, bu biçimiyle kendini yırtsa da yüzde 30’u bulamaz. Çünkü kendi gündemini oluşturamıyor. Çünkü temelde Erdoğan’ın uydurduğu senaryoların gerçek dışı olduğunu ortaya koyamıyor. Bazı korkuları var; Kürt korkusu var, CHP de Kürt fobisi var. Belki de Kılıçdaroğlu siyasi tarihinde ilk kez adalet yürüyüşünü geliştirerek, daha sonra da Man adası yolsuzluğunu açığa vurarak bir muhalefet yapmaya yöneldi. Erdoğan bunun karşısında gündemi tümüyle değiştiren bir hamle ile her şeyi altında bıraktı. Böyle olunca onlar da Erdoğan’a iştirak etmeye yöneldi. Böylece hem suç ortağı haline geldi hem de Erdoğan’ın yalanlarının kuyrukçusu durumuna düştü. Dolayısıyla alternatif politika oluşturmaktan koptu ve daha fazla uzaklaştı.
Kürt halkıyla, Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle dayanışma içinde, faşizme karşı mücadele yapma zeminini yakalamış olurlar. Böyle bir şey gelişirse o vakit Türkiye’de yüzde 50’leri aşacak bir sinerji ortaya çıkarıla bilinir. Şimdi Kemalist diye geçinen kesimlerin yine CHP’nin yaşadığı böyle bir handikabı vardır. Onun çıkış yolu, belirtiğimiz gibi bu dogmatizmden çıkmakla mümkündür. Bu aslında her gün kendisini dayatan bir gerçekliktir. Şimdi buna gelmedikleri için sözüm ona ulusal hassasiyetlerle Erdoğan’ın uydurduğu yalanların ardından onlar da sürükleniyorlar. Orada katliam yapılıyor, kan dökülüyor, onlar da alkışlıyorlar.
“KÜRT HALKI, TÜRKİYE’DE KENDİLİĞİNDEN EYLEMLERE YÖNELMELİDİR”
Türkiye’de Afrin savaşına karşı gerçekleşen eylemleri değerlendiren Karayılan, Türkiye’deki Kürt halkının kendi kendine hareket etme eğiliminin düşük olduğunu ve genellikle örgüt eğiliminin öne çıktığını söyledi.
“Faşist uygulamaların olduğu dönemlerde kadrolar veya kurumların öne çıkması risklidir” diyen Karayılan, Kürt halkının Türkiye’de kendiliğinden eylemlere yönelmesi gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
Kuzey Kürdistan’da 2 olgudan bahsetmek gerekiyor. Birincisi, ölçüsüz bir baskı ve faşizm söz konusudur. Bu konuda AKP’nin uyguladığı faşist bir sistem vardır. İkincisi ise, Kuzey’de (Türkiye’deki Kürt illerini kast ediyor) halkımızın kendi kendine hareket etme geleneğinin az olma durumu vardır. Kendi başına hareket etme eğilimden ziyade, hep örgüt eğilimi öne çıkmıştır. Geçmişten beri halk hep bir öncünün ortaya çıkıp talimat vermesini ya bir kurumun ya da kadroların gelip örgütlemesini, başı çekmesini bekler. Böyle alışmış, böyle bir geleneği ön planda. Oysa bu tür faşist uygulamaların olduğu dönemlerde kadrolar veya kurumların öne çıkması risklidir. Nitekim çıkınca zaten tutuklanıyorlar. Dolayısıyla halk tabandan, kendiliğinden eylemlere yönelerek süreci götürmelidir.