Kaldıraç Hareketi, bugün Kadıköy Süreyya Operası önünde 24 yıl önce devlet tarafından katledilen Bekir Kilerci ve Ali Serkan Eroğlu’nu andı
Burhaneddin Akdoğdu, Kaldıraç Dergisi’ndeki mahlasıyla Bekir Kilerci 13 Aralık 1997’de Ankara Terörle Mücadele şubesinde işkencede, Ali Serkan Eroğlu ise 24 Aralık 1997’de Ege Üniversitesi’nde asılarak katledilmişti.
Kaldıraç Hareketi’nin düzenlediği anma programı tüm devrim şehitleri için saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşundan sonra açıklama yapıldı. 13 Aralık 1980’de katledilen Erdal Eren için de “Erdal Eren ölümsüzdür” denildi. Aynı zamanda “Komutan Bekir yaşıyor Anadolu savaşıyor”, “Ali Serkan Eroğlu kavgamızda yaşıyor” sloganları atıldı.
Programa, dayanışma için EHP, İstanbul KHK’lılar Platformu, Devrimci Hareket, SODAP da katıldı. Kaldıraç Hareketi adına yapılan açıklamanın tamamı:
“Tarih işçi sınıfını iktidara çağırıyor”
Tarih, zamanın sıradan bir akışı değildir. Tarih, salt bir olaylar toplamı da değildir. Tarih, içinde belirli kırılmaları barındırır. Ve tarih yaşama nereden baktığınıza göre okunur. Biz bugün yaşama sınıfsız ve sınırsız bir dünyadan bakanlar ve bunun için mücadele edenler, görüyor ve diyoruz ki tarih işçi sınıfını iktidara çağırıyor.
Tüm dünyada kapitalizm artık milyarlarca insan için vaadlerinden yoksundur. Yeryüzünün ve altının yağmalanmayan, sömürülmeyen bir yeri kalmamıştır. Milyarlarca insanın hayallerinin yarım kaldığı bir sistemdir kapitalizm ve milyarlarca insanın, sadece hayatta kalabilmek için sömürüldüğü, aşağılandığı, aklıyla dalga geçildiği bir sistemdir.
Dünyanın sokakları ise bu sistem içinde yaşamanın imkansız olduğunu gösteren eylemlerle doludur. İşçilerin hakları için yaptıkları grevlerle, kadınların adalet için yaktığı mahkemelerle doludur. Öğrencilerin aştıkları barikatlarla, yaşamak için kurulan dayanışma ağlarıyla doludur.
Yaşamlarıyla ve akıllarıyla dalga geçilenlerin öfkesi yeni bir dünya kurmaya da elbette kadirdir. Doğrudur; bu, sosyalizm için mücadele edenlerin, tarihin öznesi olma iddiasında olanların tarih okumasıdır.
Bugün yaşanan ekonomik ve siyasal krizden çıkış için, krizi yaratanlardan birini seçebileceğimiz bir seçim önerilmektedir. Bizim önerimiz ise bu krizi yaratan sistemi yok etmektir. Hangisi daha ütopiktir? Hangisi gerçekçi ve nihai bir çözümdür? Bu sefilliği devam ettirmek isteyenlerin, egemenlerin yazdıkları ve bize reva gördükleri tarih ortadadır. Mevzubahis gerçeği kavrayıp, onların tarihlerinin akışını değiştirmek için mücadele etmektir. Tarih ise buna hazır bizi, milyonları beklemektedir.
‘İnsan, yarınları kazanmak için, dün ile hesaplaşır, bugün ile boğazlaşır’
Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak için yola çıkanlar tarihi adım adım yazanlardır.
Bu adımlarda Deniz’in, İbo’nun, Mahir’in adı vardır.
Bu adımlarda Bekir Kilerci’nin adı vardır. Bekir Kilerci, 13 Aralık 97’de Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde işkencede katledildi. Biz bugün aynı yolda, mücadelesinden, şiirlerinden, öykülerinden öğrendiklerimizle onunla birlikte diyoruz ki ‘İnsan, yarınları kazanmak için, dün ile hesaplaşır, bugün ile boğazlaşır’.
Bu adımlarda Ali Serkan Eroğlu’nun adı vardır. Ali Serkan Eroğlu, 24 Aralık 97’de, okuduğu Ege Üniversitesi’nin tuvaletinde asılarak katledildi. Biz bugün aynı yolda, mücadelesinden, şiirlerinden, öykülerinden öğrendiklerimizle onunla birlikte diyoruz ki bu sistem içinde ancak mücadele ederek insan olmak, insan kalmak mümkün.
Dün sosyalizmin yenilgisi içinde rüzgara karşı çıkılan yolda biz devrimciler görüyoruz; bugün işçi sınıfı iktidarı mümkün! Yapmamız gereken gördüğümüzü gerçeğe çevirmektir.
Bunun için örgütleniyoruz.
Bunun için işçileri, emekçileri, kadınları, öğrencileri örgütlenmeye çağırıyoruz.
Bunun için devrimcileri, direnenleri Birleşik Emek Cephesi’ni örgütlemeye çağırıyoruz.
Bugün tarihimizi yazmak ellerimizdedir.
Devrim için ileri ya sosyalizm ya ölüm!
Açıklamadan sonra Bekir Kilerci’nin yazdığı “Uyarı” şiiri okundu.
“Uyarı
Güneş Doğacak elbet.
Doğacak.
Gökkubeyi parçalayarak
toprağı eriterek doğacak.
Güneş elbette doğacak.
Güneş yalnız benim için mi doğacak.
HAYIR.
Herkes payını alacak.
Herkes payını alacak diye
güneş herkesin mi olacak.
HAYIR!
Güneş şafakta döğüşenlerin olacak.”