“Devletin baskı ve ajanlaştırma saldırısına karşı örgütlü mücadeleyi büyütüyoruz” şiarıyla Kaldıraç, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesinde basın toplantısı düzenledi. Basın metnini okuyan Boran Edepali, Tolgacan Başer’e dönük devletin ajanlaştırma saldırısına karşı bir araya geldiklerini söyledi.
“Bugün insan kalmanın tek yolu örgütlü mücadelededir”
Edepali, “Ortağımız, 15 Ekim saat 11 sıralarından, evinden çıkıp okula gitmek üzere metroya ilerlerken iki sivil polis tarafından GBT yapılacağı bahanesiyle durdurulmuştur. GBT işleminin ardından polisler, ortağımızı eylemlerden tanıdığını söyleyerek iki gündür evinin önünde onu beklediğini belirtmiştir. Polisler iki gün boyunca ortağımızın birlikte olduğu arkadaşının ismini ve okulunu söyleyerek, her şeyden haberdar olduklarını dile getirmiştir. Ardından Kaldıraç hareketiyle nasıl bir ilişkisi olduğunu sormuşlar ve ajanlaştırma teklifinde bulunmuşlardır. Bu teklifte devlet bursu ve iş sağlanması gibi bildiğimiz şeyleri sunmuşlardır. Polislerin yeniden görüşme teklifinin ortağımız tarafından olumsuz karşılanması üzerine polisler, seni bir metro çıkışında, evinde, okulunda buluruz yine görüşürüz şeklinde tehditlerde bulunmuşlardır. Kapitalist sistemin insanlığa verecek hiçbir şeyinin olmadığını, devrimin insanlığın dirilişi olduğunu bilen biz devrimciler mücadelemizden asla vaz geçmeyeceğiz. Bugün insan kalmanın tek yolu bu çürümüş sisteme karşı örgütlü mücadelededir. Her gün kadınların katledildiği, öğrencilerin geleceksizlik yüzünden intihar ettiği, işçilerin açlık ve yoksulluk koşullarında yaşamaya mahkum edildiği, halkların katliamlara uğradığı bu sistemden kurtuluş devrimde, sosyalizmdedir. Bugün bu saldırıları arttırmalarının sebebini çok iyi biliyoruz. Çünkü korkuyorlar. Meydanları inleten adımlarımızın sesini duyuyorlar. Direnen işçilerin kararlılığından kadınların öfkesinden, öğrencilerin isyanından korkuyorlar” dedi.
“Başına gelecek her şeyden emniyet, valilik ve devlet sorumludur”
Direnen kadınların, işçilerin, gençlerin iradesinden iktidarın korktuğunu ve bu nedenle saldırılarını artırdığını söyleyen Edepali, “Tekrar söylüyoruz; biz mücadelemizden asla vaz geçmeyeceğiz. Bu saldırıları tarihimizden çok iyi biliyoruz. Biz ’97 yılında fakültesinde ajanlaştırma dayatmasını kabul etmeyen, insan olmanın çığlığı olan Ali Serkan’ın, işkencede boyun eğmeyen Komutan Bekir Kilerci’nin yoldaşlarıyız. Bu çürümüş düzene kızıl bayrağı zafere kadar taşıyacak, örgütlü mücadeleyi büyüteceğiz. Son olarak ise ortağımızın başına gelebilecek her şeyden İstanbul Emniyeti, valilik yani bu devlet sorumludur” ifadelerini kullandı.