- Bugün İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iddiaları, devletin failleri koruması, yargının işlevsizliği konularıyla kadınlar kapsamları bir saldırıyla karşı karşıya fakat bir yandan da tüm bunlara karşı sokaklara çıkıp hakları ve hayatları için mücadele ediyorlar. Bu tablo içinde siz yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz ve sizce bugün kadınların ruh hali nedir?
Bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesine hukuksuzca karar verildi. Her gün haklarımıza saldırılarla karşılaşıyoruz. Ancak kadınlar tüm bunların karşısında mücadeleden bir adım geri durmuyorlar. Birbirlerinden aldıkları güçle, örgütlü mücadelemizle İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı koruma kanunu kazandık. Uygulatmak için mücadele ettik. Şimdi de bu hukuksuz kararın geri alınması için mücadele ediyoruz. Karar verildiği gecenin ertesinde ‘Kararı geri çek, Sözleşmeyi uygula’ diyerek Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak ülkenin dört bir yanında meydanlarda olduk. Antep’ten, Tokat’a, İstanbul’da Taksim’den Ankara’da Sakarya caddesine ülkenin dört bir yanında bu slogan yankılandı. Toplum her bir hukuksuz adıma karşı topyekun bir karşı duruş sergiliyor. Anayasasına, Sözleşmesine sahip çıkıyor. Şimdi de birçok kadın ve LGBTİQ+ örgütünün birlikte düzenlediği İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz mitinginde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak ‘Anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygula’ diyerek kortejimizde buluşacağız.
- Devletin ve erkeklerin kapsamlı saldırıları karşısında kadınlar bir arada olmaktan, yan yana mücadele etmekten, birbirlerinden güç alıyorlar. Sizce bugün kadınların örgütlülüğünün durumu nedir? Bir kadın örgütü olarak kadınların örgütlenme biçimlerine ve yaklaşımlarına ilişkin fikirleriniz, politikalarınız nelerdir?
Biz Türkiye’de 70’den fazla ilde Kadın Meclislerini var ettik. Açık açık örgütleniyoruz diyreke il, ilçe meclislerimiz, alan örgütlerimiz dört bir yanda mücadeleye devam ediyor. Genç kadınlar, işçi kadınlar, LGBTİQ+’lar; Lise Kadın Meclisleri’nde, Üniversite Kadın Meclisleri’nde, İşçi Kadın Meclisleri’nde, LGBTİQ+ Meclislerinde mücadelelerini daha da öteye taşıyorlar. İstanbul Sözleşmesi tüm kadınlar ve , LGBTİQ+’lar için eşit ve özgür bir hayatı tüm haklarımızla var etmenin mücadelesi. O yüzden de elbette, İstanbul Sözleşmesi’nden de, eşit ve özgür hayat için mücadelemizden de vazgeçmiyoruz.
- Son olarak, bugün İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin yürütülen mücadeleyi nasıl değerlendiriyor, bu sürecin nasıl kazanımları olacağını düşünüyorsunuz? Sözleşmeye ilişkin kararnamenin geri çekilmesi ya da sözleşmenin uygulanması sizce nasıl bir yol ile mümkün?
Defalarca kez şikayetçi olup, “Beni ölünce mi koruyacaksınız?” diyen Ayşe Tuba Aslan’ın faili için haksız tahrik indirimi istenebiliyor. Hukuksuzluğa ses çıkaranlar yargılanmaya çalışılırken, failler tutuksuz yargılanıyor. Ancak tüm bunların karşısında, failleri cezası bırakanlar şiddeti tolere edenler, anayasayı uygulamayanlara karşı mücadele her yerde büyüyor. Göz korkutarak toplumu susturmaya çabalayanlar boşa uğraşıyor. Cinsel saldırıya, cezasızlık politikalarına kimse sessiz kalmıyor. Cinsiyetçi bir reklam yapanlar hemen toplum tarafından tepkilerle geri adım attırılıyor. Kadınlar mücadelelerinden, birbilerinden güç alıyorlar.
Tüm bu tepkiler, geri adım atmalar bizlerin mücadelesi sayesinde var olabiliyor. Kadın cinayetlerini durdurma mücadelemiz sayesinde İçişleri Bakanlığı artık bizimle yarışırcasına kadın cinayetleri verilerini açıklamak durumunda kalıyor. Her ne kadar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı verilse de Cumhurbaşkanı da, bakanlar da 6284’ün ne kadar önemli olduğunu her seferinde vurguluyor. Tıpkı örgütlü mücadelemizle nasıl İstanbul Sözleşmesi’ni kazandıysak, şimdi de kararın geri çekilmesi ve sözleşmenin uygulanamsı için mücadele ediyoruz. Bunun için örgütlü, sürekli mücadelemiz şart.