Nuriye ve Semih İçin Dayanışma, İstanbul Kadıköy’de yaptığı eylemle direnişçilere zorla müdahalenin işkence olduğuna dikkat çekerek serbest bırakılmalarını ve taleplerinin kabul edilmesini istedi.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde Kararanemeler (KHK) ile işlerinden ihraç edilen onbinlerce kamu emekçisinden yalnızca ikisi. ”İşimizi geri istiyoruz” talebiyle başladıkları süresiz açlık grevinin ise 212. günündeler. Talepleri hala kabul edilmemekle beraber, örgüt üyesi suçlamasıyla hala tutuklu bulunuyorlar. 28 Ekim’deki mahkemelerinden iki gün önce Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Gülmen, hala hastanede tutuluyor.
Her Cuma günü olduğu gibi bugün de Kadıköy‘de onların taleplerini bir kez daha dile getirmek isteyenlerin düzenlediği eylem vardı. Nuriye ve Semih İçin Dayanışma platformunun çağrısıyla Süreya Operası önünde bir araya gelen vatandaşlar; üzerinde ”Açlık grevi 212. gününde. İşimizi geri istiyoruz” yazılı bir pankart açarak burada bir eylem gerçekleştirdiler. Gülmen ve Özakça’nın fotoğraflarının bulunduğu dövizler de taşıyan vatandaşların; ayrıca mahkemede Özakça’nın savunmasında kullandığı bazı cümlelerin de yazılı bulunduğu dövizler taşıması da dikkat çekti.
”Bakanlığın zorla müdahale talimatı riyakarlıktır”

Bu hafta basın açıklaması metnini Ülkü Gündoğdu okudu. Açıklamadan bazı kesitler:
”Nuriye Gülmen’in, 28 Eylül’deki mahkemesinden iki gün önce işkence altında hapishaneden kaçırılarak Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilmesi savunmaya ve ifade hürriyetine dönük savunmayı boyutlandırdı. Açık ki Nuriye Gülmen’in hastaneye kaçırılması Nuriye ve Semih’in yapacakları savunma karşısında zorla müdahale suretiyle bir tehdit süreci üretmekten başka bir şey değildi. Nuriye ve Semih, Yüksel direnişinin 332. açlık grevinin 212. gününü geride bıraktılar. 20 Ekim’de 3. duruşmaları görülecek. Nuriye Gülmen zorla müdahale tehdidi altında bir refakatçisi olamadan yoğun bakım ünitesinde hijyen sorunu olan ve hiçbir ihtiyacının karşılanmadığı bir ortamda ölüme terkedilmek isteniyor. Bulunduğu birimin önünde jandarmaların varlığı ile psikolojil olarak sindirilmeye çalışılıyor. Ayakta durmakta zorlanan Nuriye Gülmen tüm tehdit ve baskılara rağmen açlık grevi eylemini daha büyük bir kararlılıkla sürdüreceğini ifade ediyor. Direnişin öğretmenleri kararlılıkla talepleri için açlığını sürdürürken Ankara Numune’nin Sağlık Bakanlığı‘na Nuriye’nin bilincinin kapanması durumunda ne yapılacağına dair icazet istemesi bakanlığın hem insan hakları hem hasta hakları çerçevesinde skandal bir talimat ile karşılık buldu. Bakanlık zorla müdahale talimatı vererek bir cinayetin imzasını atmış oldu. Bakanlık bu talimatı ‘devletin vatandaşının sağlık durumuna dair sorumluluğu vardır’ tırnağı ile temellendirmesi riyakarlıktır. Devlet önce çalışma hakkı özgürlüğünü gasp etmiş yüzbinlerce emekçi için sorumluluk almalı ve Nuriye ve Semih’in taleplerini karşılamalıdır. Nuriye ve Semşh İçin Dayanışma olarak Sağlık Bakanlığı’nı derhal sorumluluğunu yerine getirmesi ve bu vahşete, hukuksuzluğa son vermesi için uyarıyoruz. İktidar derhal talepleri kabul etmeli ve OHAL Komisyonu’nda Nuriye ve Semih’in dosyasını incelemeli ve sorumluluk almalıdır. Dayanışma olarak tüm Nuriye ve Semih dostlarını direnişi savunmaya, tarihe tanık olmaya 20 Ekim’de Ankara Sincan’a çağırıyoruz!”

Açıklamanın ardından Av. Canan Gözcü kısa bir konuşma yaptı. Yaşanacak bir zorla müdahale durumunun, Gülmen ve Özakça’nın iradelerinin hiçe sayıldığı anlamına geldiğini ve bunun hukuksuz bir uygulama olduğunu ifade eden Gözcü, ”Bu süreci dayanışmayla aşacağız” dedi.

Gözcü’nün ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK üyelerinden Murat Mıhçı sözü aldı. Güzel günlerin gelebilmesi için öncelikle biraz çaba sarf edilmesi gerektiğini ifade eden Mıhçı, ”Hepimizin, neler yaptığımızı önümüze koymamız gerekiyor” dedi. Ayrıca bu eylemliliklere katılan herkesin farklı siyasi görüşlerde olduğunu da belirten Mıhçı, ”Bir gerçeğimiz var: Hepimizin özgürlük için, demokrasi için, barış için yanyana olmaya ihtiyacımız var” diyerek herkesi Gülmen ve Özakça’nın taleplerinin karşılanması için mücadeleye çağırdı.

Konuşmaların ardından Grup Munzur, Alamor ve Şenol Akdağ’ın katılımıyla bir müzik dinletisi verildi.

Eylem “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganlarıyla sonlandı.
Emre Orman – ARK Gazetesi
Fotoğraflar: direnisteyiz13.org