İTÜ yönetimi geçtiğimiz günlerde yemekhane ücretlerine yüzde 100, yurt ücretlerine ise yüzde 75 oranındaki fahiş zamları uygulamaya koymuştu. Yapılan zamlara öğrencilerin tepkisi gecikmemişti.
Aynı zamanda İTÜ işçileri ile yönetim arasındaki toplu iş sözleşmesi sürecinde İTÜ yönetiminin işçilerin bir önceki toplu iş sözleşmesindeki kazanımlarına dönük müdahaleleri, çalışma günlerinin uzatılmak istenmesi gündem olmuştu ve haklarının gasp edilmesine müsaade etmeyeceğini söyleyen İTÜ işçileri rektörlüğe yürümüştü.
İTÜ’de öğrenciler özelleştirme saldırına karşı “Bu karardan etkilenecek bütün üniversite bileşenlerini, beslenme hakkımızı sermayeye peşkeş çekmek isteyen üniversite yönetimine karşı dayanışmaya davet ediyoruz” çağrısında bulunarak bir mektup paylaştı:
İTÜ’de yemekhanenin özelleştirilme ihtimaline karşı tüm üniversite bileşenleri dayanışmaya!
Bugün gelinen noktada ise yemekhanenin özelleştirilmesi konuşuluyor. Yemekhanenin özelleştirilmesi, yemekhane işçileri ve İTÜ öğrencilerini bekleyen bir dizi yeni sorunun ortaya çıkması anlamına geliyor.
İTÜ’de öğrenciyi, işçiyi, memuru, akademik kadroyu tüm İTÜ’lüleri etkileyecek skandal bir karar alınıyor. Geçtiğimiz günlerde yemekhanelerin özelleştirileceğine dair bazı haberler aldık. Son günlerdeki yaşanan haksızlıklara, yanlışlıklara bir yenisi daha eklenmek üzere. Yapılan fahiş zamlardan sonra bir de yemekhanelerin özelleştirme adımları atılıyor. Yemekhanedeki personel sorununu ve iş yükünün fazlalığı ile yaşanan sorunları işçi alımı yaparak ve tüm haklarını eksiksiz bir şekilde vererek çözmek yerine alınan skandal bir karar ile özelleştirme zemini hazırlanmaktadır. Hazırlanan bu zemindeki haksızlığa, adaletsizliğe ve gözünü para hırsı bürümüş İTÜ yönetimine sesleniyoruz: İTÜ’yü İTÜ A.Ş yaptırmayacağız!
Gelinen noktada üniversite yönetimi bilinçli bir şekilde eleman alımı yapmıyor, yemekhanelerin hizmet kalitesini düşürmekle beraber, kapı önlerindeki yemek sıralarını kilometrelerce uzayan kuyruklara dönüştürerek yemekhaneyi bilinçli olarak “işlemiyor” gösteriyor. Bu yaşanan sorunların çözümü olarak yemekhanelerin özelleştirilmesini sunmak istiyor. Oysa sorun yemekhanenin özel olmaması değil, yönetimin sorumluluktan kaçarak gerekli adımları atmaması. Bunun çözüm olmayacağı gün gibi ortadayken özelleştirme anında işçiler, öğrenciler, akademisyenler, profesörler, memurlar, hocalarımız yani bütün İTÜ ailesinin mağdur edileceği net bir şekilde ortadadır.Bu zihniyeti bu düşünceyi kabullenmek intihar olacaktır. Yemekhane özelleşirse bugün yediğimiz yemekleri mumla arayacağız. Üniversite yönetiminin beceriksizliğinin faturasını bizler ödemeyeceğiz. İşçinin, öğrencinin, memurun, akademik kadronun öğünü üzerinden dönen kâr hırsına DUR diyeceğiz.
Üniversite içerisindeki özel işletmeler öğrenci dostu değildir. Bunun sebebi özel işletmelerin “kötü niyetli” olması değil kâr etme zorunluluğudur. Şimdi kampüsün her yerini özel işletmelerle dolduran İTÜ yönetimi bir yenisini daha ekleme niyetinde. Öğrencilerin ve emekçilerin kazanılmış haklarını gasbetmek isteyen, haklarımızı basit bir maliyet kalemi olarak gören bu anlayışı kınıyoruz, kabul etmiyoruz. Bu karardan etkilenecek bütün üniversite bileşenlerini, beslenme hakkımızı sermayeye peşkeş çekmek isteyen üniversite yönetimine karşı dayanışmaya davet ediyoruz. Özelleştirmeyi durdurmak, bizlerin gelecek İTÜ’lülere bırakacağımız en büyük armağanımız olacaktır. İTÜ bir kamu kurumudur, ticarethane değildir, olmayacaktır!