İstanbul Kadıköy’de 16 sendikanın çağrısıyla gerçekleştirilen açıklamada, sendikal hakları ve insanca çalışma koşulları için Urfa’da 19 gündür mücadele eden Özak Tekstil işçilerine destek verildi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Gıda-İş, İnşaat-İş, DİSK Sosyal-İş, Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-Sen), Türkiye Yazarlar Sendikası’nın da aralarında bulunduğu 16 sendika bugün Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelerek, “Özak işçilerinin taleplerini sahipleniyoruz ve bir an önce yerine getirilmesini istiyoruz” dedi.
Çeşitli iş kollarına bağlı sendikaların çağrısıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelen kitle, Urfa’da sendika hakkı ve insanca çalışma koşulları talebiyle direnişlerini sürdüren Özak Tekstil işçilerinin yanında olduklarını vurguladı.
“İşçiler birlikte güçlüdür. Özak tekstil işçileri yalnız değildir” pankartı açan kitle “Üreten biziz yöneten de biz olacağız”, “Sendikayı istemeyen ekmeğimize düşmandır” dövizleri açtı.
Eylem boyunca kitle sık sık “Özak Tekstil işçisi yalnız değildir”, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “İşçilerin birliği patronları yenecek”, “Özak işçisi direnişin simgesi”, “Birleşen işçiler yenilmezler”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atıldı.
KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Fadime Kavak Sevim kitle adına ortak açıklamayı okudu.
“İşçi sınıfına büyük bir saldırı!”
19 gündür Özak Tekstil işçileri şahsında bütün Türkiye işçi sınıfına büyük bir saldırı gerçekleştiğine dikkat çeken Kavak, ”Çünkü işçilerin en temel haklarından biri olan ve anayasayla güvence altına alınmış sendikalı olma hakkı bizzat devletin jandarması, valisi, müftüsü ve bütün bunların tepesinde iktidarın bizzat kendisi tarafından engelleniyor. 19 gün önce BİRTEK-SEN üyesi işçilerin, yetkili ama etkisiz sarı sendika Öz İplik-İş’e zorla üye yapılmaya çalışılmasıyla başlayan itiraz bir işçinin işten atılması üzerine direnişe dönüşmüştür. O günden bugüne işçiler insanca yaşayacak ücret, güvenceli çalışma koşulları için kesintisiz direniş içindeler” dedi.
“İşçiler büyük bir kararlılıkla mücadele ediyor”
Kavak, direnişin ilk günlerinden itibaren Özak patronunun isteğiyle valilik tarafından OSB’de eylem yasağı getirildiğini, sonrasında ise işçilerin ve sendikanın yetkililerinin organize sanayi bölgesinden (OSB) içeriye alınmamaya başlandığını anımsattı. Hakları için bekleyişlerini sürdüren işçilerin yoğun yağmurdan korunmak için girdikleri camiden müftünün kararıyla çıkarılmaya çalışıldığını hatırlatan Kavak, “İşçilerden korkanlar ertesi gün camiye girişi yasaklamıştır. İşçileri yeri geldiğinde dini söylemlerle bölmeye, direnişçi sendikalara karşı bu söylemlerle kışkırtmaya çalışan iktidar gerçek yüzünü göstermiş ve işçilerin camiye girmesini engellemiştir. Urfa’da ve benzer OSB’lerde o camiler yeri geldiğinde patronların ‘Din kardeşiyiz’ gösterisi yapmaları için özel olarak organize ediliyor ama işçiler sığınmak istediğinde girişleri kapatılıyor. Bu süreç içerisinde işçiler ve sendika yöneticileri defalarca gözaltına alınmış, direniş sert müdahalelerle bastırılmaya çalışılırken bir yandan da patron organizasyonuyla sarı Öz İplik-İş sendikası işçileri ziyaret etme görüntüsü altında direnişi rüşvetle kırmaya çalışmıştır. Ancak işçilerin kararlılığını kırmaya yönelik her hamle her defasında geri tepmiş ve işçiler daha büyük bir kararlılıkla mücadeleye devam etmiştir” ifadelerini kullandı.
“Patronlar ne isterse”
Son olarak BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in de aralarında bulunduğu gözaltıların tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiğini söyleyen Kavak, “Gözaltındaki arkadaşlarımız denetimli serbestlikle salıverilmiştir. Bu da göstermektedir ki, bu memleketi yönetenler tarafından işçinin hakkını araması, onun sendikal örgütlülüğünün sağlanması tutuklama tehditleriyle, denetimli serbestlikle baskı altına alınması gereken tehlikeler olarak görülmektedir. Oysa daha seçim sonrası attıkları nutuklarda ihracat yoluyla kalkınacağımızı, istihdam yaratılacağını, üretimin artacağını bunun da ‘Türkiye Yüzyılı’ olduğunu söylüyorlardı. Demek ki onların istihdam dediği yabancı şirketler için düşük ücretli istihdam, onların ihracat dediği AB’nin, ABD’nin tüketim ihtiyacının bizim gibi ülkelerde kölelik koşullarında üretilmesi, onların üretim dediği de ‘her gün daha fazla üret’ baskısı altında işçilerin köleleştirilmesidir. Bütün bu düzenin devamlılığı da patronların istekleri doğrultusunda iktidar tarafından sağlanmakta, jandarma, polis bu işleyişin sopası olarak çalışmakta yerel ilişkiler de işçileri ikna etmek, kandırmak için seferber olmaktadır” dedi.
“İşçiler birlikte güçlü”
“Artık yeter artık etrafımıza kurulan bu çemberi kıracağız” diyen Kavak son olarak şunları söyledi: “Özak Tekstil işçilerinin yolundan yürüyerek bu çemberi kıracağız. Yıllardır ülkemizin her tarafında ortaya çıkan onlarca işçi direnişinin yolundan yürüyerek bu çemberi kıracağız. En önemlisi de hiçbir işçi direnişini yalnız bırakmayan bir sınıf kardeşliği, sınıf dayanışması ortaya koyacağız. Çünkü biliyoruz ki işçiler ancak birleşirse güçlü, işçiler birlikte güçlü! Son olarak, Özak işçilerinin taleplerini sahipleniyoruz ve bir an önce yerine getirilmesini istiyoruz. Özak patronu bu tutumunu devam ettirdiği sürece ürettiği bütün ürünlerin satıldığı yerler de eylem alanına dönüşecektir buradan son kez uyarıyoruz. Yaşasın Özak Tekstil işçilerinin mücadelesi.”