İstanbul’da yaklaşık yüzbini aşkın kişi 1 Mayıs kutlamalarının merkezi Bakırköy’de buluştu.
Saray rejiminin ekonomik ve siyasi krizle çatırdadığı, yerel seçimlerden yara alarak çıktığı bir dönemde kitlesel ve çoşkulu kutlanan 1 Mayıs’ta, emekçilere yeni saldırıların planlandığı ekonomik programa karşı itirazlar öne çıktı.
İstanbul 1 Mayıs’ı için onbinler üç koldan yürüyerek Bakırköy Halk Pazarı’nda buluştu. Alan bütünüyle dolarken miting sırasında alana eş zamanlı olarak giriş çıkışlar bir süre devam etti. Toplam katılım yüzbini aştı.
Sendika kortejlerine katılımda gözle görülür bir artış yaşanırken kıdem tazminatının gasp edilmesi girişimine ve ekonomik krizin yıkımının emekçilere yüklenmesine karşı tepkiler öne çıktı. İşçi sendikalarından DİSK’e bağlı Genel İş, Birleşik Metal İş ve Lastik İş sendikaları, kamu emekçileri sendikalarından da KESK’e bağlı Eğitim Sen, Tüm Bel Sen ve SES kitlesel katılım sergiledi. Emeklilikte yaşa takılanlar da talepleriyle meydandaydı.
DİSK Sine Sen ve Oyuncular Sendikası setlerdeki ağır çalışma koşullarına ve iş cinayetlerine karşı sinema emekçilerinin taleplerini alana taşıdı.
“Günlerin bugün getirdiği baskı, sansür, hapis… Gazetecilere özgürlük!” yazılı bir pankartla yürüyen DİSK Basın İş üyesi gazetecilere Ahmet Şık da eşlik etti. Kortejde Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma gösterdiği için üç aydır hapishanede tutulan DİSK Basın İş yöneticisi Ayşe Düzkan’a “Ayşe çıkacak küçük harfle yazacak” sloganıyla selam gönderildi. DİSK Basın İş üyesi matbaa çalışanları da “Yıpranma payı hakkımızı istiyoruz” pankartıyla yürüdü. TGS ise “Gazetecilere özgürlük!” pankartıyla yürüdü.
Devrimci, sosyalist parti ve örgütlerin de kitlesel katılım gösterdiği kutlamalarda, alana kendiliğinden gelen insanların yoğunluğu da dikkat çekiciydi.
Mitinge kitlesel katılımı sağlayan HDP kortejinde herkes beyaz tülbentlerle yürüdü. Aylardır açlık grevinde olan Leyla Güven’i selamlayarak tecridin kaldırılması talebini dile getirirken, cezaevlerinde tecrite karşı yedi bini aşkın tutsağın sürdürdüğü açlık grevine dikkat çekildi. Çocukları cezaevlerinde açlık grevinde olan anneler beyaz tülbentleri ile “Açlık grevi değil sessizlik öldürür diyerek”, açlık grevlerine ses verilmesi çağrısı yaptı.
‘Leyla yaşasın’ pankartına engel
Öte yandan beyaz tülbentliler diğer yürüyüş kollarında da yer aldı. HDP İstanbul İlçe Örgütü, Forum AVM önünden başlayan yürüyüşe beyaz tülbentler ile katıldı. “Soyguna, istismara, savaşa hayır”, “Tecrit son bulsun Leylalar yaşasın” pankartıyla alana girmek isteyen yurttaşlar polis engeline takıldı. Kısa süren tartışmanın ardından pankart ile birlikte alana girildi.
CHP yerel seçimler sonrasındaki dinamizmini alana taşısa da görece zayıf bir katılımla alandaydı. HDP kortejdeki geçerken bir CHP aracından Selahattin Demirtaş’ın “Korkma Bağır” şarkısının çalınması 1 Mayıs’ın akılda kalanları arasındaydı.
İmamoğlu da katıldı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da sahneye çıkıp kısa bir konuşma yaptı. İmamoğlu, “İnşallah şehrimizde 1 Mayıs’ı doya doya özgürce hep birlikte kutlayacağımız günler olacak. Emeğinizin karşılığını aldığınız günlerde hep birlikte olmayı diliyorum” dedi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu: ‘Sessiz kalmayacağız’
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) korusunun sahne almasıyla devam eden mitingde, 1 Mayıs marşı ve enternasyonal okundu. Koronun ardından DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu Nazım Hikmet’in “Memleket Şiiri”yle konuşmasına başladı. Taksim Meydanı’nı işçilere kapatanların saltanatının elbet yıkılacağını dile getiren Çerkezoğlu “Taksimi 1 Mayıs alanı olarak yeniden kazanacağız. Ve yeniden 1 Mayıs’ı Taksim alanında kutlayacağız.
Kriz dolayısıyla işten çıkartmalar yasaklanmalıdır. Haksız hukuksuz bir şekilde KHK’lerle işten çıkarılanlar işlerine geri dönmelidir. Vergi adaletsizliğine son verilmelidir. Asgari ücretliden vergi alınmamalıdır. Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınmalıdır. Bu adaletsiz düzene karşı ayağa kalkacak mıyız. Hiç kimse cinsiyetinden kimliğinden inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş sayılmasın. Eşit yurttaşlık barış kardeşlik ülkenin her tarafında hakim olsun. Bizler bu ülkenin tüm güzelliklerini yaratanlar söz verelim. Bu baskıcı rejin harap ettiği memleketimizi yeniden kuracak mıyız? Halkın iradesini yok saymaya karşı girişimlere sessiz kalmayacağız. Bu ülkenin geleceğinin güvencesi biziz. Bütün ezilenlerin ve emekçilerin birliği aydınlık geleceğin biricik teminatıdır” dedi.
Çerkezoğlu’nun konuşmasında Demirtaş’ın tutuklanmasına ve Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimine değindiği cümlelere gelindiğinde alandan yuhalamalar yükseldi.
Çerkezoğlu konuşmasını “Bugün işçi sınıfının kitabın ortasından konuşacağı gün. O kitabın ortasında da şu yazıyor: Ya sosyalizm ya barbarlık!” diye bitirdi.
KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen: ‘Yaşamın koşullarını emekçiler oluşturacak’
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu Eş Genel Başkanı Aysun Gezen de, ülkenin adım adım toplumsal siyasal bunalımın içine itildiğini ve giderek derinleştiğini dile getirdi. Gezen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yerel seçimler biter bitmez önümüze yapısal reform adı altında açı bir reçete önümüze koydular. Kolektif emeğimizle yarattığımız değerleri, kıdem tazminatımızı sermayeye, patronlara peşkeş çekmek istiyorlar. Buna izin verecek miyiz? İzin vermeyeceğiz. Reform diye diye temel haklarımızı tek tek ortadan kaldırdılar. Şekerden tütüne, enerjiden, kağıda ülkeyi dışarıya bağımlı hale getirdiler. İşçi cinayetlerinin önünü sonuna kadar açtılar. Açlık sınırında yaşamaya bizleri ittiler. Kabul edecek miyiz. Kabul etmeyeceğiz. İhraçların en çok etkilendiği kadınlar güvencesiz işlere idildi. Kadın eve hapsedildi çalışma yaşamından uzaklaştırıldı. Yasalarla emeklilik hakkımız yaşa takıldı. Laik demokratik barış içinde eşit ve özgürce yaşamak istiyoruz. Barış içinde bir arada yaşamanın koşullarını biz emekçiler oluşturacağız. Aydınlık yarınları emeğin birleşik mücadelesi ile kuracağız.”
TMMOB Başkanı Emin Koramaz :‘Kayyumlarla teslim alacaklarını sanıyorlardı’
Türk Mimar Mühendisleri Odaları Birliği(TMMOB) Başkanı Emin Koramaz da AKP’nin baskısına, şantajlarına, tehditlerine boyun eğmeyenleri selamlayarak, “Selam olsun eşitlik özgürlük sevdalılarına. Selam olsun bugün burada birlik dayanışma sloganlarıyla 1 Mayıs alanlarını dolduran tüm halkımıza. Bugün emeğiyle alınteriyle geçinenlerin günü. Bugün halka doğru haber verdikleri için cezaevlerinde doldurulan gazetecilerin günü. Hakları özgürlükleri için mücadele eden kadınların günü. KHK ile kayyımlarla bütün bir ülkeyi teslim alacaklarını sanıyorlardı. Yanıldılar. Tek adam rejimi altında hiçbir zaman bitmeyecek bir saltanat kuracaklarını sanıyorlardı yanıldılar. Bütün bu yanılgıları ekonomik siyasi alanda Türkiye’nin hiç karşılaşmadığı bir krizle karşılaştı. Şimdi de bu krizi emekçilere ödetmek istiyorlar. Yine yanılacaklar. Bu ülkenin Kürt’üyle Türk’üyle el ele verdiğinde aşamayacağı bir duvar, yok edemeyeceği bir saltanat yok. Fabrikasında okulunda hastanesinde yaşamın neresinde olursa olsun direnenlere bin selam olsun” dedi.
TTB Başkanı Sinan Adıyaman: ‘Ölümün bile adil olmadığı düzende omuz omuza’
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Sinan Adıyaman da, sağlıklı toplumun ön koşulunun örgütlü toplum olmaktan geçtiğini söyledi. Isınma ve barınmada yeterli olanakları sağlamayan sermaye iktidarına karşı 1 Mayıs’ın birlik dayanışma günü olduğunu ifade eden Adıyaman, şunları dile getirdi: “Sorunu biliyorsak teşhisi koyabiliyorsak çok iyi biliyoruz ki çaresi var. Reçetesi var. Örgütlü mücadeleyi başarmak zorundayız. Ölümün bile adil olmadığı bu düzende yaşamı adil kılmak için omuz omuza mücadele çağırıyoruz.”
1 Mayıs Koordinasyonu ortak metni: ‘Halkın iradesini çalan hırsızlar’
Son olarak, tertip komitesi ile birlikte, 1 Mayıs’ı örgütleyen kurumlardan oluşan 1 Mayıs Koordinasyonu’nun metni Kürtçe ve Türkçe okundu.
HDP İstanbul İl Kadın Meclisi Sözcüsü Aysun Çeper de, ortak metnin Kürtçesini okudu. Ortak metnin Türkçesini ise, Dev Yapı-İş Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi, Hasan Oğuz okudu. Krizin faturasının sermayenin, sarayın ödeyeceğini belirten Oğuz, “Tüm hukuk tanımazlığıyla, bir gecede çıkarttıkları KHK’lerle binlerce emekçiyi açlığa mahkum eden ve tüm arsızlığıyla ‘ağaç kökü yesinler’ diyen kumpasçılar, gasp ettikleri mazbatalarla halkın iradesini çalan hırsızlara karşı, ‘oy kullanamazlar’ dedikleri KHK’liler, 1 Mayıs Meydanlarında ‘oy kullandık ve siz kaybettiniz.’ Muhalif gazetecileri, akademisyenleri, siyasetçileri hapishanelere doldurup, duyma görme bilme hakkımızı elimizden alanlara karşı, sokak afişlerimizle, bildirilerimizle buluştuk… Tekelci medyanın sansürüne rağmen burada 1 Mayıs alanındayız” diye belirtti.
‘AKP ölümlerin sorumlusu’
Toplumun tüm kesimlerinde uygulanan baskı ve tecrit ortamını hapishanelerde bir işkence yöntemine dönüştürenlere karşı alanda olduklarının altını çizen Oğuz, “Hapishanelerde tecride karşı açlık grevleriyle seslerini duyurmaya çalışan binlerce tutsağı görünmez duyulmaz kılanlara karşı 1 Mayıs alanından sesleniyoruz. Tecritte ısrar eden AKP iktidarı açlık grevleri sonuçlarının ve ölümlerin sorumlusu olarak tarihe geçecektir… Ve bir kez daha 1 Mayıs alanından haykırıyoruz… Ölüm değil yaşamdan yanayız. Tecrit insanlık suçudur. Siyasal iktidarın kollayarak büyüttüğü erkek şiddetine, cinsel tacize, tecavüze karşı, krizin bedelini evde ayrı işte ayrı ödetenlere, kadınların nasıl yaşamaları gerektiğini salık verenlere karşı 1 Mayıs alanındayız. Galatasaray meydanında çocuklarının akıbetini soran annelere, açlık grevindeki çocukları için kaygıyla bekleyen annelere saldıran erkek egemen iktidara karşı, itaat etmeyen, kadınlar, barış anneleri, cumartesi anneleri, 1 Mayıs alanında ‘bedenimiz kimliğimiz emeğimiz bizimdir’ diye haykırıyor” diye ifade etti.
Her geçen gün muhaliflere yönelik artan nefret söylemlerine değinen Oğuz “CHP lideri Kılıçdaroğlu’na kadar uzanan bu ırkçı faşist zorbalığa, devlet şiddetine karşı, Türk, Kürt, Arap, Laz, Alevi, Sünni kadın erkek LGBTİ+ olarak tüm farklılıklarımızla yan yana 1 Mayıs alanlarındayız. Eşit yurttaşlık onurlu barış ve özgürlük diye haykırıyoruz” diye belirtti.
‘Talana karşı yaşamı savunuyoruz’
Savaşa karşı barışı savunduklarına dikkat çeken Oğuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler; savaşlara, sınır ötesi operasyonlara, hayatların yerinden edilmesine karşı barışta ısrar edenleriz. Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, yoksullar, ezilenlerin, bir merminin fiyatından haberimiz yok ve öğrenmek de istemiyoruz! Biz, savaş ve çatışma politikalarıyla, ülkenin bugünü ve geleceğine dair umutsuzluk, çaresizlik ve inançsızlığa sürükleyenlere karşı buradayız. 1 Mayıs alanında umudu büyütüyor ve haykırıyoruz. Ortadoğu’da yaşanan emperyalist paylaşım savaşları sonrası ülkemizde yaşamak zorunda kalan mültecilerin ve bölgede yaşanan baskı ve zulüm politikalarından dolayı metropollere gelmek zorunda kalan yoksul Kürt emekçilerinin maruz kaldığı ırkçılık, yoğunlaşan emek sömürüsü, güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak kullanılmalarına karşı, ‘Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği’ diyenler 1 Mayıs alanındayız. Yaşam alanlarının her geçen gün talan edilmesine karşı yaşamı savunuyor toprağımızı ve sularımızı ranta heba edenlere, toprakla beraber yaşamı betona gömenlere karşı, Ayder yaylalarından, Amed surlarından, Munzur gözelerinden, kuzey ormanlarından esen rüzgarla buluştuk, 1 Mayıs alanına geldik! ‘Beton değil, toprak rezidans değil ağaç’ diye haykırıyoruz.”
‘Her yer Taksim her yer direniş’
AKP’nin kindar ve dindar nesil yetiştirmek adına eğitimin tüm alanlarını cemaatlere ve yandaş vakıflara açtığını ve her geçen yıl değiştirilen sınav sistemine, eğitimdeki özelleşmeye karşı çocukların geleceğini savunduklarını vurgulayan Oğuz, “Sağlıktaki ranta karşı mücadele eden ve ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ diyen sağlık emekçileri olarak da 1 Mayıs alanlarındayız. 1 kereden ne olmuş ki’ ,‘1 kere olmuş münferit’, ‘rızası var’, ‘çocuklarına sahip çıkamamışlar’ gibi, saldırganı değil çocukları ve ailelerini suçlayan ifadelerle istismarı meşrulaştırarak son yıllarda hızla artan, çocuklara yönelik şiddet taciz ve istismarın ortağı olan siyasal iktidara karşı ‘güzel günler göreceğiz çocuklar’ diyebilmek için 1 Mayıs meydanlarındayız. Hukuk tanımayan gerekçelerle 1 Mayıs Meydanı olan Taksim meydanını halka kapatanlara hep beraber sesleniyoruz; ‘Her yer Taksim her yer direniş” diyerek sözlerini bitirdi.
DİSK korosu’nun marşlarla, programın açılışını yaptığı kutlamada, Grup Vardiya, Sadık Gürbüz, Bulutsuzluk Özlemi ve Nurcan Değirmenci Kürtçe ezgilerle sahne aldı.
Konuşmaların ardından miting, sanatçıların sahne almasıyla son buldu.