12.9 C
İstanbul
24 Ekim Perşembe, 2024
spot_img

“İslamofaşistlere cevap verdik”, “Gericiliğe tokat attık” Öyle mi? – İlknur Kavlak

"Bundan 6 ay önce on binlerce insan can verdi, her an onbinlercesi daha can verebilir. Yıkılan sitelerde "delil bulunamadı" denilip üstü örtülürken, nasıl gerilettin mesela islamofaşizmi? Kimse kendi eylemini mücadeleye göre kurmayacak, ama bir yerlerden "zafer" devşirecek. Tam sistemin istediği gibi "Almanların yanında yenik sayıldık" masalıyla büyüyen nesillerin "Ebrarların yanında galip sayıldık" diye düşünmesi."

Herkes kendi eyleminden sorumludur ve eğer gericiliğe tokat atacaksa bizzat kendi ellerini kullanmak zorunda.

İki sosyal medya paylaşımı yapıp, üç maç izleyip “milli histeri” ile kendini zafer sarhoşluğuna sokanlara soralım mı?

Okullara vaizler atanırken, cemaat yurtları mantar gibi çoğalırken, bugün sırf ekonomik durumu nedeniyle binlerce genç üniversiteye gidemezken mesela bu tokatı hangi elinle atıyorsun da geriletiyorsun islamofaşizmi?

Evinin bir odasını öğrenciye ücretsiz mi açtın mesela?

İş yerinin karşı sokağına açılan tarikat bürosunu mahallenden mi kovdun?

Ekonomik şiddet ile katmerlenen kadına yönelik şiddette karşı nasıl bir dayanışma örgütledin mesela?

Bundan 6 ay önce on binlerce insan can verdi, her an onbinlercesi daha can verebilir. Yıkılan sitelerde “delil bulunamadı” denilip üstü örtülürken, nasıl gerilettin mesela islamofaşizmi?

Kimse kendi eylemini mücadeleye göre kurmayacak, ama bir yerlerden “zafer” devşirecek.
Tam sistemin istediği gibi “Almanların yanında yenik sayıldık” masalıyla büyüyen nesillerin “Ebrarların yanında galip sayıldık” diye düşünmesi.

Kazanın doğurması, kazanın ölmesi…
İtiraz ediyorum.

Herkes kendi eyleminden sorumludur. “Bizleri kurtaracak olan kendi kollarımızdır” sadece bir marş sözü değildir. Gerçek durum budur.

“Kendi”nden ne anladığımız nasıl bu kadar muğlaklaştırılabiliyor?
tam da durmadan kaybettiğimiz yer burası değil mi zaten?
ABD Başkanı ile görüştü diye Erdoğan ile gurur duyuyor muyum ben?
Veya Merve Kavakçı başörtülü bir kadın olduğu halde büyükelçi olabildi diye?
Nusret dünyada ünlü oldu, Acun tüm dünyaya “Türk dizileri” izletiyor diye?

Milli sporcu, milli takım, milli bilmemnelerden de gurur duymuyorum.

“milli eğitim”, “milli coğrafya”, “milli mücadele”…

“Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan bugünlerde” yalanlarıyla burjuvazinin çıkarlarının tüm topluma yutturulmasına nasıl itiraz ediyorsam, endüstriyel futbol ile tüm dünyada milyonların manipülasyonuna neden itiraz ediyorsam, bu “sahte zafer” çığırtkanlığına da itiraz ediyorum.

Çünkü bu bizleri “gerçek zaferlerden” uzaklaştırıyor.

Eylemsiz, örgütsüz, korkak, bedel ödemekten imtina eden, konfor alanlarını kaybetmekten korkan, ama “demokratlığına” da helal getirmemeye çalıştığı için sosyal medyada “kendinden menkul bir muhaliflik” yaratılmış olmasına da itiraz ediyorum.

Parkta içki içmek ve şort giyebilmeyi sistemle mücadele diye kodlamıyorum. Gülşen’i kahraman olarak görmüyorum.

Sistemin kendi içinden kendini yeniden örgütlemesine destek olan herhangi bir eylemin ve söylemin parçası olmayı reddetmek, (sistem ile hesaplaşmaya yetmez ama) ona dahil olmamanın yolunu arayanlar için gereklidir.

Yenilgilerle ve somut durumla yüzleşmek tüm “sahte zaferlerden” daha acil ihtiyaçtır.

Bu ihtiyaca kafa yoran, emek harcayan, bunun için “mahalle baskısı”nı göze alabilen herkese kolaylıklar diliyorum.

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN EKİM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol