1 Mayıs öncesi çeşitli işkollarından işçiler; ekonomik kriz, artan enflasyon, derinleşen yoksulluk, eriyen ücretlerle, ağır çalışma koşullarına karşı birlikte mücadele çağrısı yaptı.
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’a haftalar kaldı. İstanbul’da çeşitli iş kollarında çalışan işçiler, bir yandan ekonomik kriz, artan enflasyon, derinleşen yoksulluk ve eriyen ücretlerle, diğer yandan kötü çalışma şartlarıyla karşı karşıya kaldıklarını vurguladı. Ay sonunu getirmekte zorluk çeken emekçiler, bu koşullara karşı 1 Mayıs’a katılım çağrısı yapıyor.
Fabrikalarında uzuv kopması, ağır yaralanma gibi iş kazaları ve yoğun çalışma koşullarının olduğunu ifade eden Met Kağıtçılık işçisi, “Şubat ayının ilk haftasına kadar günde 12 saat çalışıyorduk. Yaşanan iş kazalarından dolayı Çalışma Bakanlığının takibine takıldık, 8 saate düşürdüler. Geçen hafta işe yeni girmiş bir işçi az kalsın bütün bedenini makineye kaptırıyordu, şans eseri kurtuldu. Makine yüksek devirli olsaydı bütün bedenini makineye kaptırırdı. Kazadan kurtulmasaydı işçi o silindirler arasından kağıt gibi incelmiş çıkardı” dedi.
İşçilerin genellikle asgari ücret civarında ücret aldığını söyleyen işçi, “İşçi geçinebilmek için fazla mesaiye kalıyor. Çalışma koşulları ağırlaştı, vardiya sistemi problemli, işçiye karşı yöneticilerin tavrı sıkıntılı, söz hakkımız yok. Hafta sonları çalışma var, insanlar rahatsız. İş tanımımızda olmayan işler yaptırılıyor. Geçen gün işçiler boş kaldı diye temizlik yaptırdılar. Makinelerin üzerine parmağıyla dokunan yöneticiler işçilere tozu göstererek ‘Bu nedir?’ diyerek işçiyi tahrik ediyor. İş bıraktık, bize bu şekilde muamele edemezsiniz dedik. Birlikte hareket etmenin önemini anladık. İş bırakma eyleminden sonra idari amir özür dilemek zorunda kaldı. 1 Mayıs’a giderken her şeyden önce fabrikada söz hakkı istiyoruz” diye konuştu.
“MÜCADELE ETMEDEN BU KOŞULLAR DEĞİŞMEZ”
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşulları hatırlatan Met Kağıt işçisi, “Her işçi ekonomik sıkıntı çekiyor, oy verenler de iktidarın politikalarını eleştiriyor, işçiler durumdan rahatsız. Bu süreçte birilerinin önderliğine ihtiyaç var. İşçi fabrikada kendi birliğini sağlarsa koşulların değişeceğini düşünüyorum. İşçinin üzerindeki ölü toprağını atması lazım, özellikle fabrikalarda kendi birliğini kurması lazım” dedi.
Daha önce yaşam koşullarının daha iyi olduğunu ifade eden işçi şöyle devam etti: “Her gün daha kötüye gidiyor. Patron ‘Beğenmiyorsan kapı orada, ben sendikayı satın alırım’ gibi söylemler kullanıyor. Çoğu işçi bunu sineye çekiyor ama çekmememiz lazım. Bunun için örgütlenip birlikte hareket etmeye ihtiyacımız var.”
“SENDİKALARIN BİR ALAN YARATMASI LAZIM”
Sendikaların sahaları boş bıraktığını da belirten işçi şunları söyledi: “İşçi sendikaya güvensiz. Sendikalarla ilgili işçilerin görüşleri ne yazık ki olumsuz, bunların yıkılması lazım. Eylem yaptık, aramızda konuşuyoruz, koşullara karşı sendikalaşalım diyoruz. İşçiler ‘Bana bir tane temiz sendika göster’ diyor. Yaşanmış kötü tecrübeler var, kendi yaşamasa bile eşi, dostu, akrabası yaşamış. Veya sendikalı olduktan sonra işten atılan işçilerin davalarının uzun sürmesi, o sürede maddi manevi yalnız kalması nedeniyle işçi sendikalı olmayı göze almıyor. İşçi soruyor ‘Düzenbaz sendikayla mı uğraşalım, sahtekar avukatla mı uğraşalım, maddi sıkıntılarla mı uğraşalım.’ Bunlara cevap verecek bir alan yaratması lazım sendikaların. 1 Mayıs’a giderken sendikaların işçinin önünde olması lazım, sahada olmaları ve kendilerine çeki düzen vermesi lazım. İşçi de dirençsizliğini yıkıp, bahane aramadan sendikaların arkasında alanda yerini almalıdır. Yoksa bu koşullar başka türlü düzelmez.”
“FAZLA MESAİ YAPMADAN GEÇİNEMİYORUZ”
LC Waikiki deposunda çalışan işçilerin bel ve boyun fıtığı olduğunu belirten LC Waikiki işçisi de taleplerinin iyi koşullarda çalışmak olduğunu belirtti. Asgari ücretin biraz üzerinde ücret aldığını söyleyen işçi, “Bizler fazla mesai yapmadan geçinemiyoruz. Yüksek enflasyonun olduğu bu dönemde işçiler geçim derdinde. Prim sisteminin olduğu LC Waikiki’de işçiler o primleri alabilmek için kırk takla atıyor. Hasta olsak bile primlerden yararlanmak için rapor almıyoruz. Depolarda işçilerin büyük çoğunluğu bel ve boyun fıtığı. Hasta da olsa, acı da çekse işçilerin işe gelmesi bekleniyor. Her yeni güne yeni zamlarla uyanıyoruz, aldığımız maaşlar temel ihtiyaçlarımızı karşılamaya dahi yetmiyor” dedi.
İktidarın ülke ekonomisinin iyi olduğunu söylediğini ancak işçilerin ay sonunu getiremediğini belirten işçi, “Hesabımız eksiye düşüyor, kredi borcu olmayan işçi neredeyse yok. Biz işçiler bu durumun içinden nasıl çıkarız diye düşünürken Erdoğan gençlere ‘Dünyayı gezin, yeni kültürlerle tanışın’ diyor. Ama gençler hayatlarını devam ettirebilmek için okulu bırakmak zorunda kalıyor, üniversiteden mezun olup fabrikalarda asgari ücretle çalışıyor. LC Waikiki de genç işçilerin yoğun olduğu bir yer. Burada işçiler gelecek kaygısı yaşıyor, hayat ve çalışma koşullarından dolayı psikolojik olarak yıpranıyor. Nasıl dünyayı gezeceğiz? Kredi çeksek bir o kadar da geri ödemesi var, bizimle dalga geçiyorlar” dedi.
LC Waikiki işçilerinin insanca yaşamak, güvenceli, kurallı, meslek hastalıkları olmayan koşullarda çalışmak istediğini belirten işçi şöyle devam etti: “O yüzden işyerinde arkadaşlarımıza da çağrıda bulunuyoruz, bu koşulları değiştirmek için 1 Mayıs’ta da omuz omuza verelim.”
“KAZANDIĞIMIZ HAKLARIMIZI KORUMA İÇİN 1 MAYIS’A”
“Artan enflasyon, hayat pahalılığı, yüksek kiralar, derinleşen yoksulluk işçilerin belini büküyor” diyen Karınca Lojistik işçisi şöyle devam etti: “Biz koşullarımızı değiştirmek için iş bırakmıştık. Patronun baskısı, mobbingi bitmiyor. Patronlar tarafından çiğnenen yasalar ve buna göz yuman bir iktidar var karşımızda. Tüm bunları düşündüğümüzde 1 Mayıs’ı daha güçlü örgütleyip taleplerimizi dile getirmeliyiz. Örgütlü olduğumuzda kazandığımızı gördük, Karınca Lojistik işçileri olarak başta düşük ücret ve çalışma koşullarına karşı mücadele ettik, bunu sendikayla başardık. Bunu yaşayarak öğrendik. Liman-İş’e üye olduk, patron tarafından mobbinglere maruz kaldık, sendikal hakkımız yok sayıldı, iş kolu değiştirildi. Pes etmedik koşullar değiştirilsin diye mücadele ettik, iş bıraktık. Bizi yok sayan patron bizimle masaya oturmak zorunda kaldı, taleplerimizi dinledi. Sendika aracılığıyla bir protokol imzalandı, yüzde 80 kazanım elde ettik, şimdi yasal süreci bekliyoruz. Biz haklarımızı korumak için 1 Mayıs’a katılacağız.”
Ülkenin içinde bulunduğu koşullardan kaynaklı iktidara destek veren işçilerde ciddi anlamda kopma yaşandığını söyleyen bir liman işçisi de “Geçim sıkıntısı gündelik sohbet konumuz, bizi bu hale getirdiler. Limanda ana firmada da yüzde 60 yüzde 70 arasında zam yapıldı. Bakıldığında iyi bir oran gibi gözüyor ama yetmiyor. Hayat pahalı, bugün aldığımızı yarın aynı fiyata alamıyoruz. Liman işçisi eskiden asgari ücretin iki katı maaş alırdı, şimdi eridi. Taşeron firmada işçiler asgari ücrete çalışıyor. Çalışma koşullarını, iş kazalarını düşündüğümüzde bu paraya bu iş yapılmaz. O nedenle biz liman işçileri de taleplerimizle alanda olacağız” dedi.